İçerik Akışı
Soybağı davaları- Nüfus düzeltim davaları- Gerçek annenin tespiti Babalık karinesi- Soybağının reddi- Merci tayini-
Soybağı davaları ile nüfus düzeltim davaları arasında davanın tarafları, dava açması süresi ve ispat kuralları bakımından ciddi ayrımlar bulunduğu- Ana ile soybağının kurulması (doğuran kadının tespit edilmesi) hâlinde, çocuk ve doğuran kadın arasında soybağı doğrudan kurulacağına göre, davalıyı doğuran annenin öncelikle belirlenmesi gerektiği- Gerçek annenin tespit edilmesi sonrasında ise babalık karinesine dayalı olarak babanın belirlenmesinin mümkün olduğu- Babalık karinesinden faydalanma söz konusu olmaksızın kocanın nüfus kütüğüne kaydedilen çocukla koca arasında soybağının kurulması söz konusu olmadığı için böyle bir durumda çocuk ile koca arasında soybağının bulunmadığının tespitine yönelik olarak açılacak davanın "soybağının reddi" davası değil, yanlış kaydın düzeltilmesi amacına yönelik kayıt düzeltme davası olduğu- Davalının anne ve baba isimlerinin değişmesi durumunda miras durumunun da değişikliğe uğrayacağı, bir başka anlatımla davalının mirasçılıktan çıkarılması durumunun gündeme geleceği, bu itibarla ortaya çıkacak hukuki sonuçlar ve kamu düzenine ilişkin bu tür davalarda doğru sicil oluşturulması zorunluluğu dikkate alındığında gerektiğinde DNA testinin yaptırılmasında yarar bulunduğu- Davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesince "görevsizlik kararı" verildiği ve temyiz edilmeksizin kesinleştiği, dosya kendisine gönderilen aile mahkemesince de görevsizlik kararı verilerek temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine görev uyuşmazlığı yönünden Yargıtay 17. HD'nce; davanın niteliğine göre aile mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verildiği, mahkemece merci tayini kararı sonrasında hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine dair verilen kararın Yargıtay 8. HD.'nce bozulduğu ve mahkemece merci tayini kararı gereğince davanın soybağının reddi davası olarak kabulünün zorunlu olduğu gerekçesiyle direnme kararı verildiği uyuşmazlıkta mahkemece davacı tarafından açılan davanın "nüfus kayıt düzeltim" davası olarak kabul edilerek işin esasına girilmesi ve davaya nüfus müdürlüğünün de katılımı sağlanarak deliller toplandıktan sonra karar verilmesi gerektiği-
Muvazaalı hizmet alım sözleşmesi-
Davalı üniversite ile dava dışı temizlik şirketi arasında hizmet alım sözleşmesi imzalandığı, söz konusu hizmet alım sözleşmesi kapsamında acil tıp teknisyeni, sağlık memuru, ebe, hemşire, anestezi teknisyeni gibi görevlerde olmak üzere toplam 316 kişinin sağlıkla ilgili işlerde diğer işçilerin ise temizlik işlerinde çalıştırıldığı- Her ne kadar ilk hizmet alım sözleşmesi dönemi itibariyle davacı, alt işveren işçisi olarak görünmekte ise de, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığının inceleme raporu ile sağlık hizmeti işini yapan sağlık işçileri bakımından yapılan uygulamanın muvazaalı işlem olduğu tespit edildiğinden ve bu tespite yapılan itiraz mahkemece reddedildiğinden, davacının işe ilk giriş tarihinden itibaren asıl işveren işçisi sayılması gerektiği- İlk hizmet alım sözleşmesinin süresi sona erdikten sonra davacı yeniden alt işveren şirket işçisi olarak çalıştırılmış ise de, “Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz." hükmü gereğince davacının işveren işçisi olarak çalıştırılmasına ilişkin işlem de muvazaalı kabul edilmeli ve davacının bu dönemde de asıl işveren işçisi sayılması gerektiği- Bu itibarla, davacının tüm çalışma dönemi yönünden muvazaa sebebiyle davalı Üniversite işçisi olduğu kabul edilmeli; davalı Üniversite nezdinde çalışan emsali işçi ve ücreti tespit edilerek oluşacak sonuca göre davacının fark ücret alacaklarının hüküm altına alınması gerektiği-
Kefalet ve garantör sözleşmesi- Menfi tespit ve istirdat davası- Islah-
Kefalet sözleşmesinin geçersizliği nedeni ile menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin davada, dava konusu taahhütnamenin incelenmesinde, taahhütnamede tek bir tarih ve miktarın yazılı olduğu, her bir borçlunun kefalet limitinin ve ödemeyi taahhüt ettiği borcun miktarının ve tarihininde yazılı olmadığı bu nedenle söz konusu taahhütnamenin TBK 583/1. maddesi uyarınca şekli unsurlarını taşımadığından ve geçersiz olduğu- Davacılar vekilinin dava dilekçesinde belirttiği 1 adet icra dosyası için menfi tespit; 5 adet icra dosyası için ise istirdat isteminde bulunduğu, dava değerini 10.000,00-TL olarak gösterdiği; ıslah dilekçesinde ise dava değerini yükselterek ve fakat icra dosya sayısını 3 adet ile sınırlayarak istirdat isteminde bulunduğu dikkate alınarak; henüz ödeme yapılmadığı bildirilen icra dosyası için bir miktar yönünden menfi tespit isteminin kısmen kabul edildiği; ıslahta gösterilen diğer üç icra dosyaları yönünden ödenen miktarların ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan istirdatına karar vermek gerektiği-
