Borçluya henüz ödeme emri tebliğ edilmediğine ve dolayısıyla takip kesinleşmediğine göre, borçlunun başvurusu takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı olup, incelemenin İİK'nun 169-a/4-5. maddesi kapsamında yapılması gerektiği-
Borçlunun, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve fer'ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebileceği (İİK. mad. 71/1)- İtfa itirazının, İİK.nun 71/1. maddesinde açıklanan nitelikte bir belge veya alacaklının kabul beyanıyla kanıtlanmasının zorunlu olduğu- Alacaklının, tasfiye sözleşmesi yapıldığına dair kabul beyanı bulunmamakta ise de, borçlunun dava dilekçesinde, ibra sözleşmesinin maddelerine atıfta bulunduğu, dilekçenin deliller kısmında ve temyiz dilekçesinde yine bila tarihli tasfiye ve ibra sözleşmesine dayandığı görüldüğünden, uyuşmazlığın çözümünde görevli olan icra mahkemesince, tarafların beyan ve belgeleri sorularak, tarafların gösterdikleri deliller toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, ihtilafın çözümünde genel mahkemelerin görevli olduğu, uyuşmazlığın icra hukuk mahkemesinde incelenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Takip talebinde istenen faiz oranının türünün belirtilmesi ya da istenen faiz oranının o tarihte uygulanan yasal veya ticari faiz oranlarından birine denk gelmesi durumunda o cins faiz oranının istendiğinin kabulü gerekeceğinden ödeme emrine yasal sürede itiraz edilmemiş olsa dahi faizin, istenen faiz türüne göre ve değişen oranlarda hesaplanması gerektiği- Takipte talep edilen ve itiraz edilmeyerek kesinleşen işleyecek faizin türünün gösterilmemesi ve oranının yasal ya da ticari faiz oranlarından birine denk gelmemesi halinde ise aynı sonuca varılamayacağı-TBK'nun 100. maddesi uyarınca, İİK'nun 71. maddesi kapsamında yapılan kısmi ödemelerin, öncelikle faiz ve masraflardan mahsup edilmesi, geriye kalan paranın ise asıl alacaktan indirilmesi ve her ödeme yapıldıkça bakiye alacağın bu suretle saptanması gerekeceği- İcra kefilinin icra kefaletine dair icra emri düzenlendiği tarihten sonrası için (%29) işleyecek faiz oranı üzerinden kısmı ödemeler düşülerek sorumlu olduğu tutarın belirlenmesi gerektiği, tüm borçtan sorumluymuş gibi üstelik takip çıkışı toplam miktarı üzerinden işleyecek faiz hesaplanarak borçtan sorumlu olması gereken tutarın belirlenmesinin hatalı olduğu-
Borçluya herhangi bir ödeme emri tebliğ edilmediğinden, takibin kesinleşmediği ve bu durumda, başvurunun bu haliyle İİK. mad. 168/5, 169 kapsamında takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı olarak kabulü gerektiği- Borçlunun başvurusunu, İİK'nun 71. maddesine dayandırmasının da bu sonucu değiştirmeyeceği (HMK. mad. 33)- Borçluya ödeme emri tebliğ edilmemiş ise de, alacaklının uyuşmazlığı sürdürme iradesinin mevcut olması nedeniyle borçlunun itiraz hakkının doğduğu ve itirazının süresinde olduğunun kabulü gerektiği-
Haciz talebi ile yenileme işleminin, takibin devamını sağlamaya yönelik işlemler olduğu ve talep tarihleri itibariyle zamanaşımının kesileceği- Borçlular adına kayıtlı araçların icra dairesince sorgulanması talebinin ise, takip işlemi olmadığından, zamanaşımını kesmeyeceği, alacaklı, sadece sorgu talebinde bulunmuş olup, ayrıca haciz talebinde bulunmadığından ve bu durumda takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin olarak takibin 3 yıldan fazla işlemsiz bırakıldığı anlaşıldığından borçlular hakkında zamanaşımının gerçekleştiği-
Borçlunun "borcunun kalmadığı"nı ileri sürerek yaptığı başvurunun İİK. mad. 71 uyarınca "itfa" itirazı olduğu, alacaklı vekilinin sonraki beyanıyla "takip konusu borcun takip tarihinden sonra ödendiği" anlaşıldığından, takibin iptaline dair verilen kararının onanması gerektiği-
İcra takibinin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı itirazının süreye tabi olmadığı-
Bir alacağın ilama bağlanmış olması halinde takas ve mahsuba konu edileceği, takas ve mahsup yapılabilmesi için ilamın kesinleşmesinin aranmadığı- İlama dayalı takas itirazının icra mahkemesinde her zaman ileri sürülebileceği- Takas talebinin alacaklıya ulaştığı anda geriye yönelik olarak hukuki sonuç meydana getireceğinin kabulü gerektiği- Mahkemece; şikayetçi borçluların borçlu oldukları icra dosyası borcunun, takas hakkının doğduğu tarih (icra takibinin dayanağı ilamdaki  kararının ilam tarihi)  esas alınarak hesaplanması ve buna göre, dosya borcunun, icra dosyasındaki icra takibine konu ilama dayalı alacaktan mahsup edilip edilmediği, takas ve mahsuptan sonra bakiye alacak bulunup bulunmadığının bilirkişi marifeti ile saptanması gerektiği-
Çekin sol alt köşesinde yazılı ''0480-Kozluk-Batman'' ibaresi muhatap banka şubesinin bulunduğu yer olup, muhatap bankayı gösteren ibarenin, keşide yeri olarak kabulüne imkan olmadığı, bu durumda, takip dayanağı çekte keşide yeri unsuru bulunmadığından, anılan belgenin kambiyo senedi vasfı taşımadığı, dolayısıyla, dayanak belge çek niteliğinde olmayıp, adi senet hükmünde bulunduğundan bu belge, 6098 Sayılı TBK.'nun 146. maddesinde (mülga 818 sayılı BK.'nun 125. maddesi) düzenlenen on yıllık zamanaşımına tâbi olup, söz konusu adi senetteki alacak ile ilgili olarak on yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı-
İflas erteleme tedbir kararı ile takiplerin engellenmesine dair verilen kararın zamanaşımı sürelerini keseceği-