Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durumun esas alınması; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise ona bağlı kalınması gerektiği- 400,00 TL olduğu anlaşılan ekspertiz ücreti yönünden bozma kararı verildiği anlaşıldığından, bu durumda Özel Dairece ekspertiz ücreti dışındaki alacaklar yönünden bir bozma yapılmadığından, hükmün bu alacaklar yönünden kesinleşmiş olacağı ve bozma ve direnme kararlarının kapsamı itibariyle davacının talep edebileceği ekspertiz ücreti alacağının 1.890,00 TL’nin altında olduğu görüldüğünden, direnme kararının verildiği 12.06.2014 tarihi itibariyle uyuşmazlık konusu ekspertiz ücreti miktar itibariyle açık biçimde temyiz edilebilirlik sınırı altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yasa yoluna gidilmesinin mümkün olmadığı-
Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durumun esas alınması; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınması gerektiği- Davacı satın alınan hizmette ayıp iddiası ile sözleşme bedeli olan 1.400,00 TL’nin faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş olup, dava değeri direnme kararının verildiği 20.06.2013 tarihinde temyiz kesinlik sınırı olan 1.400,00 TL’nin altında olduğundan anılan karara karşı temyiz yoluna gidilmesinin miktar itibariyle mümkün olmadığı-
Usul hukukunda yer almamakla birlikte, uygulamada tefhimden sonra temyiz süre tutum dilekçesi veya kararın tebliğinden sonra gerekçeli temyiz dilekçesi sunmak suretiyle kararın temyiz edildiği hallerde kararın gerekçesini dikkate alarak yeni temyiz gerekçelerine dayanılması mümkün olduğundan gerekçeli kararın bu hallerde de taraflara tebliği gerektiği-  Temyiz dilekçesinin hüküm veren mahkeme aracılığı ile karşı tarafa tebliğ edilmesi ve karşı tarafa temyiz dilekçesine karşı cevap verme ve karşı temyiz isteminde bulunma hakkının tanınması gerektiği- Direnme kararı ile temyiz eden davacı vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesinin de, tasfiye komisyonu memurlarına tebliğ edilmesi gerektiği-
Peşin ödenmesi gerekli temyiz harcının, hüküm altına alınan karar ve ilam harcının dörtte biri olacağı- Tebligat Kanunun 35/2. maddesi uyarınca, usulüne uygun tebligat yapılabilmesi için ilgili şahsın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin tespit edilememiş olması şartının da arandığı-
Temyiz isteyen davalı tarafın kendisinin ya da işleminin harçtan istisna ve muafiyetinin bulunmaması halinde, temyiz isteminin incelenmesi için direnme kararında hüküm altına alınan miktar dikkate alınarak hesaplanacak nispi karar harcının ¼ oranında nispi temyiz ilam harcının tahsili gerektiği-  Temyiz harcının mahkeme kalemince hesaplanıp temyiz edenden istendiği halde süresinde ödenmediğinin belgelendirilmemiş olması halinde, nisbi harca tabi olmasına rağmen maktu harç alınarak temyiz defterine kayıt edilen temyiz dilekçesi hakkında işlem yapılmak ve nisbi harç alınmak üzere dosyanın mahkemesine geri çevrilmesi gerekeceği-
Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durumun esas alınması; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü "temyiz sınırı" yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınması gerektiği ve buradaki “karar” teriminin, yerel mahkemenin, Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağı-
Mahkemece bozma kararı sonrasında yapılan yargılamada davacı tanığının davalı işyerinde çalıştığına ilişkin olarak tanığa ait Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları getirtilip değerlendirilmek suretiyle verilen karar, bozmadan önce var olmayan belgelere dayandığından, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmayıp yeni bir hüküm niteliğinde olduğundan, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin, "Hukuk Genel Kurulu"na değil, Özel Daire'ye ait olacağı-
Mahkemece verilen ara karar ile “ibraz edilen hukuki mütalaanın incelenmesine bundan sonra Yargıtay bozma kararına uyulmasının değerlendirilmesine” denilerek yargılamaya devamla direnme kararı verilmiş olup, mahkemenin "direnme" olarak adlandırdığı bu kararın aslında, yeni delil niteliğinde olan ve Özel Daire bozma kararından sonra dosya arasına alınan hukuki mütalaaya dayanılarak temyize konu verildiği anlaşıldığından, bu yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının "Hukuk Genel Kurulu" değil Özel Daire’ce yapılması gerektiği-
Gayrimenkule ve buna ilişkin ayni haklara dair hükümlerin kesinleşmedikçe icra edilemeyecekleri- Verilen kararın taşınmazın aynına ilişkin bir karar olmadığından kesinleşmeden takip konusu yapılabileceği ve takibe devam olunabileceği, kaldı ki taraflar ileri sürmediği sürece icra müdürlüğünce bu hususun kendiliğinden nazara alınamayacağı, mahkemece alacaklının takibin devamı talebinin reddine dair icra müdürlüğü kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
1086 Sayılı HUMK'un değişik 440/III-1.maddesindeki karar düzeltme ile ilgili parasal sınırın altında olan davalara ait hükümlerin onanması ya da bozulmasına ilişkin yargıtay kararları hakkında karar düzeltme yoluna başvurulamayacağı-