İhtiyati tedbir kararlarının icrası-
Tedbir ara kararı ilam niteliğinde olmadığından ilamlı icra takibinde bulunulamayacağı- (Konkordato talepli davaya bakan) ticaret mahkemesince verilen ihtiyati tedbir kararının infazı ile ilgili isteğin ilamlı icra yolu ile infaz edilemeyeceği, tedbirin infazı için icra müdürlüğü veya yazı işleri müdürü veya bir başka adliye görevlisinin infaz memuru olarak tayin edileceği- İhtiyati tedbir kararlarının esasına ve infazına yönelik şikayetlere tedbir kararını veren mahkemece bakılması gerektiği- Tedbir kararına dayalı olarak takip başlatılması halinde takibin iptaline yönelik şikayeti inceleme görevinin icra mahkemesine ait olduğu-
İstinaf dilekçesinin dosya arasına alınmaması-
Bölge Adliye Mahkemesi’nce, borçlu tarafından gerekçeli istinaf dilekçesi sunulmadığı gibi süre tutum dilekçesinde de istinaf sebebi ve gerekçesi gösterilmemiş olduğundan bahisle kamu düzeni ile sınırlı inceleme yapıldığı belirtilerek, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ise de; borçlunun temyiz dilekçesinde gerekçeli istinaf dilekçesinin ön bürodan muhabere numarası ile süresinde gönderildiği, ancak ilk derece mahkemesince dosya arasına alınmadığından Bölge Adliye Mahkemesince değerlendirilemediği, bu durumun borçlu vekilinin temyiz dilekçesi ekinde sunduğu belgelerden anlaşıldığı, bu halde Bölge Adliye Mahkemesi’nce, gerekçeli istinaf dilekçesinin süresinde verildiği gözetilerek, gerekçeli istinaf isteminin incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Kira ilişkisinden kaynaklı tazminat istemi- Garanti sözleşmesinin geçerliliği-
Başka adlar altında yapılan sözleşmelere de kefalet hükümlerinin uygulanacağı- Kefaletin şekline, kefil olma ehliyetine ve eşin rızasına ilişkin hükümlerin garantöre de uygulanacağı (TBK. 603)-
Navlun sözleşmesi- Taşıyanın sorumluluğu- Aktif husumet ehliyeti-
Gemi taşıma sözleşmesinden doğan tazminat istemi ile navlun bedelinin iadesi istemine ilişkin davada, hasarın yükleme ile birlikte davalıya (ister üst taşıyan kabul edilsin, ister taşıma işleri komisyoncusu kabul edilsin) geçtiğine ve taşıma sırasında gerek yükten, gerekse navlun bedelinden dolayı davacı taşıtanın aktif husumet ehliyetinin bulunmadığına karar verilmesi doğru mudur?
Kanun değişikliği duyurusu-
İcra ve İflâs Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması-
Kiralananın kullanımından doğan eskime ve bozulmalardan sorumluluk-
Bozmaya uyulmakla, bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğacağı- Kiracının, sözleşmeye uygun kullanma dolayısıyla oluşan eskime ve bozulmalardan sorumlu olmadığı, kötü kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasardan sorumlu olduğu- Uyuşmazlığın sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerektiğinden, gerekirse taşınmazda keşif yapılarak dava konusu kiralanan bakımından davacı ve davalı tarafından ayrı ayrı yakın tarihlerde yapılan tespitler ve elde edilen bulgular, sözleşmede belirtilen demirbaş eşya beyanı, delil olarak sunulan tutanak içeriği ve tanık ifadeleri her birlikte değerlendirilerek, davacının kiralananda var olduğunu bildirdiği eşyalar ile demirbaş eşya listesinin karşılaştırılması, elektrik tesisatına ilişkin hasar yönünden gerekirse binanın inşaat projesinin getirtilerek elektrik tesisatına ilişkin inceleme de yapılarak, tereddüte mahal vermeyecek şekilde hor kullanımdan kaynaklı hasar ve zarar miktarının belirlenmesi, belirlenen hor kullanıma ilişkin hasar miktarları yönünden meydana gelen selin etkisi olup olmadığı üzerinde de durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Mirasbırakanın diğer mirasçılardan mal kaçırma amacıyla temlik yapıp yapmadığı-
Mirasbırakanın mal kaçırma amacı olsa idi tüm malvarlığını devredebilecekken bunu yapmadığı, kendisinden mal kaçıracağı kişiye taşınmaz bağışlamasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğu, mirasbırakanın anılan temliki yaparken gerçek irade ve amacının mirasçılardan mal kaçırma olmadığından davanın reddinin gerektiği-