İçerik Akışı

Tıbbi uygulama hatası iddiası- Malpraktis- Tazminat davası- Mahkemece yapılan incelemenin yeterli olup olmadığı- İddia ve savunmaların hukuken karşılanması- Aydınlatılmış onam- Hasta ve özel hastane kavramları-

Enjeksiyona bağlı düşük ayak sekelinin oluşması sonrasında tıbbi uygulama hatası iddiasıyla açılan tazminat davasında mahkemece yapılan incelemenin yeterli olup olmadığı- Aydınlatılmış onamın alınmasının gerekip gerekmediği (YHGK)-

Menfi tespit- Sahteliği konusunda ciddi şüphe bulunan bono- İhtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulması- HMK 209 vs. İİK 72

İcra mahkemesinde alınan bilirkişi raporları gözetildiğinde, menfi tespit davasına bakan mahkemece "sahteliği" konusunda ciddi şüphe bulunan bonoya dayalı "takibin durdurulmasına" (HMK. 209) yönelik verilen ihtiyati tedbir kararının yerinde olduğu-

Tasarrufun iptal davası (İİK 277 vd.)- Muvazaalı işlemin iptali davası (TBK 19)-Anlaşmalı boşanma protokolü uyarınca tazminat devri- İİK. m. 283'ün kıyasen uygulanma şekli- TBK. 19'a dayalı davada davalılar- Tazminatla sorumluluk

Davanın İİK 277 vd. uyarınca açılan "iptal davası" mı yoksa TBK 19'a dayalı "muvazaalı işlemin iptali davası" mı olduğunu, hakimin, dava dilekçesindeki ileri sürüşe, yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre re'sen nitelendirmesi gerektiği- Anlaşmalı boşanma protokolü uyarınca tazminat karşılığı taşınmazın devredildiği ve boşanma işleminin üzerinden yaklaşık 17 gün sonra davalıların yeniden evlendikleri gözetildiğinde, anlaşmalı boşanma işleminin mal kaçırmak amacıyla yapıldığının kabulü gerektiği- TBK. 19'a dayalı muvazaalı işlemin iptaline ilişkin davalarda; İİK. m. 283'ün, sadece "haciz ve satış isteme yetkisine" yönelik kısmın kıyasen uygulanabileceği, üçüncü kişinin tazminatla sorumlu tutulamayacağı- Davacının, taşınmazın devir silsilesi içindeki tüm satışların muvazaalı olduğunu ispatlanması gerektiği ve taşınmazı devir alan dava dışı kişilerin de davaya dahil edilmesi gerektiği-

İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip- Kredi sözleşmesi- Kefil- İcra emri- İhalenin feshi-

İİK. 149. uyarınca kredi sözleşmesi kefillerine icra emri gönderilemeyeceği- Takibe konu ipoteğe esas kredi sözleşmesindeki kefilin ihalenin feshini talep edemeyeceği- İşin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde, şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği-

Takibin infazen işlemden kaldırılması- Ek takip talebi- Usul ekonomisi-

Takibin yalnızca infazen işlemden kaldırmış olup iptal edilmemesi halinde, ek takip talebi verilmek sureti ile takibe devam etme imkanı bulunduğundan, yeni takip başlatılmasının usul ekonomisi ilkesine aykırı olduğu-

İşe iade- İşe başlatılmak için işverene yapılan başvuru- Adi ortaklardan birine yapılan başvuru-

İşe iade başvurusu için Kanunda herhangi bir başvuru usul ya da yöntemi öngörülmediği- İşçi tarafından yazılı ya da ispat edilmesi koşuluyla sözlü olarak dahi başlama iradesinin gösterilmesinin yeterli olduğu- Bir başka anlatımla önem arz eden hususun iyi niyetli (işe) başlama çabasının karşı tarafa ulaştırılması olduğu- Davacı işçi tarafından işe iade kararının kesinleşmesi üzerine yasal on iş günü içinde işe iadesine karar verilen ortak girişim X ve Y işyerlerine ayrı ayrı ihtarname gönderilerek işe başlatılma talebinde bulunulduğu, X'e tebligat yapıldığı hâlde, adi ortaklığı oluşturan diğer ortak Y’nin işe iade kararı ve ticaret sicilinde belirtilen adresine çıkartılan tebligatın ise adresten taşınması nedeni ile iade edildiği- Tebligatlar şirketlerin işe iade kararı ve ticaret sicilinde kayıtlı adreslerine çıkarıldığından, Y Şirketinin resmi kayıtlarda belirtilen adresine tebligat yapılamamasının sorumluluğunun davacı işçiye yüklenemeyeceği-

