Menfi tespit istemi ile ilgili olarak da yargılamanın devamı sırasında menfi tespite konu olan alacak karşı tarafa ödenmiş olursa menfi tespit davasının kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceği ve bu halde davanın kabulü durumunda ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren faizi ile birlikte istirdadına karar verileceği- Birleşen davada davacı tarafça icra takibine konu iki çek nedeni ile istirdat talep edilmiş olup mahkemece asıl davada yapılan ıslah ile tahsili talep edilen miktara hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Sonradan aynı hususta bir kanun çıkarılmış olmasının usuli kazanılmış hakkın istisnası olduğu- Usule ilişkin kanun değişikliğinin geçmişe etkili olarak uygulanması gerektiği- Mahkemece verilen nihai karardan sonra değişiklik yapılmış olsa dahi, bu değişikliğin uygulanmasında zorunluluk bulunduğu- (22.07.2020 yürürlük tarihli 7251 s. K. ile değişen) HMK’nın 177/2. maddesi ile Yargıtay’ın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılmasının mümkün hale getirdiği-
Davacı vekilince verilen ıslah dilekçesi ile davanın talep kısmı değiştirildiğinden davanın tamamen ıslah edildiğinin anlaşıldığı, bu durumda, bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi verilmesinin zorunlu olduğu- Ancak davacının bir haftalık sürenin geçmesine rağmen davanın tamamen ıslah edilmesi için yeni dava dilekçesini vermediği bu halde, davacının ıslah hakkını kullanmış sayması ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilmesi ve taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek karar verilmesi gerektiği-
Satın almak suretiyle iktisap ettiği taşınmaza ihtiyacı olduğundan bahisle 6570 s. K. mad. 7/d uyarınca tahliye isteminde bulunan davacının "davalı ile taşınmazı satın aldığı kişi arasında kira akdi bulunmadığı’’ şeklindeki beyanının ıslah sayılmayacağı-
Davacının dava dilekçesinde yalnızca "geçici maluliyete" ilişkin talebinin bulunduğu, ıslah dilekçesi ile dava dilekçesinde bulunmayan beden gücü kaybı sebebiyle istenen maddi tazminat yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğinin kabul edilemeyeceği- Trafik kazası sonucu "cismani zarara" uğradığını belirtip maddi tazminat isteminde bulunan davacı, ıslah dilekçesiyle maddi tazminat miktarını beden gücü kaybından kaynaklanan zararını da eklemek suretiyle arttırdığından ve cismani zarara ilişkin belirleme, geçici iş gücü kaybı zararı yanında, beden gücü kaybı zararını da kapsadığından, beden gücü kaybına ilişkin zararla ilgili olarak da işin esasının incelenmesi gerektiği-
Yerleşik içtihatları uyarınca, Yargıtayca hüküm bozulduktan sonra ıslahın yapılamayacağı kabul edilse de yeni kanun değişikliğinde -28.07.2020 tarihli HMK değişikliğinden sonra- Yargıtayın bozma kararından sonra ıslah yapılabileceğinin açıkça hüküm altına alındığı- Somut olayda mahkemece İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince her ne sebeple olursa olsun yerel mahkeme kararının Yargıtayca bozulmasından sonra ıslah yapılması mümkün bulunmadığından bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı anlaşıldığından davacının 06.04.2018 tarihli ıslahı hiç yapılmamış kabul edilerek hüküm kurulsa da davanın ıslah edilmiş olduğu hususu gözetilerek ve kanun değişikliği çerçevesinde ıslah edilen kısım yönünden de konu tartışılıp , değerlendirme yapılıp, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği- Davalı ile hastane tacir olup, bir taraf için ticari olan iş diğer taraf içinde ticari sayılacağından davacının alacağını avans faizi ile tahsilini isteyebileceği-
Kira bedelinin tespiti davalarında fazlaya ilişkin haklar saklı tutulamayacağı ve saklı tutulan bu hakla ilgili olarak ıslah talebinde bulunulamayacağı-
Maddi tazminat ile manevi tazminat davasının birlikte açılması halinde manevi tazminat açısından ayrı bir dava varmış gibi vekalet ücretine hükmedilmesinin gerektiği-
HUMK döneminde dava dilekçesinde davacının talep ettiği alacak miktarını göstermeden sadece davanın harca esas değerini göstererek açtığı davada, mahkemece yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu, ıslah dilekçesi nitelendirmesiyle verdiği dilekçede talep ettiği alacak miktarını açıklayıp, bu miktara ilişkin nispi peşin harcı da tamamladığı, davacının bu talebi ıslahla talep miktarının arttırılması niteliğinde olmayıp, talep ettiği alacak miktarının açıklanması niteliğinde olduğu; bu nedenle dava dilekçesinde fazlaya ilişkin talep hakkının saklı tutulup tutulmamasının hukuki öneminin bulunmadığı, "talebin açıklanması" niteliğindeki işlemin hukuken geçerli olduğu halde mahkemece işlemin "ıslah" kabul edilerek hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğu-
Islah ile dava değeri artırılmış ise bu durumda ıslah, bir taraf usul işlemi olduğundan nisbi harcın yatırılması gerekeceği, eğer harç yatırılmamış ise Harçlar Kanunu 32. maddesi uyarınca müteakip işlemlerin yapılamayacağı- Davalı zamanaşımı savunması yapmadığı sürece, o hak ve alacak için zamanaşımı süresi dolmuş olsa bile, hakimin bunu kendiliğinden gözetemeyeceği; davayı sürdürmek ve alacağı hüküm altına almak zorunda olduğu-