Şikayetçinin, dilekçesindeki imzanın, şirket yetkilisine ait olmadığını iddia edildiğinden, dilekçedeki imza yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği, ilgisi olmayan takibe dayanak senet üzerinde imza incelemesi yapılmasının hatalı olduğu-
Takibin kesinleşmesi üzerine, alacaklı vekilinin talepleri ile borçlunun kira borçlusu şirketlere 89/1 haciz ihbarnamesi gönderildiği, borçlunun kira alacaklarının dosyaya yatırıldığı, gayrimenkullerine haciz konulduğu görülmüş, borçlunun banka hesaplarına haciz konulduğunun dosyadan anlaşılamadığı, banka hesaplarının haczine ilişkin talebin ve haciz kararının dosyada mevcut olmadığı anlaşıldığından, alacaklının, borçlunun banka hesapları üzerinde haczi olup olmadığı incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacı şirkete kayyum atanmış olmasının, daha önce şirket yetkililerince verilmiş olan vekaletnameyi kayyum tarafından azledilmedikçe kendiliğinden geçersiz hale getirmeyeceği-
Davalı Vergi Dairesince, davacıya haciz ihbarnamesi gönderilmiş olup 1 yıl içinde -6183 s K. mad. 79/4 uyarınca- menfi tespit davası açıldığından, işin esasına girilerek davacının haciz ihbarnamesinin tebliğinden sonra dava dışı kamu borçlusunun maaşından ödemesi gereken bir kesinti bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği, davanın tam yargı davası olarak idare mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle davanın reddinin isabetsiz olduğu-
6183 s. Yasa’nın 79/4 maddesine dayalı olarak açılan menfi tesbit istirdat davasına ilişkin davada, mahkemece yapılacak iş, davacının haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren -6183 s K. mad. 21 ve 71 gözönüne alınarak çalışanının maaşından yapılması ve davalı idareye aktarılması gerekli olan kesintinin tesbitinin yapıldıktan ve davalı idare adına yapılmış yasal kesintiler mahsup edildikten sonra kalan bir borcunun olup olmadığı tesbit edilerek fazla ödeme var ise iadesinin de gerektiği göz önünde bulundurularak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
İİK'nun 89. maddesinde düzenlenen üçüncü kişilere "haciz ihbarnamesi" gönderilmesi, alacaklının talebi ile icra müdürlüğünce yerine getirilmesi gereken bir işlem olup, icra müdürlüğünün, alacaklının bu isteminin yerine getirilmesi konusunda bir takdir yetkisinin bulunmadığı, kaldı ki üçüncü kişinin, haciz ihbarnamesine itiraz etme hakkına da sahip olduğu, o halde, mahkemece şikayetin kabulü ile icra müdürlüğü işleminin kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, usulüne uygun olarak birinci ve ikinci haciz ihbarnamesi düzenlenmeden, üçüncü haciz ihbarnamesi düzenlenemeyeceğinden veya düzenlenmiş olsa bile hükümsüz sayılacağından şikayetin kabulü ile haciz ihbarnamelerinin iptaline ve hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Alacaklının, borçlunun üçüncü kişi nezdindeki alacaklarının haczini İİK 89. maddesi kapsamında haciz ihbarnamesi ile talep edebileceği gibi, üçüncü kişiye haciz müzekkeresi çıkarılmasını da talep edebileceği- Haciz ihbarnamesinden (İİK. mad. 89) farklı olarak, haciz yazısına cevap verilmemesi halinde 3. kişinin zimmetinde sayılan bir alacağın olmadığı-  Şikayetçinin haciz müzekkeresinin iptalini istemesinde hukuki yararının bulunmadığı-
Birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine itiraz dilekçelerinin icra memuruna havale ettirilip icra tutanağına yazdırılmış olması gerektiği- İtiraz tarihinin, evrakın dosyaya sunulduğu tarih olmadığı; dilekçenin icra tutanağına geçirildiği tarih olduğu-Şikayetçi 3. kişinin itiraz dilekçesi verdiğine ilişkin icra tutanağı kaydı olmadığı, UYAP sistemine taranmış bir itiraz dilekçesinin bulunmadığı ve icra müdürlüğünce mahkemeye gönderilen yazıda, "birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine itiraz dilekçelerinin hangi tarihte dosyaya girdiğinin tespit edilemediği"nin bildirildiği görüldüğünden, "üçüncü haciz ihbarnamesi gönderilmesinin usulsüz olduğu"na ilişkin şikayetin reddi gerektiği-
3. haciz ihbarnamesinin 3. şahsa gönderildiği ve sekreterine tebliğ edildiği anlaşıldığından, durumda tebliğatın 7201 sayılı Yasa hükümlerine uygun olduğu ve İİK. mad. 89/3 uyarınca açılan menfi davanın süresinde olduğu-