Şirket ortağı, borçlu şirket bakımından üçüncü kişi sayılacağından, şirket ortağı olan şikayetçiye 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilmesinde yasaya uymayan bir yönün bulunmadığı-
3. kişinin birinci haciz ihbarnamesine yasal süresinden sonra itiraz ettiği anlaşıldığından, İİK.nun 89/4. maddesinde öngörülen tazminat davasının şartları oluşmadığı- “Taleple bağlılık” ilkesine aykırılık oluşturacak şekilde davalı şirket yanında diğer davalılar aleyhine de hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Şikayetçinin, tebliğ yapılan kişinin çalışanı olmadığına yönelik beyanı karşısında, bu hususun araştırılıp konu ile ilgili tarafların delillerinin toplanması gerektiği- Birinci haciz ihbarnamesinin usulüne uygun tebliğ edilmediğinin tespiti halinde, birinci haciz ihbarnamesine ıttıla tarihine göre süresinde itiraz edilmiş ise, artık şikayetçiye ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamesi çıkarılamayacağından, bir başka anlatımla ikinci ve üçüncü haciz ihbarnameleri yok hükmünde olacağından, ilk haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin düzeltilmesi ile ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Korkuteli Belediye Başkanlığı'nın borçlarının, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na devrine ilişkin "Borçlar Devir Tutanağında" devri yapılacak borçların kaynağı, muhatap ve miktarları ile devredildiği kurumların beş ayrı kalemde sayılmak suretiyle sınırlandığı, takibe konu alacağın konusunun ise, sebepten mücerret bono olduğu anlaşıldığından, takip konusu borcun devir kapsamında olmadığının anlaşıldığı, o halde, mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Kendilerine haciz ihbarnamesi tebliğ edilen şikayetçi 3. kişilerin vekili olduğundan bahisle 2. haciz ihbarnamesine itiraz eden avukat tarafından HMK. mad. 77/1 gereğince çıkarılan muhtıra ile verilen süre içerisinde vekaletname ibraz edilmediğinden, anılan avukatın bu haliyle işlem yapma olanağı bulunmamakta olup, itirazının yok hükmünde olduğu, şikayetçiler tarafından sonradan icazet verilmiş olmasının da itirazın geçerli sayılmasına sebep teşkil etmeyeceği-
Bozma ilamına uyulmasına karar verildiği -ancak herhangi bir gerekçeye ve bozma gerekçelerine yer vermeksizin- bozma kararı doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesine rağmen devamla bozmayla çelişir şekilde “usulsüz tebliği öğrenme tarihinin düzeltilmesine ve bu tarihten itibaren şikayetin dikkate alınmasına” karar verilmesinin doğru olmadığı-
Tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmeden,başka bir mahkemeden aldırılan bilirkişi raporuna dayalı olarak tanzim edilen rapor, bu hali ile hüküm kurmaya elverişli olmadığından, mahkemece, 89/1 haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle, davalı üçüncü kişinin takip borçlusuna borcunun bulunup bulunmadığının tespiti açısından davalı üçüncü kişi ve takip borçlusunun ticari defterleri üzerinde birlikte inceleme yaptırılarak, incelenen döneme ilişkin takip borçlusunun ticari defterlerinin usulünce tutulup tutulmadığı da tespit edilmek suretiyle, takip borçlusu ile davalı üçüncü kişinin ticari defterlerinin birbirini teyit edip etmediği, teyit eden ve etmeyen kısımların hangi kalemlere ilişkin olduğu, takip borçlusuna davalı üçüncü kişi tarafından yapılan ödeme varsa bunların da hangi kalemlere ilişkin olduğu hususunda Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde ayrıntılı olarak belirlenmesi için bilirkişi raporu aldırılarak dosyada mevcut diğer tüm delillerle birlikte değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Borçludan kamu ihale mevzuatı uyarınca alınan teminat, yapılacak işin teminatını oluşturduğundan, şikayetçi 3. kişinin sözkonusu şikayette hukuki yararının olduğu-  Şikayetçinin haczin kaldırılması istemi, kamu düzenine ilişkin emredici yasa hükümlerinden kaynaklandığından bu konudaki şikayetin süreye de tabi olmadığı- Mahkemece, 3. kişi nezdindeki teminatın haczinin usulsüz olduğu kabul edildiğinden, uyuşmazlık konusunu oluşturan ve haciz ihbarnamesinde geçen "nakti teminatların" sözcüklerinin yer aldığı kısmın iptaline karar verilmesi ile yetinmesi gerektiği-
İcra takibine konu alacağın genel mahkemelerde varlığı hükme bağlanmadığı müddetçe kesin nitelikte bir alacak olarak nitelendirilemeyeceğinden, İİK. mad. 89/4 uyarınca açılan tazminat davasının kabul edilemeyeceği-
Müstakbel alacaklar iki kişi arasında mevcut olan bir hukuki ilişkiye dayanan henüz doğmamış olmakla birlikte ilerde doğması muhtemel bulunan alacaklar olup, müstakbel alacakların haczedilebileceği- Somut olayda da müstakbel alacağa haciz konmuş olup, üçüncü kişi de İİK m. 89/1 haciz ihbarnamesinin tebliğinden sonra doğan hakediş alacağını icra dosyasına gönderdiğinden, gönderilen bu paranın bir hukuki ilişkiden kaynaklanıp kaynaklanmadığının araştırılmasına gerek olup olmadığı- Üçüncü kişinin süresinde haciz ihbarnamesine itiraz etmesi nedeniyle, borçlunun üçüncü kişide bulunan alacakları üzerinde haciz bulunmadığı yönündeki borçlu beyanının doğru olup olmadığı-