İçerik Akışı

Usuli kazanılmış hak- Kısmen direnme-

Özel dairece verilen bozma ilamı üzerine yeniden yapılan yargılama sırasında bozma ilamına davalı birinci kişi yönünden uyulmasına, davalı ikinci kişi yönünden ise direnilmesine karar verilmesine rağmen daha sonra davanın reddine karar verildiği, bozma ilamına kısmen uyulup kısmen direnilmesine karar verilmesi mümkün ise de, Mahkemece bu karar gereğinin yerine getirilmeyerek bozma ilamı doğrultusunda sonuca gidilmesinin hatalı olduğu, yerel mahkemelerce verilen direnme kararlarının davayı sona erdiren kararlardan olduğu, direnmeye ilişkin karar ile karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu; mahkemece, bozma ilamına kısmen direnme kararından tamamen dönme sonucunu doğuracak şekilde bozma ilamı doğrultusunda karar verilmesi, kısmen direnme kararı ile kazanılmış bulunan usuli hakları zedeleyici nitelikte bulunduğundan, önceki bozma ilamına kısmen uyulup kısmen direnilmesine dair karar doğrultusunda hüküm tesis edilmek üzere kararın bozulması gerektiği-

İşçilik alacakları- Arabuluculuk anlaşmama tutanağı- Temerrüt-

Arabuluculuk son tutanağının düzenleme tarihi itibarıyla temerrüdün gerçekleşeceği- Arabuluculuk anlaşmama (son) tutanağının, "gizlilik" veya "beyan ve belgelerin kullanılamayacağı" gerekçesiyle temerrüt oluşturmayacağının kabul edilemeyeceği-

Amerikan doları bedelli senet- Matbu senetteki TL ve Türk Lirası yazıları- Senedin dört farklı kalemle yazılması-

Takibe dayanak senedin bedel bölümüne rakamla "2.250.000 Amerikan doları" yazıldıktan sonra yazı ile de "iki milyon iki yüz elli bin Amerikan doları" yazılması halinde, matbu senetteki TL ve Türk Lirası yazılarının hukuki sonuç doğurmayacağı, (aksine kabulün, aşırı şekilcilik olup hak kaybına neden olacağı)- "Adli Tıp Kurumu raporuna göre senedin dört farklı kalemle yazıldığı, senet bedelinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, senedin iki ayrı meblağ içerdiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-

Kira alacağı- Genel haciz yoluyla takipte yetkiye ve borca itirazın kaldırılması istemi-

Borçlu icra dairesine yaptığı itirazda sözleşmeye itiraz etmemiş olup kira borçları, alacaklıya götürülecek borçlardan olduğundan, alacaklının, kira alacağı için ikamet ettiği yerdeki icra dairesinde takip yapabileceği-

Limited şirketin fesih ve tasfiyesi davası- Yargılama sırasındaki kanun değişikliğinin etkisi- Davanın reddi- Davanın konusuz kalması- Yargılama giderlerinden sorumluluk-

Yargılama sırasında meydan gelen kanun değişikliği sonrasında dava konusunun, davacı tarafından talep edilebilmesi artık mümkün olmadığı- Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6102 s. TTK 133/2 gereğince artık alacaklıların limited şirketin feshini talep edemeyeceği, dolayısıyla usuli talep hakkı unsurunun bulunmaması nedeniyle davanın konusuz kaldığının gözetilmesi gerektiği- Asıl ve birleşen davada davacının dava açıldığı andaki mevzuata göre davasında haklı olup da dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü gereğince davada haksız çıkmış sayılamayacağı, bu nedenle doğrudan yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği, yargılama giderlerinden sorumluluğun HMK 331gereğince davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre belirleneceği ve yargılama giderlerine buna göre hükmedileceği- "Yargılama sırasında yapılan kanun değişikliğinin davanın hukuki sebebini (dayanağını) ortadan kaldıracağı, bu durumda davanın konusuz kaldığından bahsedilemeyeceği, davacının hak iddiasını sürdürebilecek durumda olduğu hâlde, yeni kanun ile bu hakkın kendisine verilmesinin mümkün olamaz hâle gelmesinden dolayı hukuki sebebi olmayan bir davada, davanın reddine karar verilmesi gerektiği, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun gereğince davanın reddine karar verilmesi hâlinde ise, davacının haksız çıkmış sayılmayacağı, bu itibarla dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun gereğince davanın reddine karar verilmesi durumunda da, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerine hükmedilebileceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-

Takibin yenilenmesi istemi- İhtiyati hacizlerin kesin hacze dönüşmesi- Haciz isteme hakkı- Dosyanın işlemden kaldırılması-

