İçerik Akışı

Kesin mühletin uzatılması- Çekişmeli alacakların nisaba ne şekilde katılacağı- Kesin hüküm- (Covid-19) 7226 s. Kanunun sürelere etkisi-

İİK. 287/son uyarınca geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamayacağı, İİK. 293/1 uyarınca da kesin mühlet talebinin kabulüne ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamayacağı- 20.02.2020 tarihli ara kararla İİK'nın 289/5. maddesi uyarınca kesin mühletin üç ay süreyle uzatılmasına karar verildiği, 22.05.2020 tarihinde sona erecek kesin mühletin 7226 sayılı yasanın Geçici 1. m. uyarınca 16.08.2020 tarihine kadar uzadığının tespit edildiği, 12.08.2020 tarihli ara kararla 16.08.2020 tarihinde sona erecek kesin mühletin iki ay uzatılmasına karar verildiği, 14.10.2020 tarihinde de karar verildiği anlaşılmakla, İİK m. 304/1, c: 2 hükmüne uygun sürede karar verildiği- Çekişmeli alacakların nisaba ne şekilde katılacağına mahkemenin karar vereceği- Mahkemenin bu konuda verdiği kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceği, bu bağlamda çekişmeli alacakların ayrıca dava konusu edilmesine imkân sağlandığı (İİK m.308/b) ve bu nedenlerle çekişmeli hale gelmiş alacakların istinaf sebebi yapılmasına ve bu tutarların bölge adliye mahkemesince belirlenmesine yasal olanak bulunmadığı-

Hükmün tavzihi ve tamamlanması-

HMK'nin 305. maddesinde belirtildiği gibi açık olmayan veya çelişik fıkraları kapsayan hükümlerin açıklanması istenebileceği ve yargılamanın iadesine karar verilmedikçe veya hüküm temyiz edilip bozulmadıkça verilen hükmün değiştirilmesinin mümkün olmadığı- Tavzih yoluna başvurabilmek için hükmün kesinleşmesini beklemeye gerek olmadığı- HMK 305/A maddesinin 28.07.2020 tarihi sonrası geçerli olduğu, bu tarih öncesinde hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar dışında hüküm değiştirilemeyeceği ve tarafların yükümlendikleri miktarlar bakımından değişiklik yapılacak şekilde tavzih kararı verilemeyeceğinden tavzih karar tarihi itibarıyla tavzih talebinin reddinin gerektiği-

Değişen hal ve koşullara göre kira bedelinin uyarlanması- Uyarlama davalarında kira bedelini etkileyecek tüm verilerin tek tek ortaya konması gerektiği-

Taraflar arasında geçerli kabul edilen kira sözleşmesi 2004 yılında başlayıp 15 yıl gibi uzun süreli olduğundan kiraya veren davacının, 2015 yılından itibaren geçerli olmak üzere değişen hal ve şartlara göre kira bedelinin uyarlanmasını talep ettiği, uzun süreli kira sözleşmelerinde edimler arasındaki dengenin aşırı bozulması ve sözleşmenin taraflar açısından çekilmez hale gelmesi halinde kira parasının günün ekonomik koşullarına uyarlanması için her zaman "uyarlama" davası açılabileceği- Uyarlama davalarında uygulanması gereken ilke ve esasların tek tek ortaya konulması ve konularında uzman üç kişilik bilirkişi kurulundan, tüm bu veriler, kiralananın niteliği, kullanma alanı, konumu, bölgedeki kira parasını da etkileyecek normalin üstündeki imar ve ticaret değişiklikleri, emsal kira paraları, vergi ve amortisman giderlerindeki artışlar, döviz kurlarındaki ani ve aşırı iniş ve çıkışlar ile ülkeyi sarsan ciddi ekonomik kriz veya deprem, sel, yangın, salgın hastalık gibi mücbir sebep sayılan doğal afetlere bağlı ödeme esaslarının yeniden düzenlenmesini gerektirecek olayların varlığı araştırılıp değerlendirilmek suretiyle bir rapor alınması ve hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-

