Temyiz dilekçesinin hüküm veren mahkeme aracılığı ile karşı tarafa tebliğ edilmesi ve karşı tarafa temyiz dilekçesine karşı cevap verme ve karşı temyiz isteminde bulunmak hakkının tanınması gerektiği-
Uygulamada iş mahkemesinde karşı temyiz yolu ile temyiz hakkı tanınmamakta ise de gerek iş hukuku mevzuatında gerekse de HUMK’nun temyize ait hükümlerinde bunu engelleyen bir hükmün bulunmadığı, bu nedenle 6217 s. K. mad. 30 ile 6100 s. HMK.'na eklenen “Geçici madde 3” atfiyla uygulanmakta olan 1086 s. HUMK. mad. 433/1 gereğince temyiz dilekçesinin hüküm veren mahkeme aracılığı ile karşı tarafa tebliğ edilmesi ve karşı tarafa temyiz dilekçesine karşı cevap verme ve karşı temyiz isteminde bulunmak hakkının tanınması gerektiği-
İş mahkemeleri kararlarına karşı temyiz usul ve işlemlerinde 6100 s. HMK. mad. geçici 3 yollamasıyla uygulanmakta olan 1086 s. HUMK. hükümlerinin uygulanacağı, HUMK. mad. 433/1 gereğince temyiz dilekçesinin hüküm veren mahkeme aracılığı ile karşı tarafa tebliğ edilmesi ve karşı tarafa temyiz dilekçesine karşı cevap verme ve karşı temyiz isteminde bulunmak hakkının tanınması gerektiği-
Uygulamada iş mahkemesinde karşı temyiz yolu ile temyiz hakkı tanınmamakta ise de gerek iş hukuku mevzuatında gerekse de HUMK’nun temyize ait hükümlerinde bunu engelleyen bir hüküm bulunmadığı, bu nedenle 6217 s. K. mad. 30 ile 6100 s. HMK.’na eklenen “Geçici madde 3” atfiyla uygulanmakta olan 1086 s. HUMK. mad. 433/1 gereğince temyiz dilekçesinin hüküm veren mahkeme aracılığı ile karşı tarafa tebliğ edilmesi ve karşı tarafa temyiz dilekçesine karşı cevap verme ve karşı temyiz isteminde bulunmak hakkının tanınması gerektiği-
Davalı vekiline ait temyiz dilekçesinin davacı vekiline tebliğ edilmediği- Temyiz eden davalı vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesinin, HMK.’nu “Geçici madde 3” atfiyla uygulanmakta olan HUMK. mad. 433 gereğince davacı vekiline Tebligat Kanunu ve ilgili mevzuat dikkate alınarak tebliğ edilmesi gerektiği ve yasal süre beklenildikten sonra Hukuk Genel Kurulu Başkanlığına gönderilmesi gerektiği-
Mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu ibranamenin düzenlendiği tarih ile dava tarihi davası ile 2918 sayılı yasanın 111.maddesinde öngörülen 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçmediğine göre, davalı vekilinin davacı A. dışındaki diğer tüm davacılara yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddedildiği-
Yerel Mahkemece, bozma öncesi kocanın zina hukuksal sebebine dayalı olarak açtığı boşanma davası hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği halde bozma sonrası “zina nedeniyle açılan davanın reddine” şeklinde karar verildiği, önceki kararda değerlendirilmeyen delillerin değerlendirildiği ve boşanma davasının kabul gerekçesinin değiştirildiği; bu durumda, mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, yeni hüküm niteliğinde olduğu, hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin, Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye ait olduğu-
6217 s. K. mad. 30 ile 6100 s. HMK.’ya eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 s. HUMK. mad. 433/1 gereğince temyiz dilekçesinin hüküm veren mahkeme aracılığı ile karşı tarafa tebliğ edilmesi ve karşı tarafa cevap vermek ve karşı temyiz isteminde bulunmak hakkının tanınması gerekeceği-