SATIŞ GİDERLERİ TARİFESİ

8 Mart 2022 SALI - Resmî Gazete - Sayı : 31772

Konteyner- Haksız fiil- Zararın mütemadi olduğunun kabulü- Zamanaşımı- 6101 s. TBK.nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun-

Konteynerleri haksız olarak alıkoyan davalıdan haksız fiil hükümlerine göre tazminat talep edilmiş olup haksız alıkoyma sürecinde davacının zararının mütemadi olduğunun kabulü gerektiği- Geçen süre zarfında, davalı tarafından konteynerlerin kullanılmadığı veya başkasına kullandırmadığı, davacı tarafından da sadece haksız alıkonma yüzünden uğranılan zararın talep edildiği anlaşıldığından, somut olaya fuzuli işgal veya gerçek olmayan vekaletsiz iş görmeye ilişkin zamanaşımı sürelerinin uygulanamayacağı- Davalının eylemi nedeniyle yoksun kalınan kazancın tazminat olarak talep edildiği uyuşmazlıkta, zararının sürekli ve belirlenebilir nitelikte olması nedeniyle her günün zararına ait haksız fiil zamanaşımı süresinin o günden itibaren işlemeye başlayacağı- Davalının süresinde zamanaşımı def’inde bulunduğu gözetilerek, 6101 s. TBK.nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 5. hükmü de dikkate alınmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- "Davacının talebinin kötü niyetli zilyedin sorumluluğunun düzenlendiği TMK’nin 995. maddesi kapsamında değerlendirilerek (ecrimisilde uygulanması gereken) beş yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-

Hukuki dinlenilme hakkı- Mazeret- Yeni duruşma gününün tebliği-

Duruşma gününün UYAP'tan öğrenilmesi usulünün uygulanabileceğine yönelik bir düzenleme bulunmadığı-

İspat yükü- Avukatlık ücret sözleşmesi- Haksız azil- Dürüstlük kuralı- Akdi vekalet ücreti- Alacak davası- Yazılı delille ispat- Sadakat ve özen borcu-

"Hisse devrine" yönelik vekil sıfatıyla verilecek hizmetleri ifa etmekle yetkilendirilmiş davacı avukat ile davalı arasındaki avukatlık sözleşmesi gereği, davacı avukatın usulüne uygun şekilde müvekkilinin yazılı talimatları ile işlem yaptığını ispatlaması gerektiği- Davalı tarafça kabul edilmeyen, imza ihtiva etmeyen, ilgili yetkilinin elektronik posta adresine gönderildiği ispatlanamayan elektronik postaların ve suretten ibaret sözleşme taslaklarının delil gücünün olmadığı- Davacının sözleşmeyle yüklendiği iş ve işlemleri gereği gibi ifa ettiği kabul edilemeyeceğinden, azlin haklı olduğu gözetilerek bakiye ücret talebinin reddedilmesi gerektiği- "Davaya konu sözleşmenin münhasıran avukatlık mesleğinin yapabileceği işlere ilişkin olmadığı, uyuşmazlığın hukuk müşavirliği sözleşmesinden kaynaklandığı, bu durumda Avukatlık Kanunu’nun uygulama yeri bulmayacağı ve TBK’nın vekâlet sözleşmelerine ilişkin genel hükümler çerçevesinde ihtilafın çözümlenmesi gerektiği" şeklindeki görüşün "direnilen hususun yalnızca azlin haklı olup olmadığı noktasında toplanması" da gözetilerek HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-