Davalı her ne kadar önceki malik ile yapmış olduğu harici sözleşme sonucu bu yeri kullanmakta olduğunu savunmuş ise de, önceki malikle yapılan harici sözleşmenin kayıt malikini bağlamayacağı gibi 3194 Sayılı Yasanın 18. maddesine göre davalının bu düzenlemeden kaynaklanan herhangi bir bedel istemesine de olanak bulunmayacağı-
Hazine mülkiyet hakkı sahibi olup, davalıların bu hakka karşı sahip oldukları kişisel haklarıyla karşı koymaları mümkün bulunmadığı gibi, taşınmazın vasfı itibariyle muhdesatın korunmasının gerekeceği ve taşınmazın kullanımı konusunda da davalılara bir hak bahşetmeyeceği-
Çap kaydı iptale kadar geçerli olup, koordinatlardaki hatanın düzeltilmesi ve sicile yansıtılması hususunun ayrı bir dava konusu olabileceği, yargılamanın yenilenmesi nedenlerinden olmayacağı-
Tersimat düzeltmesine rağmen, mahkemece tersimat hatasının düzeltilmesinden önceki çaplar gözetilerek keşif yapılmış ve buna göre de karar oluşturulduğundan, hatanın giderilmesi sonucu taşınmazların geometrik durumlarında değişiklik olduğu gözetilmek suretiyle buna ilişkin haritanın keşfen uygulanarak, davalının davacılara ait taşınmaza bir elatma olgusunun bulunup bulunmadığının belirlendikten sonra bir karar verilmesi gerekeceği-
Kıyılar kamunun yararlanacağı yerlerden olup buralarda tapu kaydı oluşturulmuş ise tapunun iptalinde, Anayasanın 43., Tapu Kanununun 33., Kadastro Kanununun 16. maddesi gözönüne alınarak, kamu yararının bulunduğunun kabulü gerekeceği, ancak, kişinin mülkiyet hakkı sona erdirilirken karşılıklı hak dengesinin sağlanması için mülkiyet hakkı sahibine tazmini nitelikte bir bedelin ödeneceği, tazminatın nedeni yasa dışı bir işlemden değil hak dengesinin sağlanmasından kaynaklandığından, taşınmazın tam değerini karşılamasının da gerekli olmayacağı-
İdarece belirlenen kıyı kenar çizgisi sadece davalılardan birine tebliğ edilmiş olup, diğer davalılara tebliğ yapılmadığından, idarece belirlenen kıyı kenar çizgisinin tüm davalılar yönünden kesinleştiğini, buna bağlı olarak da davacı Hazine’yi bağlayıcı olduğunu söyleyebilme olanağının olmayacağı-
İmara aykırı yapının komşu parsel veya malikine bir zarar vermiyorsa çekme mesafesine uygun olmaması ve başlı başına imara aykırı olması ayrıca davacının taşınmazına bakan kısma pencere açılması şeklindeki fiilin Türk Medeni Kanununun 683. maddesinde öngörülen mülkiyet hakkının kullanılması ve yararlanmasının bir gereği ve sonucu olup mevcut olguların idareyi ve idari yaptırımı gerektireceği-