HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU > - Yazılı Yargılama Usulü > - Tahkikat ve Tahkikat Sırasındaki Özel Durumlar > - Islah ve Maddi Hataların Düzeltilmesi > Madde 176 - Kapsamı ve sayısı
Davacının açtığı ilk tasarrufun iptali davasında, ıslah dilekçesinde "fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğu" ve talebinden açıkça feragat ettiğini de belirtilmediği (HMK. mad. 109/3) anlaşıldığından, ek dava olarak yeni bir tasarrufun iptali davası açabileceği- Açılan ek davada, "Dava konusu gayrimenkulün devir tarihindeki değeri ile ıslah ile talep edilen değeri aradaki farkın davacının icra takip dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine" karar verilmesinin isabetli olduğu-
Kısmi dava açılması halinde zamanaşımının yalnız alacağın kısmi dava konusu yapılan miktarı için kesileceği, ancak talep konusu yapılmayan geri kalan kısım bakımından ise zamanaşımı işlemeye devam edeceği- HUMK’nın yürürlükte olduğu dönemde fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak kısmi dava şeklinde açılan eldeki davanın, HMK’nın yürürlüğe girmesiyle kendiliğinden belirsiz alacak davasına dönüşmeyeceği- Davacı tarafın ıslahla artırdığı miktar yönünden 6762 sayılı TTK’nın 1268’inci maddesinde öngörülen iki yıllık zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle bu kısma ilişkin istemin reddine karar verilmesi gerektiği- Bir usul işleminin, yargılama sırasında yapılmaya başlanıp, tamamlandıktan sonra, yeni bir usul kuralı yürürlüğe girerse, söz konusu işlem geçerliliğini koruyacağından, davanın açıldığı tarihte HUMK yürürlükte olup, davanın belirsiz alacak davasının açılasının mümkün olmadığı, bu durumda dava açılarak taraf usul işlemlerinden olan 'davanın açılması işleminin' tamamlanmış olduğu, yeni kanunla belirsiz alacak davası açılması mümkünse de bu taraf usul işleminin eski kanun döneminde mevcut olmadığı-
Belirsiz alacak davası olarak açılan davada, davacının harcını yatırarak bedel artırma talebinde bulunulabileceği, ayrıca bundan bağımsız olarak HMK.'nun 176. maddesi gereği ıslah yapmak hakkının da mevcut olduğu, mahkemece davacının ıslah dilekçesi esas alınarak bir karar vermek gerekirken bedel artırım dilekçesini ıslah dilekçesi olarak kabul ederek bu dilekçedeki talep gibi karar verilmesinin ve ikinci dilekçe olan ıslah dilekçesinin dikkate alınmamasının doğru olmadığı-
Talep konusu ücret alacağının kabulüne, ihbar tazminatı, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına ilişkin isteminin ise reddine dair verilen birinci karar Özel Dairece, davacı ücretinin net olarak farklı bir meblağ kabul edilerek ücret alacağının bu miktar üzerinden hesaplanması gerektiği gerekçesiyle bozulmasından sonra, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacı tarafın ıslah dilekçesi ile dava konusu ettiği ücret alacağı talebini arttırarak, arttırılmış bu alacağın davalıdan tahsilini istemişse de, bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağından; bozmadan sonraki yargılama aşamasında yapılan ıslah hakkında hüküm kurulamayacağı-
Belirsiz alacak davası olarak açılan davada, davacının harcını yatırarak bedel artırma talebinde bulunulabileceği, ayrıca bundan bağımsız olarak HMK. mad. 176 gereği ıslah yapmak hakkının da mevcut olduğu- Mahkemece davacının ıslah dilekçesi ve bedel artırım talebi esas alınarak bir karar vermek gerekirken sadece ıslah dilekçesindeki talep gibi karar verilmesinin ve bedel artırım talebinin dikkate alınmamasının doğru olmadığı- Hakimin manevi tazminatı takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği, bu hususlar dikkate alındığında, trafik kazası nedeniyle açılan davada takdir olunan (4.000,00 TL) manevi tazminatın az olduğunun görüldüğü ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerektiği-
Davacı, dava açarken, dava dilekçesinde talep ettiği alacak/alacaklar için faiz istemiş ancak daha sonra kısmi ıslah yoluyla dava konusu alacaklarını artırmış olup bu kez ıslah dilekçesinde faiz talep etmemiş ise, mahkemece yine de dava dilekçesindeki ilke ve esaslara uygun olarak bu artırılan kısım için de faize karar verilmesi gerektiği- Bu nedenle, ıslah dilekçesinde faiz talep edilmediği için, artırılan kısım bakımından faiz istenmediği sonucuna ulaşamayacağı-
İşyeri sigorta poliçesi gereği kısmi olarak açılan tazminat davasında, mahkemece, sigortacı tarafından "sigorta bedelini almak amacıyla dolandırıcılık ve bu amaçla suç uydurma" iddiası ile yapılan şikayet üzerine başlatılan soruşturma/kovuşturma dosyasının, bekletici mesele yapılması karşısında, sigortalı-sanığın kesinleşen ceza dosyasından beraat ettiği, bunun üzerine, mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporları mukabilinde sigortalı tarafından ıslahla talep miktarının artırıldığı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sigortacının ıslah edilen miktar bakımından rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği yönündeki iddiasının; ceza davasının kesinleşme tarihi ve ıslah edilen miktarın zamanaşımına uğramasına neden olan diğer durumların sigortalıya atfedilebilecek bir kusurdan doğmadığı, sigortalının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak açtığı kısmi davada zararın belirlenmesine ilişkin ilk bilirkişi rapor tarihinden ve ceza davasının kesinleşip zararın teminat dışı kalmasına yol açacak bir durumun bulunmadığının sabit hale geldiği tarihten sonra, zamanaşımı süresi içinde ıslah yaptığı dikkate alınarak, ıslah edilen bölüm için değerlendirme yapılıp hüküm tesisinin gerektiği-