Mahkemece, yabancı mahkeme kararında kesinleşme şerhi bulunmaktaysa da, Adalet Bakanlığı aracılığı ile davalı şirkete yapılan karar tebliğinin geçerli sayılmayarak doğrudan posta yoluyla yapılan tebligatın dikkate alınarak, davalı şirketin temyiz isteminin reddedildiği; ortada kesinleşmiş bir karar bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verildiği; Yargıtay'ın ilgili dairesince kararın onandığı; davacı vekilinin karar düzeltme isteminde bulunduğu; Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK. mad. 440'de sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddinin gerekeceği-
MÖHUK. mad. 54 gereğince tenfiz şartlarının oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verildiği; Yargıtay'ın ilgili dairesince kararın onandığı; davalı vekilinin karar düzeltme talep ettiği; davalı vekilinin HUMK. mad. 440'da sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddinin gerekeceği-
Mahkemece, yabancı mahkeme kararında kesinleşme şerhi bulunmaktaysa da, Adalet Bakanlığı aracılığı ile davalı şirkete yapılan karar tebliğinin geçerli sayılmayarak doğrudan posta yoluyla yapılan tebligatın dikkate alınarak, davalı şirketin temyiz isteminin reddedildiği; ortada kesinleşmiş bir karar bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verildiği; davacı vekilinin karar düzeltme isteminde bulunduğu; dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK. mad.440'da sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddinin gerekeceği-
Katılma yoluyla temyiz asıl temyiz hakkıyla sıkı sıkıya bağlı ise de, diğer tarafın temyiz dilekçesinin normal temyiz süresi içerisinde kendisi yönünden temyizi kabil bir karara karşı verilmiş olması koşulu ile temyiz dilekçesinin tebliği ile katılma yoluyla temyiz hakkı doğacağından, diğer tarafın sonradan asıl temyiz isteminden vazgeçmesi veya eksik harç ve masrafları yatırması suretiyle temyiz etmemiş sayılması katılma yoluyla temyiz etme hakkını ortana kaldırmayacağı- Menfi tespit davasında, kötüniyet tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı değerlendirilmeksizin ve gerekçesi de açıklanmaksızın davanın mahiyeti ve hakkaniyet ilkesi gereği davacı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
HUMK. mad. 440/1II-1 nci maddesi uyarınca 01.01.2015 tarihinden itibaren karar düzeltme sınırının 12.707,00 TL'ye yükseltildiği; Yargıtay'ın onama ilamına karşı davalı banka vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuş ise de dava değerinin ve davada kabul edilen kısmın karar düzeltme sınırının altında kaldığı anlaşıldığından davalı banka vekilinin karar düzeltme dilekçesinin reddinin gerektiği-
Davacıların murisinin ölümü nedeni ile 6098 sayılı TBK.'nun 53. ve 56. maddeleri gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada mahkemece, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verildiğine göre, reddedilen manevi tazminatlar üzerinden, davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, manevi tazminat talep edilmeyen davalı sigorta şirketini de dahil ederek tüm davalılar lehine vekalet ücreti takdir edilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiş ise de; bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438/7 maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekeceği-
Temyiz yoluna başvurmada maktu ilam harcının tamamının ya da nispi ilam harcının 1/4'nün peşin olarak alınması gerektiği-
Temyiz harcının kaynağı, HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanması gereken HUMK'nun 434/2 maddesi ve 10.05.1965 tarih 1965/1-1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu kararı olduğu; bu İçtihadı Birleştirme Kurulu kararına göre, temyiz yoluna başvurmada maktu ilam harcının tamamının ya da nispi ilam harcının 1/4'nün peşin olarak alınması gerektiği; kabul ile sonuçlanan davada hükmü temyiz eden davalı 3. kişinin maktu temyiz karar harcını yatırmakla yetindiği anlaşıldığından, nispi harca tabi davalarda hükmü temyiz eden davalının, mahkemece hüküm altına alınan karar ve ilam harcının dörtte birini peşin olarak yatırması gerektiği-
Kabul edilen miktar üzerinden harcın hesaplanması gerekirken bu miktarın hüküm fıkrasında daha fazlasına hükmolunması isabetsiz olduğu, ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görüldüğü-
İhtiyati haciz kararı İİK'nun 265 ve devamı maddeleri gereğince verildiği mahkemece kaldırılmadıkça takibin ihtiyati haciz kararı yönünden devamında bir usulsüzlük bulunmadığı-