Usulüne uygun bir ödeme emri tebliğ edilmeksizin borçluya bilahare yenileme emri çıkarılmasının yerinde olmadığı-
Bonoya dayalı icra takibine başlanması ile 3 yıllık zamanaşımı kesilmişse de, zamanaşımının ilk kesilme tarihi olan takip tarihi ile ödeme emrnin tebliğ edildiği tarih arasında zamanaşımını kesen bir takip işlemi yapılmadığından bonoya ilişkin zamanaşımı itirazının kabulü ile "takibin durdurulmasına karar verilmesi" gerektiği bu durumda "icranın geri bırakılmasına" karar verilemeyeceği-
Anayasa Mahkemesi'nce  TMSF lehine getirilen yirmi yıllık zamanaşımı süresinin geçmişe etkili olacağına yönelik düzenleme iptal edildiğinden, iptal edilen geçici 16. maddenin yürürlük tarihi olan 01.11.2005 tarihinden önce alacaklı Bankanın ihtarname keşide ve tebliğ ederek borcu muaccel hale getirdiği hususu dikkate alınarak Fon lehine getirilen zamanaşımı düzenlemesinin uygulanma olanağı bulunmadığından zamanaşımının yirmi yıl olduğunun kabulü de mümkün olmayacağı ve buna göre ihtarnamenin borçluya tebliğ tarihinden, takip tarihine kadar 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtiğinden mahkemece itirazın kaldırılması talebinin reddi gerektiği-
"Adres kapalı. İşyerinin penceresinden (vitrininden) bakıldığında adresin kapalı ve boş olduğu haciz kabil bir malın bulunmadığı görüldü. Mahallinde başkaca yapılacak işlem kalmadığından tutanağa son verildi." şeklindeki haciz tutanağının, kesin aciz vesikasının sonuçlarını doğurmayacağı- Alacaklının, haciz talebinden sonra yenileme talebine kadar zamanaşımını kesen bir işlemi bulunmadığından, bonolar için öngörülen 3 yıllık zamanaşımının dolmuş olduğu, mahkemece; "borçlu şirket adına kayıtlı menkul ve gayri menkullerin tespit edilemediği, borçlu şirketin haczi kabil malının bulunmaması nedeniyle haciz tutanağının İİK.nun 143. maddesindeki aciz vesikası hükmünde olduğu ve İİK.nun 105/1. maddesi kapsamında muvazaa nedeniyle açılan tasarrufun iptali davasının zaman aşımını keseceği" gerekçesi ile icranın geri bırakılmasına yönelik şikayetin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Takibin dayanağı genel kredi sözleşmesi olup, Türk Borçlar Kanunu'nun 146. maddesinde belirtildiği üzere, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça her alacağın on yıllık zamanaşımına tâbi olduğu- Alacaklı vekilinin haciz talep etmesi üzerine 04.05.2005 tarihinde tapu sicil müdürlüğüne yazı yazıldığı, 22.08.2014 tarihinde ise dosyanın yenilenmesinin talep edildiği anlaşıldığından, on yıllık sürenin geçmediği ve zamanaşımının gerçekleşmediği-
Örtülü ticari işletme devri iddiasına dayalı alacağın tahsili isteminde; çekini, illetten mücerret olması, kayıtsız şartsız bir borç ödenmesi anlamına gelmekte olduğu, temel ilişkiden kopuk bir çekin düzenlendiğini kabul etme olanağı bulunmadığından, mahkemece davanın faturaya dayalı alacak davası olarak ıslah edilmesinin mümkün olduğu nazara alınarak,  ticari işletme devri hususunda değerlendirme yapılıp, böyle bir devrin varlığı halinde asıl borçlu ile birlikte davalının da müteselsil sorumlu ve bu sorumluluk nedeniyle de davacının talep hakkının oluşacağı-
Takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde borcun zamanaşımına uğradığına ilişkin şikayetin kabul edilmesi halinde, İİK. mad. 71/2 ve 33a gereğince, "takibin iptaline" değil, "icranın geri bırakılmasına" karar verilmesi gerektiği-
İcra takibinin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımının gerçekleşmesi halinde, icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiği-  Tanzim yerinin bulunmayan senette tanzim edenin isminin yanında bir idari birim adı da yer almadığından, takip dayanağı bonoda tanzim yeri unsuru bulunmadığından anılan belgenin kambiyo senedi vasfı taşımadığı ve kambiyo senedi niteliği taşımayan dayanak belgenin üç yıllık zamanaşımına değil, TBK. mad. 146 uyarınca on yıllık zamanaşımına tabi olduğu-
Çekin, ibraz süresinin bitim tarihi itibariyle 6762 s. TTK. mad. 726 uyarınca 6 aylık zamanaşımı süresine tâbi olduğu- Borçlunun, takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımına ilişkin şikayetinin duruşma açılıp, tüm takip süresi boyunca 6 aylık çek zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı incelenerek karara bağlanması gerektiği-
Borçluya henüz ödeme emri tebliğ edilmediğine ve dolayısıyla takip kesinleşmediğine göre, borçlunun başvurusu takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı olup, incelemenin İİK'nun 169-a/4-5. maddesi kapsamında yapılması gerektiği-