İhale alıcısının kira sözleşmesinin tarafı olması- Kira sözleşmesinin süresinden önce feshi- Peşin ödenen yabancı para cinsinden olan kira bedeli- Fesihten sonraki süreye ilişkin kira bedelinin iadesi- Türk Lirası üzerinden talepte bulunma- Denkleştirici adalet ilkesi-

Sürekli borç ilişkisi doğuran sözleşmelerden olan uzun süreli kira sözleşmesinin süresinden önce feshi halinde, peşin ödenen yabancı para cinsinden olan kira bedelinin fesihten sonraki süreye ilişkin olan kısmının kiraya veren tarafından kiracıya iadesi gerektiği- Yabancı para cinsinden olan kira bedelinden kullanımın olmadığı fesihten sonraki süreye isabet eden kısmının iadesinde döviz cinsinden veya Türk Lirası üzerinden talepte bulunulabileceği- Kiracının, yabancı para cinsinden aynen iade talep etmeyip Türk Lirası üzerinden denkleştirici adalet ilkesine göre talep ettiğinde kullanılmayan süreye isabet eden ve iadesi gereken kira tutarının milli para cinsinden karşılığının yatırım araçlarını bir arada barındıran denkleştirici adalet ilkesi gereğince (enflasyon, üfe, tüfe, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretleri gibi ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak suretiyle) fesih tarihinde ulaştığı miktar üzerinden hüküm kurulmasının isabetli olduğu- Dava konusu kiralananın bulunduğu tahsisli alanın ihale ile alınması sonucu olarak davalı şirketin TBK 310 uyarınca yasal olarak sözleşmenin tarafı haline geldiği-

“…B. İstinaf Sebepleri

1.Davacılar vekili; alacağın ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline dair verilen kararın hatalı olduğunu, alacağın tamamına fesih tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

2. Davalı vekili; müvekkilinin, dava konusu edilen kiralananın bulunduğu 115 ada 20 nolu irtifak hakkı sahibi olduğunu, irtifak hakkının satın alındığı tarihten önce hukuka aykırı bir şekilde inşa edilen bağımsız bölümler hakkında var olduğu iddia edilen mülk kullanım sözleşmelerinin tapuya şerh edilmediğini ve bunun hukuken de mümkün olmadığını, müvekkilinin sözleşmenin tarafı olmadığını, sözleşmenin ancak taraflarını bağlayacağını, sözleşme aslı ve ödeme belgesi ibraz edilmediğini, adi yazılı sözleşmeye itibar edilemeyeceğini, bağımsız bölümleri inşa eden dava dışı K... şirketi olduğundan riskli yapı kararı alınmasında kusuru bulunmayıp ifanın imkansız hale gelmesine neden olunmadığını, müflis şirketin şahsi borçlarının üstlenilmediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, sözleşme hukukunda uzman bir bilirkişiden rapor alınması gerektiğini, tahliyenin yıkım kararı sonrasında sağlandığını, imara aykırı bağımsız bölümler hakkında gerekli araştırmayı yapmayan davacıların müterafık kusuru bulunduğu yönündeki itirazının dikkate alınmadığını, yabancı para alacağı içeren sözleşmelerde denkleştirici adalet ilkesinin uygulanmayacağını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir….”

Devamı için tıklayınız…