Muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil talebi üzerine ilamda gayrimenkulün aynı tartışma konusu yapılmış olduğundan, ilamın (ve eklentilerinin) kesinleşmeden infaz edilemeyeceği-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım istekleri-
Kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. fıkrasında öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde iptal ve tescil davası açılmasının mümkün olduğu, davacı tarafın bu haktan yararlandığı, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak açılan tapu iptali ve tescil davalarında görevli mahkemenin genel mahkemeler olduğu-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve tazminat istekleri-
Dava mülkiyet hakkına dayalı olup, davacı malik ile davalı arasında resmen kurulan bir hukuki ilişkinin bulunmadığı, ayrıca gerek HUMK'nun ve gerekse HMK'nun göreve ilişkin maddeleri gözetildiğinde eski yasa itibariyle değer yönünden ve HMK.'nun 2. maddesinde açıkça vurgulandığı gibi mal varlığı haklarına ilişkin davaların asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Tarafların parmak izini taşıyan belgenin tespitten 4 yıl sonra 25.07.1984 tarihinde düzenlendiği, kadastro parsel numaralarının da bu belgede yer aldığı, bu belgenin kadastro tespitinden önce düzenlendiği, kadastrodan önceki sebeplerden sayılan belgeye dayanıldığından söz edilemeyeceği, kadastro tespitinden sonra düzenlenen belgeler hakkında 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. fıkrasını uygulama olanağının bulunmadığı, içeriğinin kadastrodan önceki sebepleri göstermesinin bunun sonucuna etkili bulunmayacağı-
E.tmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteği-
İncelenmekte olan davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin kaçırılmasından sonra 10.12.2009 tarihinde açıldığı, anılan maddedeki 10 yıllık sürenin, hak düşürücü nitelikte olup olumsuz dava koşulu olduğu, yenileme kadastrosunun da hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı, davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Somut olayda; davalı kendisine tapu tahsis belgesi verilen kişilerden haricen satın alan kişi olup, bayisinin istifade edeceği 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi ile 2981/3290 sayılı Yasanın 10/c maddesinde öngörülen kaim bedelden istifade edemeyeceği, bu durum karşısında; T.M.K.'nin 683. maddesinin davacıya tanıdığı mülkiyet hakkına değer verilmek suretiyle bir karar verilmesinin gerekeceği-
Paydaşlar arasında fiili bir kullanım durumunun ya da harici bir taksimin söz konusu olmaması nedeniyle taşınmazda paylı mülkiyet ilkelerinin geçerli olduğu; davalı ile paydaşlardan M. C. arasında düzenlenen satış vaadi sözleşmesinin, davalıya ancak adı geçen paydaşa karşı ileri sürebileceği, kişisel bir hak sağlayacağı, anılan sözleşmenin davacı paydaşa karşı ileri sürülemeyeceği-