İçerik Akışı
İcra mahkemelerinin hukuka ilişkin kararlarına karşı kesinlik sınırı-
İcra mahkemelerinin hukuka ilişkin kararlarına karşı kanun yollarında parasal sınırların uygulanmasında, hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınması gerektiği- İlk derece mahkemesinin direnme kararının verildiği tarihte uyuşmazlık konusu değerin, kesinlik sınırını geçmediği anlaşıldığından ilk derece mahkemesi kararının temyiz kabiliyeti olmadığı- "-5311 s. K. m. 24 ile değişik- İİK. 363/1 uyarınca, ait olduğu alacak, hak veya malın değer veya miktarı (01.01.2022 tarihinden itibaren) 18.710,00 TL geçmeyen şikâyet ve itirazlarla ilgili icra mahkemesi kararların kesin olduğu, somut uyuşmazlıkta kesinlik sınırının tespitinde İİK. 363/1'in uygulanması gerektiği" görüşünün HGK. çoğunluğunca benimsenmediği-
Erkek eşin hakaret kusurunun yüklenmediği ilk derece mahkemesi kararının” onanmasını talep ettiği, böylece kadına hakaret kusurunun yüklenmesine ilişkin vakıasından vazgeçmiş sayılacağı-İstinaf dilekçesinde belirtilen taleplerin ceza mahkemesine etki edeceği-
Sadece kadın eş tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu ve erkeğe hakaret kusurunun yüklenmesi gerektiğinin ileri sürüldüğü, buna karşılık erkek eşin istinaf başvurusu bulunmadığı gibi istinaf cevap dilekçesinde “kadına hakaret kusurunun yüklenmediği ilk derece mahkemesi kararının” onanmasını talep ettiği, böylece kadına hakaret kusurunun yüklenmesine ilişkin vakıasından vazgeçmiş sayılması gerektiği, erkeğin TCK’nın 125 inci maddesi kapsamına giren ancak aynı Kanun’un 129 uncu maddesinin uygulanması sebebiyle sadece ceza hukuku yönünden ceza almamasına neden olan ve kesinleşen hakaret eyleminin kendisine yüklenmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı-
Muris muvazaası- Tapu iptali ve tescil- Tenkis- Miras payının devri-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, tescil mümkün olmazsa tenkis istemine ilişkin uyuşmazlıkta, taşınmazların dava dışı üçüncü kişi ve davalı tarafından yurt dışından gönderilen paralarla alındığı savunulmuş ise de; taşınmazın dava dışı üçüncü kişi ve davalının katkıları ile alınması durumunda murisin dava dışı üçüncü kişinin mirasçılarına da pay vermesinin gerektiği, murisin edinme tarihi ile temlik tarihi arasında yirmi üç yıl olduğu gözetildiğinde murisin yirmi üç yıl boyunca hakkın iadesini gerçekleştirmemesinin hayatın olağan akışına uygun düşmediği- "Murisin diğer mirasçılar ile arasında bir husumetinin olmadığı, başka taşınmazlarının da bulunduğu, miras bırakanın temlikteki iradesinin diğer mirasçılardan mal kaçırmak olduğunun davacı tarafça ispatlanamadığı, bu nedenle direnme kararının onanması gerektiği" görüşünün kurul çoğunluğunca benimsenmediği-
Talep artırım dilekçesi- Tazminat istemli belirsiz alacak davası-
Tüm deliller toplanmadan hazırlanan ve davacılar vekili tarafından itiraz edilen önceki bilirkişi raporuyla alacakların tam ve kesin olarak belirlenebilir hâle geldiğinin kabul edilemeyeceği- Tazminat alacağının ek bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak belirli hâle gelmesi karşısında, bu ek rapor doğrultusunda sunulan talep artırım dilekçesine hukuki değer atfedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı- "Davacılar vekilinin itirazlarının karşılanmasını veya ek rapor alınmasını beklemeden aceleci davranıp talep artırım dilekçesiyle talep sonucunu belirlediği anlaşıldığından, artık ek bilirkişi raporunda alacakların daha fazla çıkması üzerine verdiği ikinci talep artırım dilekçesine hukuki değer atfedilemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği- Müteveffanın hizmet akdiyle çalışan olmayıp kendi nam ve hesabına bağımsız çalışması ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen ceza dosyasında olayın meydana gelmesinde müteveffa sigortalının kusurlu olduğuna dair maddi olgunun tespit edildiği gözetildiğinde, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin büyük çoğunluğunun davacıların murisi tarafından alınması gerektiği, bu nedenle kusur bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olmadığı anlaşıldığından, A sınıf iş güvenliği uzmanından oluşacak bilirkişi heyetinden olayın oluşuna uygun kusur oranlarının tespiti için yeniden rapor alınması gerektiği-
Kıdem ve ihbar tazminatı- Yıllık izin ücreti- Belirsiz alacak davası- Hukuki yarar-
Kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacaklarının belirsiz alacak davasına konu olamayacağından bu alacaklar yönünden davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği- Belirsiz alacak davasında hüküm altına alınan miktarın, temyiz edilebilirlik sınırının altında olması nedeniyle karara karşı temyiz yoluna gidilmesinin miktar itibariyle mümkün olmadığı- Aynı görüşte: HGK. 09.11.2021 T. E: 2021/(19)11-758, K: 1356
Muvazaa kriterleri- Asıl işveren-alt işveren- İhale- İşçilik alacakları- Kıdem tazminatı- İhbar tazminatı-
Doğrudan üretim organizasyonu içinde yer almayan, asıl işe yardımcı iş niteliğinde olan bir işin ihale yoluyla üçüncü kişilere gördürülebilmesine yasal bir engel bulunmadığı- İşçilerin bir ihale bittikten sonra yeni dönem ihalesini alan alt işverende kesintisiz çalışması muvazaa kriteri olarak kabul edilemeyeceği- İşçilere işin yürütümü ile ilgili bazı talimatların asıl işveren yetkililerince verilmiş olmasının muvazaayı göstermeyeceği- İşin gereği gibi yapılmaması hâlinde asıl işveren yetkililerinin işin kontrolünü üstlenmesi ve alt işveren yetkilileri ile işçileri bu yönde uyarmalarının mümkün olduğu-
Temsil- İkrar- İfade- İş ilişkisi- İlk derece mahkemesi tarafından yeterli araştırmanın yapılıp yapılmadığı-
Ceza dosyasında ve soruşturma dosyasında alınan beyanlardan dava dışı kişinin davalı nam ve hesabına onun temsilcisi sıfatıyla hareket ettiği, davalı ile dava dışı kişinin birlikte ve ortaklaşa faaliyet yürüttüğünün saptandığı, dolayısıyla dava dışı kişi tarafından yapılan işlemlerin davalı yönünden bağlayıcı olduğu- Ceza yargılamasında savcılık aşamasında ve kollukta alınan ifadelerin temsil yetkisinin varlığına yönelik ikrar olarak kabul edilemeyeceği, eldeki dava dosyasına dava dışı kişinin davalıyı ve inşaat firmasını temsile yetkilendirildiğine dair herhangi bir ortaklık sözleşmesi, vekâletname, imza sirküleri gibi kayıt ve belge ibraz edilmediği, davalı yüklenici ile davanın dayanağı sözleşmeyi ve makbuzları imzalayan dava dışı kişi arasında iş ilişkisi olup olmadığının ve her ikisinin birlikte hareket edip etmediklerinin tespiti için yeterli inceleme ve araştırmanın yapılmadığı görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüşün kurul çoğunluğunca benimsenmediği-
Geçici görevlendirme- Yüksek lisans- Mecburi hizmet yükümlülüğü- Yüklenme senedi
Geçici görevlendirme ve devamında yüksek lisans eğitimi için yurt dışında bulunan kişinin mecburi hizmet yükümlülüğünün tamamlanmadığı ve bu çerçevede idarenin yüklenme senedi çerçevesinde alacak iddiasında bulunulan olayda; davacının mecburi hizmetini tamamladığı ve herhangi bir borcunun kalmadığı, bu nedenle ortada yapılandırılması gereken bir borcun varlığından söz edilemeyeceği- 6552 sayılı Kanun’un Geçici 1 inci maddesi çerçevesinde yabancı devletlere gönderilen ve yurda dönüşlerinde yurt dışında kaldıkları süreyle ilgili borçlanması söz konusu olan kişilerin bu borçları ödeme şekli ve usulüne ilişkin borçlu lehine yeni koşullar öngören bir borç yapılandırma düzenlemesi olduğu-
Kooperatif- Tasfiye- Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı (Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı)
Tarımsal amaçlı kooperatifler yönünden ilgili Bakanlığın Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı (Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı) olduğu ve Bakanlığın kooperatifin feshi için dava açabileceği- Mahkemece Bakanlığın kooperatifin münfesih olduğunun tespiti ile bununla bağlantılı şekilde tasfiye heyeti atanmasına ilişkin talepte dava açma hak ve ödevi ile taraf sıfatının bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararının isabetli olmadığı-
Ziynet eşyası- Fiili ayrılık- Mal rejimi- Tanık beyanı- Kanun yolu başvuru sınırı-
Kanun yolu başvuru sınırlarının kanun yoluna göre değil de kararı veren mahkemeye göre tespit edilmesi gerektiği görüşünün hukuki bir dayanağının bulunmadığı, yasa gereği sıçramalı temyiz kanun yolunda “istinafa başvuru sınırının kıyasen dikkate alınmasını haklı kılabilecek” açık veya yorum yoluyla ulaşılabilecek bir düzenlemenin de bulunmadığı görüşünün kurul çoğunluğunca benimsenmediği- Davalının evlilik birliği devam ederken satın almış olduğu arabanın nereden elde edilen parayla alındığı hakkında mahkemeye bilgi sunmadığı, davacının düğünde takılan ziynetlerin varlığını ve davalı tarafından alınarak bozdurulduğunu şüpheye yer vermeyecek şekilde kanıtladığı gözetilmeksizin davanın reddine karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-