Islahla kastedilenin dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesi olduğu- Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithalinin ve dava konusu hâline getirilmesinin mümkün olmadığı- Elatmanın önlenmesi ve kal talebine dayalı eldeki davada, dava konusu edilmeyen taşınmazın hukuken; dava konusu edilen taşınmaza nazaran ayrı bir müddeabih olduğu, bu nedenle de ıslahın konusu olamayacağı, başlangıçta dava edilmeyip, ıslahla davaya katılmak istenen parselin ayrı bir müddeabih olmakla ayrı bir davanın konusunu teşkil edeceği- "Yargılamanın başından itibaren davalıya ait binanın dava konusu olduğu, davacı tarafından bu binanın müdahalesinin men’inin talep edildiği, keşifte de bu yerin gösterildiği, ada parselin yanlış yazılmış olmasının ıslahı gerektirmediği, davacı vekilinin sunduğu dilekçenin usuli anlamda ıslah dilekçesi olmayıp parsel numarasının düzeltilmesine ilişkin bir talep olduğu" görüşünün kabul edilmediği-
Hüküm altına alınan tazminatın dava dilekçesinde gösterilen miktarına haksız fiil tarihinden, ıslah ile arttırılan talep kısmına ise ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği-
Menfi tespit istemi ile ilgili olarak da yargılamanın devamı sırasında menfi tespite konu olan alacak karşı tarafa ödenmiş olursa menfi tespit davasının kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceği ve bu halde davanın kabulü durumunda ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren faizi ile birlikte istirdadına karar verileceği- Birleşen davada davacı tarafça icra takibine konu iki çek nedeni ile istirdat talep edilmiş olup mahkemece asıl davada yapılan ıslah ile tahsili talep edilen miktara hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Sonradan aynı hususta bir kanun çıkarılmış olmasının usuli kazanılmış hakkın istisnası olduğu- Usule ilişkin kanun değişikliğinin geçmişe etkili olarak uygulanması gerektiği- Mahkemece verilen nihai karardan sonra değişiklik yapılmış olsa dahi, bu değişikliğin uygulanmasında zorunluluk bulunduğu- (22.07.2020 yürürlük tarihli 7251 s. K. ile değişen) HMK’nın 177/2. maddesi ile Yargıtay’ın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılmasının mümkün hale getirdiği-
Davacı vekilince verilen ıslah dilekçesi ile davanın talep kısmı değiştirildiğinden davanın tamamen ıslah edildiğinin anlaşıldığı, bu durumda, bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi verilmesinin zorunlu olduğu- Ancak davacının bir haftalık sürenin geçmesine rağmen davanın tamamen ıslah edilmesi için yeni dava dilekçesini vermediği bu halde, davacının ıslah hakkını kullanmış sayması ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilmesi ve taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek karar verilmesi gerektiği-
Satın almak suretiyle iktisap ettiği taşınmaza ihtiyacı olduğundan bahisle 6570 s. K. mad. 7/d uyarınca tahliye isteminde bulunan davacının "davalı ile taşınmazı satın aldığı kişi arasında kira akdi bulunmadığı’’ şeklindeki beyanının ıslah sayılmayacağı-
Davacının dava dilekçesinde yalnızca "geçici maluliyete" ilişkin talebinin bulunduğu, ıslah dilekçesi ile dava dilekçesinde bulunmayan beden gücü kaybı sebebiyle istenen maddi tazminat yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğinin kabul edilemeyeceği- Trafik kazası sonucu "cismani zarara" uğradığını belirtip maddi tazminat isteminde bulunan davacı, ıslah dilekçesiyle maddi tazminat miktarını beden gücü kaybından kaynaklanan zararını da eklemek suretiyle arttırdığından ve cismani zarara ilişkin belirleme, geçici iş gücü kaybı zararı yanında, beden gücü kaybı zararını da kapsadığından, beden gücü kaybına ilişkin zararla ilgili olarak da işin esasının incelenmesi gerektiği-
Yerleşik içtihatları uyarınca, Yargıtayca hüküm bozulduktan sonra ıslahın yapılamayacağı kabul edilse de yeni kanun değişikliğinde -28.07.2020 tarihli HMK değişikliğinden sonra- Yargıtayın bozma kararından sonra ıslah yapılabileceğinin açıkça hüküm altına alındığı- Somut olayda mahkemece İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince her ne sebeple olursa olsun yerel mahkeme kararının Yargıtayca bozulmasından sonra ıslah yapılması mümkün bulunmadığından bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı anlaşıldığından davacının 06.04.2018 tarihli ıslahı hiç yapılmamış kabul edilerek hüküm kurulsa da davanın ıslah edilmiş olduğu hususu gözetilerek ve kanun değişikliği çerçevesinde ıslah edilen kısım yönünden de konu tartışılıp , değerlendirme yapılıp, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği- Davalı ile hastane tacir olup, bir taraf için ticari olan iş diğer taraf içinde ticari sayılacağından davacının alacağını avans faizi ile tahsilini isteyebileceği-
Kira bedelinin tespiti davalarında fazlaya ilişkin haklar saklı tutulamayacağı ve saklı tutulan bu hakla ilgili olarak ıslah talebinde bulunulamayacağı-
Maddi tazminat ile manevi tazminat davasının birlikte açılması halinde manevi tazminat açısından ayrı bir dava varmış gibi vekalet ücretine hükmedilmesinin gerektiği-