Dava konusu taşınmazın mülkiyetinin kime ait olduğu çekişmeli olduğu gözetilerek bekletici mesele yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesinin gerektiği-
Dava konusu taşınmaza fiili el atma tarihi, el atma eyleminin kim tarafından gerçekleştirildiği, hâlen yolun bakım ve gözetiminin hangi belediye başkanlığı tarafından yapıldığı ile el atılan yolun ana arter listesinde bulunup bulunmadığı hususlarında mahkemece yapılan araştırmanın yeterli olup olmadığı-Taşınmazın fiilen el atılan kısmı ile geriye kalan bölümünün imar planındaki konumu, arta kalan kısmın yüzölçümü ve geometrik şekli dikkate alındığında, proje bütünlüğünün oluşup oluşmadığı; buradan varılacak sonuca göre taşınmazın tamamının bedeline hükmedilmesinin yerinde olup olmadığı- Bilirkişi kurulu tarafından somut emsal olarak alınan taşınmazın (satış tarihleri ve paylara göre satış bedelleri göz önüne alındığında) dava konusu taşınmaz için uygun emsal olarak kabul edilip edilemeyeceği, buradan varılacak sonuca göre mahkemece yeniden emsal araştırması yapılmasının gerekip gerekmediği-
Karayolu çalışmaları sırasında, davalı idare tarafından fiilen el atılan taşınmazda A harfi ile gösterilen alanın uyuşmazlık dışı olduğu somut olayda, "fen bilirkişi raporunda B ve C harfi ile gösterilen alanlar imar planında kanal alanı ve konut dışı kentsel çalışma alanı olarak ayrılmasına rağmen, bu alanlara davalı idare tarafından fiili olarak el atılmadığı, davalı Karayolları Genel Müdürlüğünün fiilen el atılan yerlerden sorumlu olduğu ve imar planı düzenleme yetkisinin de bulunmadığı" hususları birlikte değerlendirildiğinde, B ve C harfi ile gösterilen kısımlar yönünden taşınmazın bedeline hükmedilmesinin isabetsiz olduğu- "Taşınmazın A harfi ile gösterilen kamulaştırmasız el atılan bölümü yanında fiilen el atılmamış ancak imar planında yolda kalan bölümü yönünden tazminata hükmedilme şartlarının oluştuğu, C harfi ile gösterilen bölümde yapılaşma imkânı kalmadığı için yüzde yüz değer azalışı meydana geldiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Tasarrufun iptali davasının kabulü üzerine, kamu alacağının aslını ve fer'ilerini kendisinin ödeyen davacının yolsuz olarak tescil edilen taşınmazın iptali ile adına tescilini talebinin kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu-
Dairemizce incelenen dosyada, fen, inşaat mühendisi ve gayrimenkul değerlendirme uzmanı ile birlikte keşif yapıldığı, bu bilirkişiler tarafından dosyaya sunulan raporlarda davacıya ait 2 parsele davalı tarafından yapılan tel çitin ....... m² tecavüzlü bulunduğunun tespit edildiği, her iki dosyada alınan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğu anlaşıldığından ve yargı kararları arasında tutarlılığın bulunması gerektiğinden, bu çelişkinin giderilmesi amacıyla öncelikle her iki taşınmaza ait bütün kayıt ve belgeler getirtilerek alanında uzman bilirkişilerin elektronik ölçüm aletleriyle birlikte inceleme yapması ile keşfin icra edilmesi, özellikle bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin sebebinin bilirkişilerden sorularak rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi olan 04.12.2020 tarihinde temyiz kesinlik sınırı 72.070TL olup, dava değeri temyiz kesinlik sınırı üstünde olmasına rağmen Bölge Adliye Mahkemesince ek karar ile davalı vekilinin temyiz talebinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı- Dava dışı şirket ihale yoluyla davalı şirkete devredildiğinden, tapu kayıt maliklerinin yapmış olduğu sözlü kira akdi sona ermemiş olup, dava konusu taşınmazların davalı şirket tarafından kullanımı kira sözleşmesine dayandığından, elatmanın önlenmesi talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptal tescil istemi-
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm kurmaya yeterli olmadığı, dava konusu taşınmazın tapu kaydında davacı Kurum lehine herhangi bir irtifak hakkı şerhinin bulunmadığı, bu durumda taşınmaz üzerinden geçen Enerji Nakil Hattı nedeniyle davacı Kurum lehine kamulaştırma işlemi yapılıp yapılmadığının araştırılması, diğer yandan, davalı ....... tarafından dava konusu yerde davacı Kurum tarafından geçirilen enerji nakil hattında keşif tarihinden sonra yapılan yenileme çalışmaları sırasında eski elektrik direkleri sökülerek yerine yeni direklerin yerleştirildiği ve enerji iletim hatlarının yükseldiği ve ilgili yönetmelikte belirlenen emniyet mesafesi ihlalinin söz konusu olmadığı beyan edildiğinden, bu hususun da araştırılarak, oluşan yeni durum itibariyle elatmanın bulunup bulunmadığının tespiti ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacının talebinin, mülkiyet hakkına ve ............. tarihli hizmet sözleşmesine dayandığı, taraflar arasındaki sözleşme feshedildiği için davalı idare tarafından, davacıya ait demirbaşların iadesinin gerektiği, davalının teslim aldığı demirbaş eşyaları davacıya ait olduğunu bildiği hâlde üçüncü bir kişiye teslim etmesinin davalıyı iade yükümlülüğünden kurtarmayacağı, davalının, sözleşmenin feshine rağmen davacıya ait demirbaşları iade etmediğinden TMK’nın 683. maddesi gereğince davacının mallarını haksız olarak elinde bulunduran kimse kabul edilmesi gerekeceği, şu hâlde, hem sözleşmeye aykırı davranan hem de davacının mülkiyet hakkını zedeleyen davalının demirbaş eşyaları iade yükümlülüğü altında olduğunun, bu mümkün değilse uğranılan zararı tazmin etmekle yükümlü olduğunun tartışmasız olduğu, bu itibarla; mahkemece, demirbaş eşyaların aynen iadesinin mümkün olup olmadığının araştırılması, varılacak sonucu göre zarar kapsamı belirlenerek hüküm kurulması gerekeceği-
8. HD. 29.06.2021 T. E: 2020/2032, K: 5611-