Ecrimisilin haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle; (ecrimisil bedelinin) en azı kira bedeli, en fazlası 'mahrum kalınan gelir kaybının karşılığı zarar' olduğu- Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı faydanın (olumsuz zararın) ecrimisilin kapsamını belirleyeceği-
Dosya kapsamında yer alan belge incelendiğinde, davası reddedilen davacıların, dava konusu meskenle ilgili birbirlerinden kira veya eşya ile ilgili talepte bulunmayacaklarını belirterek belgeyi imzaladıkları, davalı mirasçı ...’in belgede imzasının olmadığı ve muvafakata katılmadığı anlaşıldığından, bahsi geçen belgenin, bir kısım davacıların kendi aralarında imzaladıkları muvafakatname adı altında adi yazılı bir belge olduğu ve davalının muvafakata katılan kişiler arasında olmadığı hususları bir arada değerlendirildiğinde, davacıların kendi rızaları ile davalının hiç bir bedel ödemeksizin taşınmazı kullanmasına izin verdiklerinin düşünülmesinin hatalı olduğu-
8. HD. 21.06.2021 T. E: 2020/1993, K: 5297-
8. HD. 17.06.2021 T. E: 620, K: 5226-
Ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık sürenin dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlayacağı- Dava konusu ilk dönem olan 2007 dönemi için dava konusu taşınmazın mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği aylık ecrimisil bedeli belirlendikten sonra müteakip yıllara on iki aylık ortalamaya göre ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunan miktardan az olmamak üzere ecrimisile hükmedilmesi gerekirken hatalı bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olmasının isabetsiz olduğu-
Tescilin iptali kararının yenilik doğurucu değil açıklayıcı nitelik taşıdığı, bu durumda davalı tarafından mülkiyetin hiç kazanılmadığının kabulü gerekeceği, geçerli bir hakka dayanmayan kullanımın iyiniyetli olamayacağı ve bu hususun tapu iptal ve tescil ilamı ile de kesinlik kazandığı hususu değerlendirilerek davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalıların dava konusu taşınmazlarda bir kısım alan kullandığının kabulü ile hüküm kurulmuş ve bu kabule de davacı vekili tarafından karşı çıkılmamış olması karşısında davacı paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullanabileceği bir kısım yerin var olup olmadığı saptanması gerekirken bundan zühul ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulduğundan, mahkemece, öncelikle yukarıda izah edildiği üzere mahallinde yapılacak keşifte tanıkların hazır olmalarının sağlanması, davacı paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı ve kullanabileceği bir kısım yerin bulunup bulunmadığı araştırıldıktan sonra davacının kullandığı ve kullanabileceği yer bulunması halinde davanın reddine karar verilmesi, bulunmaması halinde ise, davalıların payını aşan kullanımlarına göre davacının payı oranında ecrimisile karar verilmesi gerekeceği-
8. HD. 16.06.2021 T. E: 2020/1906, K: 5192-
Dava konusu taşınmazda tüm paydaşları bağlayan fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı, oluşmuşsa çekişmeli bölümün kim veya kimlerin paylarına isabet ettiği ve kimler tarafından kullanıldığı, oluşmamışsa davacının kullanabileceği yer bulunup bulunmadığı ortaya konulmuş olmadığından, tarafların bildirdikleri tüm delillerin toplanması, yerinde uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılarak tüm paydaşları bağlayan fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığının, oluşmuş ise kimin nereyi kullandığının belirlenip krokiye yansıtılması, fiili kullanma biçimi oluşmamışsa davacının payına karşılık taşınmazda kullandığı veya kullanabileceği yer bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Dosya arasında bulunan bilirkişi raporu ile dava konusu taşınmazlar üzerinde davacıya ait payın değerinin 193.974,86 TL, ecrimisil bedelinin ise 12.155,76 TL olarak belirlenmesine göre, dava değeri toplamı 6100 sayılı HMK’nin 341. maddesine göre istinaf kesinlik sınırının üzerinde olduğundan, davalıların ecrimisil talebinin kabulüne yönelik istinaf isteğinin de Bölge Adliye Mahkemesince esastan incelenmesi gerekeceği-