HMK m. 46'ya dayalı manevi tazminat istemi- İhtiyari dava arkadaşlığı- Dava değeri ve kesinlik sınırı-
İhtiyari dava arkadaşlığının mevcut olduğu hâllerde ihtiyari dava arkadaşı sayısı kadar dava bulunduğundan, dava değerinin ve buna bağlı olarak kesinlik sınırının da her bir dava, bir başka ifadeyle her bir dava arkadaşı yönünden ayrı ayrı belirlenmesi gerektiği- Davacılar için ayrı ayrı talep edilen manevi tazminat miktarı 2024 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı altında kaldığından, anılan karara karşı temyiz yoluna başvurulmasının miktar itibariyle mümkün bulunmadığı- "HMK'nun sistematiğinde temyizi kabil olmanın asıl, temyiz edilememenin ise istisna olarak düzenlendiği, istisna hükümlerinin dar olarak yorumlanması gerektiği, bölge adliye mahkemelerinin kararlarına dair temyizi kabil olmama hâlinin kıyas yoluyla, ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Hukuk Dairesi kararlarına teşmil edilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle kararın temyizinin kabil olduğu" görüşü ile "(HMK m. 46'ya dayalı) manevi tazminat istemiyle açılan eldeki davada, Özel Dairece ilk derece mahkemesi sıfatıyla karar verildiği, bu nedenle HMK m 341'in uygulanması gerektiği, HMK m. 341/2 gereğince manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabileceği, kararın kesin olmadığı ve temyiz incelemesinin yapılması gerektiği" şeklindeki görüşlerin HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
"...8. İhtiyari dava arkadaşlığında, dava arkadaşı sayısı kadar dava vardır; bu davalar, (mahkemece) birlikte görülür. Bu ise, zaman, emek ve masraftan tasarruf sağlar, tahkikat ve yargılamayı kolaylaştırır ve basitleştirir ve nihayet çelişik hükümler verilmesini önler (Baki Kuru, Medenî Usul Hukuku El Kitabı, C.1, 2. Baskı, Ankara 2021, s. 956).
9. Eldeki davada istemin niteliği uyarınca davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu açıktır. İhtiyari dava arkadaşlığının mevcut olduğu hâllerde ihtiyari dava arkadaşının sayısı kadar dava olduğu gözetildiğinde, dava değerinin de her bir dava, bir başka ifadeyle her bir dava arkadaşı yönünden ayrı ayrı belirlenmesi ve belirlenen bu değerlerin kesinlik sınırı altında kalıp kalmadığının değerlendirilmesi gerektiği ortadadır.
10. Bu aşamada istinaf ve temyize ilişkin yasal düzenlemelerin açıklanmasında yarar vardır.
11. Bölge adliye mahkemeleri 20.07.2016 tarihinde faaliyete geçmiş olup, bu tarihten itibaren 6100 sayılı Kanun’un istinaf ve temyiz hükümleri uygulanmaya başlanmıştır.
12. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun istinaf yoluna başvurulabilen kararları düzenleyen 341. maddesi;.."
Devamı için tıklayınız…