Kira sözleşmesi özel hukuk sözleşmesi niteliğinde olduğundan, uyuşmazlığın bu niteliğine göre ortada idari yargıda görülmesi gereken idari bir işlem veya hizmet söz konusu olmadığndan davanın adli yargıda görülmesi gerektiği-
Davacıların, doktor olan davalının görevini yaparken kusurlu eylemleri, hatalı teşhis ve tedavisi nedeniyle desteklerinin öldüğünü belirterek uğradıkları maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkin davada, kamu görevlisi olan davalı doktora değil, kamu idaresi aleyhine dava açılabileceği-
Mahkemece, ilk kararda dayanmadığı ve hiç irdelemediği, Özel Daire tarafından da değerlendirilmeyen yeni bir gerekçe eklenmek suretiyle direnme kararının verildiği, mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmayıp, bozmadan sonra Özel Dairece incelenmeyen yeni bir gerekçe eklenmek suretiyle verilen yeni hüküm niteliğinde olduğu, hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin Özel Daireye ait olduğu-
Bozma nedenlerinin kamu düzenine ilişkin ve dolayısı ile hâkimin kendiliğinden göz önünde bulundurması gereken sebeplerden olmaması halinde taraflar veya vekilleri, bozma kararına uyulmasını istemişlerse, artık mahkemenin önceki kararında direnemeyeceği; eldeki dava boşanma ve tazminat istemlerine ilişkin olup, bozma nedenlerinin kamu düzeniyle bir ilgisi bulunmadığından, mahkemece her iki tarafın bozmayı kabul yönündeki ortak istemi doğrultusunda bozmaya uyulması gerektiği-
Davalı Belediyenin yeni sözleşme yapılması gerektiğine ilişkin ihtaratı davacıya bildirmesi üzerine davacı tarafından kiracılık sıfatının tespiti amacıyla dava açılmış olduğu gözetilerek tespit davasının açıldığı tarihte davacının hukuken korunmaya muhtaç durumda olduğu ve dava açmakta hukuki yararı bulunduğundan değerlendirilme yapılarak işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemenin yeni bir delile veya bilgiye dayanması, ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olgunun yanında veya dışında yeni bir hukuki olguya dayanarak ve gerekçesini de bu yeni hukuki olgu yönünde değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemeyeceğinden, Yerel Mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın yeni bir hukuki olguya dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu, hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin Özel Daire’ye ait olduğu-
Nispi harca tabi davaların kabulüne veya kısmen kabulüne ilişkin kararların temyiz edilmesi halinde, mahkemece hüküm altına alman miktar üzerinden hesaplanacak nispi temyiz karar ve ilam harcının dörtte biri ve temyiz başvuru harcı alınması gerektiği- Temyiz harcının mahkeme kalemince hesaplanıp temyiz edenden istendiği halde süresinde ödenmediği belgelendirilmemiş olduğuna göre eksik harç alınarak işlem yapılması gerektiği-
Vekalet ücreti yönünden karar düzeltme isteminin, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerini uygulanmasına devam edileceği- Davacı-karşı davalı vekili mürafaya katılmadığı ve her iki tarafın temyiz itirazları da reddedildiğinden, davacı-karşı davalı lehine vekalet ücreti verilmesi doğru olmayıp, karar düzeltme isteğinin kabulüne karar verileceği-
Mahkemenin yeni bir delile dayanarak ve gerekçesini değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemeyeceği; mahkemece, ilk karardan farklı bir karar verildiği anlaşıldığından, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin Özel Daireye ait olduğu-
Yeni hukuki gerekçeye dayalı verilen direnme kararının yeni bir karar sayılacağından Hukuk Genel Kurul'unca değil de Özel Dairece inceleneceği-