İçerik Akışı
Tasarrufun iptali davası- Muvazaalı icra takibi-
Dava konusu paranın, tasarrufun iptali davasında, davalı üçüncü kişi tarafından borçluya ödendiğine ilişkin yazılı bir belge (banka havalesi, banka hesap hareketleri gibi) sunulmadığı gibi serbest avukatlık yapan davalı üçüncü kişinin öğretmenlik yapan ve başka bir geliri bulunmayan borçluya üç buçuk yıl boyunca, aldığı borcu ödemeden altı kez toplamda 120.500,00 TL'lik borç vermesi, senetlerin vade tarihlerinin altı ayla, iki yıl yedi ay gibi uzun sayılabilecek bir süreyle verilmesi, senetlerden altı aylık olan için iki buçuk yıl sonra (takip zamanaşımı dolmasa da, avukatlık yapan birisinin kendi alacağı için iki buçuk yıl beklemesinin doğal olmadığı) icra takibine geçilmesi hayatın olağan akışına uygun olmadığı-
Hükmün hatalı olarak kesin nitelikte olduğunun belirtilmesi halinde istinafa başvuru süresi-
İlk Derece Mahkemesi kararında hatalı şekilde hükmün kesin nitelikte olduğu belirtilerek ilgililerin yanıltılması halinde, 15.12.2021 tarihinde tebliğ edilen karara karşı 01.03.2022 tarihinde yapılan istinaf başvurusunun makul süre içerisinde olduğunun kabulü gerektiği- Hüküm altına alınan alacak miktarı karar tarihindeki istinaf başvuru sınırının altında ise de hüküm, dava tarihi itibarıyla hâlen çalışmakta olan işçinin aylık ücretinin ileriye etkili şekilde belirlenmesine yönelik olduğundan kararın kesin nitelikte olmadığı-
İhtiyari takip arkadaşlığı- Ödeme emrine itiraz- İlk kararı temyiz etmeyen davalı yönünden kararın kesinleşmesi-
İhtiyari takip arkadaşı her iki borçlunun ödeme emrine itirazı üzerine duran takibin devamını sağlamak amacıyla açılan itirazın iptali davasında da her iki borçlu ihtiyari dava arkadaşı olarak yer almış olup mahkemece davanın kısmen kabulü ile takibin devamı yönünde verilen ilk kararın temyiz etmeyen davalı yönünden kesinleşmiş olacağı ve takibin bu borçlu yönünden hükmolunan miktar üzerinden devam edeceği-
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma- İşçilerin sebep olduğu zararın tazmini- İşverenin personelinin eylemlerine karşı önlem alması-
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun konusu olan ve bu suç isnadıyla yargılanarak haklarında mahkûmiyet hükmü kurulan işçilerin sebep olduğu zararın tazmini için açılan davada, kasten işlenen bir suç karşısında işverenin personelinin eylemlerine karşı bir önlem alması kendisinden beklenemeyeceğinden işverenin müterafik kusuru bulunduğu gerekçesiyle tespit edilen zarar miktarından %50 indirim yapılmasının hatalı olduğu-
Yazılı belge ile inanç sözleşmesinin varlığının kanıtlamaması durumunda yemin deliline dayanılması- Tapu siciline güven-
Somut olayda, davacı ile davalı arasında yazılı bir inanç sözleşmesi bulunduğu- Davalı tarafından akdi ilişkinin varlığının inkâr edildiği- Dava dosyasına yazılı belge sunulmadığı gibi dosyada delil başlangıcı niteliğinde sayılabilecek bir belge de bulunmadığı- Yazılı belge ile inanç sözleşmesinin varlığını kanıtlayamayan davacının eldeki davayı HMK’nın yürürlük tarihinden sonra açtığı ve 11.06.2012 tarihli dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığı- Bu durumda, davanın terditli taleplerle açıldığı gözetilerek ilk kademedeki tapu iptali ve tescil istemi bakımından hâkimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında davacı tarafa yemin teklif hakkını hatırlatması, burada varılacak sonuca göre son kayıt maliki olan davalı Derneğin TMK’nın 1023. maddesine göre tapu siciline güvenerek iyi niyetli iktisapta bulunan üçüncü kişi konumunda olduğuna dair savunması üzerinde de durulmak suretiyle bir hüküm kurulması, davacının mülkiyete ve buna bağlı bedel istemine yönelik iddiasının bu şekilde dahi ispat edilememesi hâlinde ise terditli diğer talebi değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu şirket yetkilisine gönderilen haciz ihbarnamesinin sonuçları- Usulsüz tebligat- Takipten haberdar olma-
Borçlu şirket yetkilisine gönderilen haciz ihbarnamesiyle borçlu şirketin takipten haberdar olduğunun kabul edilemeyeceği- Gerçek kişiye yapılan tebliğ ile farklı bir tüzel kişiliğe sahip şirkete yapılan tebliğin öğrenilmiş olmayacağı-
Yetki sözleşmesi- Bonodaki yetki kaydı-
Bonolarda düzenleyen ve lehtar şirketler tacir sıfatını haiz bulunduklarından HMK. 17 gereğince yetki sözleşmesinin geçerli olduğu ve yetki sözleşmesi tarafların külli ve cüz’i haleflerini de bağlayacağından, lehtarın cirosu ile takip alacaklısı bankaya geçen bonoya dayalı takibin yetki kaydındaki yerde yapılmasının usule uygun olduğu-
Bağışlamadan rücu hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemi-
Resmi akitte temlikin şartsız bağış olduğu yazılsa da, mülkiyetin naklinin dayanağını teşkil eden idari karar veya sair belgelerden temlikin koşula bağlandığı anlaşılabiliyorsa bu olguların dikkate alınması, bu itibarla, tarafların gerçek iradelerinin ve bağışlayanın asıl amacının ortaya çıkarılması gerektiği- Protokol başlıklı belgede dava konusu taşınmazın TSE hizmet binasının inşası için davalıya hibe edildiğinin vurgulandığı ve davalı İdarenin, TSE hizmet binasının faaliyet göstermesi için kendisine temlik edildiği anlaşılan dava konusu taşınmazdan taşındığı ve taşınmazın dava ve keşif tarihleri itibariyle kullanılmadığı anlaşıldığından, bağışın koşullu olduğu ve "TSE hizmet binasının ... iline taşınması sonucunda" koşulun yerine getirilmediği gözetilerek "bağışlamadan rücu hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine" ilişkin davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Şirketin kapalı olması durumunda tebligat yapılma usulü-
Muhatap şirketin kapalı olması durumunda adreste bulunmama nedeninin araştırılması geremediği ancak komşuya haber verme yükümlülüğünün devam ettiği, aksi halde tebliğ işleminin usule aykırı olacağı
Trafik kazası sonucu maddi tazminat istemi- Uzamış ceza zamanaşımı-
Kaza sonucu sadece davacının desteği sürücü vefat ettiği, başkaca kimsenin yaralanmadığı ve hayatını kaybetmediği, trafik kazasının yaşandığı tarihte yürürlükte olan TCK.'ye göre söz konusu eylem olan trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğu, davanın uzamış ceza zamanaşımı süresi içinde açılmadığı gözetilerek reddine karar verilmesi gerektiği-