Takibin yenilenmesi istemini reddeden müdürlük işlemini şikayet üzerine verilen kararın niteliği ve takipteki alacak miktarı (43.850,00 USD) dikkate alındığında kararın kesin nitelikte olmadığı- Tatbik edilen ihtiyati hacizler ödeme emrinin tebliği ve ödeme süresinin geçmesi ile kesin hacze dönüştüğünden, haciz isteme hakkının düşmeyeceği ve bu durumda, haciz talep edilmediğinden bahisle "dosyanın işlemden kaldırılmasına" karar verilemeyeceği- İcra müdürlüğünün "takibin yenilenmesi" isteminin aciz vesikası verilmesinden itibaren bir yıl içinde talepte bulunulmadığı gerekçesi ile reddine yönelik işleminin İİK. m. 78 hükmüne aykırı olduğu-

İş kazası- Haksız fiil- Haksız fesih- Sözleşmenin feshi- Kişilik haklarına saldırı- Bekletici sorun-

Davacı tarafın "gerçek dışı nedenlerle iş sözleşmesinin feshedildiğini, uygunsuz vaziyette ve öpüşürken görüldüğü yönündeki iddialardan dolayı iş göremez hale geldiği" iddialarına Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarı için süre verilmesi gerektiği, talebin Kurum tarafından reddedilmesi hâlinde Kuruma ve işverene karşı iş kazasının tespiti yönünde dava açması için süre verilmesi gerektiği, dava açıldığı takdirde bekletici mesele yapılması gerektiği- İş ilişkisinden kaynaklı olarak meydana gelen haksız fiil sonucunda beden ve ruh sağlığı ihlâl edildiğinden malûl duruma geldiği, bahsi geçen olayla zarar arasında illiyet bağı bulunduğu, davacının iş ilişkisinin devamı sırasında iş ilişkisinden kaynaklı olarak ve iş sözleşmesinin feshi sürecinde davalılarca gerçekleştirilen eylemlerin bütün olarak kişiliğin korunması hakkını ihlâl eden haksız fiili oluşturduğu ve bu haksız fiil sonucunda davacının malûl olduğu, bu durumda olayın iş kazası veya meslek hastalığı kapsamında değil haksız fiil kapsamında olduğunun kabul edilmesi gerektiği- eldeki davada maddi ve manevi tazminat koşullarının oluştuğu davayı bekletici mesele yapmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekip gerekmediği-

Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti istemi- Davanın konusuz kalması-

Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti istemine ilişkin dava devam ederken davalı Kurumca sigortalılık tescili yapılmışsa da, Kurum tarafından davaya konu edilen talep dönemine ilişkin tescil işlemi yapılmadığı gözetildiğinde, davanın konusuz kalmadığı- İhtilaf konusu dönem yönünden davalı Kurumdan bilgi istenilerek konusuz kalma hususunun araştırılması, sonucun olumsuz olması hâlinde davanın esası hakkında irdeleme yapılması gerektiği- "İlk derece mahkemesince "davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına" ilişkin verilen karar, davacı vekilince istinaf edilmediğinden, kararın davacı yönünden kesinleştiği, ayrıca tarafların konusuz kalma hususuna yönelik istinaf ve temyiz itirazlarının bulunmadığı, bu nedenle direnme kararının onanması gerektiği" görüşünün ise HGK çoğunluğunca benimsenmediği-

İİK. m. 304 uyarınca konkordatonun tasdiki talebi hakkında kesin mühlet içerisinde karar verilmemesi- Usulden ret-

Komiserler kurulunca nihai rapor sunulduktan sonra, ilk derece mahkemesince kesin mühlet içerisinde karar verilemeyeceğinin anlaşılması üzerine, İİK 289/5 uyarınca önce üç ay, sonra iki ay, ardından yirmi gün ve son olarak bir ay süre ile kesin mühletin uzatılmasına karar verilerek uzatma sürelerinin hesabında hata yapılmak suretiyle kesin mühlet yirmi gün aşılarak karar verilmişse de, bu durumun taraflara yüklenebilecek bir kusur olmadığı- "İlk derece mahkemesince, İİK 289/5 uyarınca verilmesi mümkün olan altı aylık uzatma süresinin aşıldığı, kesin mühlet içerisinde karar verilemeyeceğinin anlaşılması hâlinde mahkemenin her hâlde İİK 304/2 uyarınca mühlet hükümlerinin uzatılmasına dair karar vermesi gerektiği, aksi hâlde mühlet hükümlerinin kendiliğinden ortadan kalkacağı, 304/2 uyarınca mühletin uzatılmasına karar verilmemesi durumunda, mühlet hükümlerinin zımnen uzadığının kabul edilemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-

Kan hısımları ile yapılan ivazlı tasarrufların iptali-

"Üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan hısımlarıyla, eşler ve ikinci dereceye kadar (bu derece dahil) sıhrî hısımlar arasında yapılan ivazlı tasarrufların açılan tasarrufun iptali davalarından iptal edileceğini" öngören 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 28. maddesinin (1) numaralı bendinin, Anayasa'nın 13, 35 ve 36. maddelerine aykırı olduğundan, Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olduğu-