Tahliye davasının kural olarak kiraya verenler tarafından açılması gerektiğinden davacının tek başına dava açma hakkının bulunup bulunmadığı, diğer kiralayanların davanın açılmasında muvafakatlerinin olup olmadığının araştırılmasıyla sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Karar düzeltme isteğini, temyiz ilamında gösterilen gerektirici nedenlere göre 6217 sayılı Kanun'un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440.maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmadığı-
Karar düzeltme isteğinin, temyiz ilamında gösterilen gerektirici nedenlere göre 6217 sayılı Kanun'un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440.maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmadığı-
Geçici hukuki korumalardan olan "delil tespiti"nin (HMK. mad. 400 vd. ), ileride açılacak veya açılmış olan bir dava ile ilgili delillerin bazı şartlar altında zamanından önce toplanıp emniyet altına alınmasını sağlamak için kabul edildiği- Delil tespiti kararlarına karşı temyiz yoluna gidilemeyeceği-
Mahkemenin "direnme" olarak adlandırdığı temyize konu kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni gerekçeye dayalı, yeni hüküm niteliğinde olduğu, hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin, Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daire’ye ait olduğu-
Mahkemece, kısa kararda "direnilmesine" şeklindeki ibarenin yazılmasının maddi bir hataya dayandığı, mahkemenin iradesinin bozmaya uyma yönünde bulunduğu, mahkemece verilen kararın usulüne uygun bir direnme kararı olmadığı, bozmaya uyularak verilen yeni bir hüküm olduğu sonucuna varıldığından, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin Özel Daireye ait olduğu-
Mahkemenin iradesinin bozmaya uyma yönünde bulunduğu kabul edildiğinden ve bozmaya uyularak verilen yeni bir hüküm olduğu sonucuna varıldığından, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin Özel Daireye ait olduğu-
Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlamalarından önce, aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş kararlar hakkında kesinleşinceye kadar HUMK'nun 5236 s. K. ile yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454. maddeleri hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağından (HMK. geçici mad. 3/1), yargılamanın yenilenmesi talebi ile ilgili olarak, HMK'nun 375. maddesinin değil, HUMK'nun 445.maddesinin uygulanması gerekeceği-
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.06.1975 gün ve 1975/6-8 sayılı içtihadında, “ 5521 sayılı yasada açık düzenleme olmamakla birlikte, bu yasanın 15. maddesindeki düzenleme gereği HUMK.nun 427 maddesindeki kesinlik sınırının iş mahkemelerinde verilen kararlarda da uygulanması gerektiği, grup halinde açılan davaların salt iş mahkemelerine özgü bir dava türü olmadığı, bu nedenle seri olarak açılan davalarda her dosya için kesinlik sınırına bakılması gerektiği'' belirtildiğinden temyize konu kabul edilen miktar 802,67 TL olup karar tarihi itibariyle 1.890 TL olan temyizde kesinlik sınırı altında kaldığından davalının temyiz talebinin reddedilmesi gerektiği-
Sonradan öğrenildiği ileri sürülen hususların önceki yargılama sırasında yer aldığı ve değerlendirildiği anlaşıldığından yargılanmanın sebebinin gerçekleştiğinin söylenemeyeceği-