HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU > - Yazılı Yargılama Usulü > - Tahkikat ve Tahkikat Sırasındaki Özel Durumlar > - Islah ve Maddi Hataların Düzeltilmesi > Madde 176 - Kapsamı ve sayısı
Bir miktar para alacağının faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesinin talep edildiği kısmî davada, dava konusu miktarın kısmî ıslahla faiz talebi belirtilmeksizin arttırılması hâlinde, arttırılan miktar bakımından dava dilekçesindeki faiz talebine bağlı olarak faize hükmedileceği-
Davacı Kurum dava dilekçesinde sigortalının iş kazasında yaralanması nedeniyle ödenen gelirin tahsilini talep etmiş olup, sigortalının vefatından sonra hak sahiplerine bağlanan gelirin de ayrıca tahsiline ilişkin bir istemde bulunmadığı; dosyadan alınan hesap bilirkişi raporunun ibrazından sonra sunulan ıslah dilekçesinde vefat üzerine hak sahiplerine bağlanan gelir üzerinden talep miktarının arttırıldığı, dava tümden ıslah edilmediği gibi sadece dava ile istenen miktar ıslah ile arttırıldığından, dava dilekçesinde talep edilen alacak yönünden hüküm kurulması gerekirken usulsüz ıslah dilekçesine değer verilerek ıslah edilen alacak hakkında hüküm kurulmasının yerinde olmadığı-
Kısmi davada ancak bir kez ıslah yapılabileceği hususları gözetildiğinde, mahkemece davacı yönünden ikinci ıslah dilekçesine göre hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Dava dilekçesinde talep edilmeyen tedavi giderinin, ıslah dilekçesiyle talep edilmesinin mümkün olmadığı, bu yöndeki kararın, dava dilekçesindeki talebin aşılması mahiyetinde ve ıslah müessesine ilişkin yasal düzenlemelere aykırı olacağı gözetilerek, davacının tedavi giderine ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan kira tazminatı istemine ilişkin davada, ifanın gecikmesi halinde kira tazminatı talep edilebilmesi için teslim anında ihtirazı kayıt ileri sürülmesine gerek olmadığı, bu sebeple ihtirazı kayıt olmaksızın geç teslimden ötürü kira tazminatı istenebileceği, ihtirazi kaydın ise, 'ifaya ekli cezai şart'ın sözleşmede yer alması halinde ileri sürülmesi gerekeceği- İşyeri niteliğindeki bağımsız bölümlerin yapı kullanma izin belgesi alınmadan kiraya verilmesinin mümkün olmadığı ve teslimin yapı kullanma izin belgesi alınmasına kadar hukuken gerçekleşmediğinin kabulü gerekeceği, aynı zamanda anılan işyeri niteliğindeki bağımsız bölümlerin arsa sahibince haricen kiraya verilmesi halinde de kira tazminatı istenemeyeceği- Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde yüklenici tarafından yapılan dairelerin henüz arsa sahiplerine teslimi gerçekleşmediğinden, zilyetliğin doğal olarak yüklenicide olduğunun kabulü gerekeceği, bu durumun aksini ise, yüklenicinin ispat edebileceği- Islah edilen miktar yönünden ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği-
Uzun süreli kira sözleşmelerinde edimler arasındaki dengenin aşırı bozulması ve sözleşmenin taraflar açısından çekilmez hale gelmesi durumunda kira parasının günün ekonomik koşullarına uyarlanması için her zaman "uyarlama" davası açılabileceği- Uyarlama davasında, dava dilekçesi ile istenilen miktar davacının iradesini ve kira sözleşmesinden elde etmeyi amaçladığı yararı yansıtmaktadır, bu itibarla, her ne kadar fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak dava açılmış ise de, davanın ıslah edilerek talep edilen kira parasının üstünde istemde bulunulmasının mümkün olmadığı-
Dava dilekçesinde, sigorta şirketi açısından “poliçe limiti uyarınca” ibaresi mevcut olmakla birlikte, ıslah dilekçesinde sigorta şirketi açısından “poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydı” şeklinde bir ibare kullanmaksızın; tespit olunan miktarın tüm davalılar açısından ıslahına karar verilmesi talep edilmiş olup, sigorta şirketi açısından davanın, poliçe limitinde belirtilen miktarla sınırlı olarak kabulü ile kalan kısım yönünden reddine karar verilmesi gerektiği- Sigorta şirketi lehine reddolunan kısım üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedileceği-
Bozma sonrasında kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve fazla mesai ücreti yönünden eldeki kararda, fazla mesai ücreti tamamen reddedildiği için fazla mesai ücreti taleplerinin ıslahen artırılan kısımları için dava açılmış ve davacı vekilinin birleştirme talebi, mahkeme tarafından "usul ekonomisi" gerekçesi ile reddedilmiş olup mahkemenin, bozmadan sonra ıslah yapamayan açtığı ek davanın davacı vekilinin birleştirilmesi talebini bu şekilde reddetmesinin hiç bir hukuki dayanağının bulunmadığı-
Alacaklının tahliye talebi olan ilk davasına, itirazın kaldırılması davasını ıslah yoluyla ekleyemeyeceği- Ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal otuz günlük ödeme süresi beklenmeden tahliye isteminde bulunulamayacağı-