İİK. mad. 89'dan kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin davada bilirkişi raporunun son celse taraflara okunduğu, öncesinde davalı tarafa usulünce tebliğ edilmediği, davalı vekilinin rapora karşı beyanda bulunmak üzere süre talep etmesine rağmen tahkikat duruşmasına son verilerek sözlü yargılamaya geçildiği ve uyuşmazlığın esası hakkında karar verildiği anlaşıldığından, davalı tarafın hukuki dinlenilme ve savunma hakkını sınırlar mahiyette, bilirkişi raporları tebliğ edilmeden ve itiraz süresi beklenmeksizin yine tahkikatın tümü hakkında açıklama yapma hakkı tanınmaksızın karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davacı-üçüncü kişi bankaya İİK. mad. 89 uyarınca, 1. ve 2. haciz ihbarnameleri gönderildiği, davacı banka tarafından bu ihbarnamelere itiraz dilekçeleri verildiği ancak dilekçelerin üzerinde icra müdürlüğü görevlilerinden hiç kimsenin dosyaya havalesini gösterir kaydın olmadığı anlaşıldığından, itirazların süresinde olmadığı, 3. haciz ihbarnamesi düzenlenmesi doğru olduğu ve İİK. mad. 89/3 uyarınca menfi tespit istemine ilişkin davanın açılmasına davalı-alacaklı sebebiyet vermediğinden, kusuru bulunmayan davalı aleyhine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilemeyeceği-
İİK mad. 89/3 uyarınca üçüncü kişinin, 3. haciz ihbarnamesinden sonra 15 gün içinde menfi tespit davası açması gerektiği, hak düşürücü olan bu sürenin mahkemece re’ sen dikkate alınması gerektiği-
İİK 89. maddesi uyarınca 1. ve 2. haciz ihbarnamelerine 7 gün içerisinde itiraz edilmemesi nedeniyle borç zimmetinde sayılan 3. şahıs İİK'nun 89/3. maddesi gereğince 3. haciz ihbarnamesine karşı 15 günlük süre içinde menfi tespit davası açtığı takdirde bu davada 3. şahıs takip borçlusuna borçlu olmadığını ispata mecbur olduğu-
İİK. mad. 89 uyarınca gönderilen 1.,2.,3. haciz ihbarnameleri nedeniyle, borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkin davada, davacı ayrıca kendilerine gönderilen bu haciz ihbarnamelerinin usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürerek dava açmış ve icra mahkemesince 3. haciz ihbarname öğrenme tarihinin .... olarak tespitine karar verildiğinden, görülmekte olan davanın hak düşürücü yasal süre içinde açıldığının kabulü gerektiği- Davacının kendisine İİK 89/1 haciz ihbarının tebliğ edildiği tarihte dava dışı borçluya borçlu olup olmadığının bilirkişi aracılığıyla davacı kayıtları incelenerek alınacak rapor doğrultusunda bir karar verilmesi gerektiği-
Davalının alacaklısı tarafından İİK 89. maddesi uyarınca gönderilen haciz ihbarnamesine karşı davacının borçlu olduğuna dair beyanın açıklamada yanılma iddiasına dayalı olduğuna ilişkin açılan davada, bir davadır. davacı taraf kendisine gönderilen haciz ihbarına süresi içinde takip borçlusuna borçlu olduğunu bildirmiş olup, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü yanılmaya ilişkin sebeplerin yasanın öngördüğü şartları taşımadığı ve bu nedenle davanın reddi gerektiği-
Borçlunun çalıştığı kurumdan ileride emekli olması halinde alacağı emekli ikramiyesine haciz konulmasının mümkün bulunduğu, öte yandan; yasalarda işçi emekli ikramiyesinin haczedilemeyeceğine ilişkin bir düzenlemenin de bulunmadığı, bu bakımdan; borçlunun ileride doğması muhtemel emekli ikramiyesinin haczinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
İİK. mad. 89 uyarınca açılan menfi tespit istemli davada, bilirkişi raporunda dava dışı kamu borçlusuna davacı üçüncü kişi tarafından yapılan ödemelere ilişkin sekiz adet dekonttaki imzaların farklı olması nedeniyle asıllarının ilgili bankadan istenmesi ve buna göre ödemeler belirlenerek zarar kapsamının tespit edilmesi gerektiği-
İİK. mad. 89 uyarınca gönderilen haciz ihbarnamelerine karşı açılan menfi tespit davasında, davacı-üçüncü kişi kendisine gönderilen 1. ve 2. haciz ihbarnamelerine itiraz etmesine rağmen, 3. haciz ihbarnamesi de gönderilmiş olduğundan, davacının dava açmakta hukuki yararı mevcut olduğu, borçlu dosya borcunu ödemiş olsa da, dava tarihi itibarıyla haklılığı belirlenip yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden bir karar verilmesi gerektiği-
Genel, katma ve özel bütçelerle yönetilen daireler ve belediyelerle sermayesinin tamamı devlete veya belediyelere yahut özel idarelere ait olan daire ve müesseseler arasında çıkan uyuşmazlıklardan adalet mahkemelerinin görevi içinde bulunanların kanunda yazılı tahkim usulüne göre çözümleneceği-