Davalının çekişme konusu yerlerde kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının olmadığı, ancak irsen paydaş babasına teb’an, onun muvafakatıyla taşınmazlarda tasarruf ettiğinden, davalının kullanımı haksız fiil niteliğinde değilse de, taşınmazların tamamında tasarruf etmesi nedeniyle intifadan men koşulunun oluştuğu gözetilmek suretiyle davacının bu konudaki isteği de dikkate alınarak payına elatmanın önlenmesine ve gelir esasına göre belirlenen ecrimisile hükmedilmiş olmasında bir isabetsizlik olmayacağı-
Miras payına el atmanın önlenmesi talepli davada; terekeye dâhil taşınmazların tüm mirasçıların katılımı ile paylaşılıp paylaşılmadığının öncelikle açıklığa kavuşturulması, yöntemine uygun bir paylaşım varsa dava konusu taşınmazın kime ait olduğunun belirlenmesi, davacılara düşmediği belirlenirse “davanın reddine”, şayet terekenin elbirliği mülkiyeti hükümlerine göre paylaşılmadığı anlaşılırsa, bu takdirde engellemenin olup olmadığının tespiti ile engelleme varsa “paya yönelik müdahalenin önlenmesine” karar verilmesi gerekeceği-
Miras yoluyla intikal suretiyle davacılar adına kayıtlı olan taşınmazda,davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı halde çekişmeli taşınmazı tasarruf etmesi nedeniyle açılan davada, davalının dayandığı tarihsiz kira sözleşmesi belgesindeki imzanın elde edilen Adli Tıp Kurumu raporuna göre davacıların miras bırakanına ait olduğu saptanamadığından, davalının taşınmazı kullanmasının hukuki bir dayanağının bulunmayacağı, elatmanın önlenmesi isteğiyle birlikte belirlenecek ecrimisil yönünden davanın kabulü gerekeceği-
Tapu iptali, tescil davalarının kayıt malikleri aleyhine açılabileceği-
Kayden davacının maliki olduğu çekişme konusu bağımsız bölümü davalıların kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakları olmadığı halde 10 yıla yakın bir süre tasarruflarında bulundurmuş olmaları ve bu süre içerisinde davacının kullanımlarına karşı ses çıkarmamasının muvafakatla tasarruf edildiği şeklinde değerlendirilmesinde ve çekilen ihtarla da, ihtarın tebliğ tarihinden itibaren muvafakatın geri alındığı kabul edilerek elatmanın önlenmesine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik olmayacağı-
İdarenin taşınmaz üzerine temlikle amaçlanan bina yapma olgusu gerçekleştirildiği ve 20 yıl süreyle sicile bağlı (mülkiyet hakkı sahibi) olarak taşınmaz tasarruf edildiği, öte yandan taşınmazın temlik bedelinin 10 yıl gibi uzunca bir süreye yaymak suretiyle tahsili cihetine giden idarenin bu süre içerisinde binanın yapılmadığını, basit bir araştırma ile tespit edebileceği halde, sırf öngörülen sürede bina yapma koşulunun gerçekleştirilmediğinin ileri sürülerek 20 yıl sonra taşınmazın tapusunun iptalini ve idare adına tescilini istemesinin Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde anlamını bulan objektif iyi niyet kuralları ile bağdaştığının söylenemeyeceği gibi kabul de edilemeyeceği-
Sadece taşınmazın davaya konu olan bölümünün dava tarihindeki değerinin keşfen belirlenerek bu değer üzerinden davacı yararına avukatlık parasına ve harca hükmedilmesinin gerekeceği-
Kamunun yararlanacağı yerlerden olan kıyıda bir tapu kaydı oluşmuş ise, bu kaydın iptalinde hukuka aykırı bir durum yoktur; ancak, bu durumda, karşılıklı hak dengesinin sağlanması bakımından mülkiyet hakkı sahibine tazmini bir bedel ödenmesinin gerekeceği-