Temyiz süresinin bayramda sona ermesi-

Temyiz süresinin son erdiği gün (05.07.2016) bayram nedeniyle resmi tatil olduğundan ve bayramın 07.07.2016 tarihinde sona ermesi nedeniyle, temyiz tarihinin son gününün 08.07.2016 tarihi olacağı-

Başkası nam ve hesabına düzenlenen senet- İmzaya itiraz- Çekteki imzanın ceza dosyasında kabul edilmesi- Kabul beyanının bağlayıcı olduğu-

Alacaklının şikayeti üzerine görülen ceza davasındaki beyanlar karşısında, takip dayanağı çekteki imzanın borçlunun oğluna ait olduğunun taraflar arasında çekişmeli olmaktan çıktığı, çekteki imzanın da işletme sahibi davacının bilgisi ve muvafakati doğrultusunda vekaleten atıldığı anılan beyanlarla sabit olduğundan ve ceza yargılamasındaki bu kabul HMK'nun 308. maddesindeki düzenleme uyarınca bağlayıcı olduğundan, davacının takip dayanağı çekten dolayı sorumlu olduğu- TBK'nun 40. maddesi kapsamında takibe dayanak çek başkası nam ve hesabına düzenlenen senet olup, HMK'nun 308. maddesi de dikkate alınarak borçlunun Ağır Ceza Mahkemesinde duruşma sırasında verdiği beyanı kabul anlamına geleceğinden ve temsil olunanı bağlayacağından, mahkemece borçlunun imza itirazının reddine karar verilmesi gerektiği-

Gemi ipoteğinin paraya çevrilmesi yoluyla takip- Rehin sözleşmesi- TTK kapsamında gemi ipoteği- Takip yolunun yanlış olması- Kamu düzeni- Süresiz şikayet-

Alacaklı tarafından başlatılan gemi ipoteğinin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takipte, şikayet konusu husus Bağlama Kütüğü’nün TTK kapsamında bir gemi sicili olup olmadığı ve Kütüğe kayıtlı gemi ve su araçları üzerinde gemi ipoteğinin kurulup kurulamayacağı noktasında toplanmakta olup, adı anılan dubanın ilgili Bağlama Kütüğü'ne kayıtlı olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı- Taraflar arasında resmi yazılı şekilde düzenlenmiş rehin sözleşmesinin bulunduğu, bu sözleşmenin de Bağlama Kütüğü’ne kaydedildiği, ancak rehin sözleşmesinin ve Kütüğe kaydın TTK kapsamında düzenlenen gemi ipoteği niteliğinde kabul edilemeyeceği, sonuç olarak takip yolunun doğru olmadığı, bu husus kamu düzeninden olup resen inceleneceği ve süresiz şikayete tabi olduğu anlaşılmakla, şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-

Muvazaaya (TBK.19) dayalı tasarrufun iptali davası- Borcun doğum tarihi-

TBK. mad. 19 uyarınca muvazaa hukuksal sebebine dayalı açılan tasarrufun iptali davalarında, işlemin (tasarrufun) ne zaman yapıldığının öneminin olmadığı- Davaya konu (04/03/2002 tarihli) tasarrufun, borcun doğum tarihi olan öldürme eyleminin gerçekleştiği (10/04/2002) tarihinden önce olması nedeniyle iptalinin mümkün olmadığının kabul edilemeyeceği-

Temyiz incelemesi yapılırken karara etki eden yargılama hataları- Bozma nedeni- Yargıtayın denetimi- Kararın mahkemesine geri gönderilmesi- Kesin karar-

Yargıtay alt derece mahkemelerince verilen kararların temyiz incelemesini yaparken, “karara etki eden yargılama hatalarını” bozma sebebi yapmasının gerektiği- İlk derce mahkemelerince uyuşmazlığın çözümüne etkili olacak nitelikteki delillerin toplanması ve değerlendirilmesine rağmen, bölge adliye mahkemelerinin aksi kanaatle, ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak esas hakkında inceleme yapmaksızın mahkemesine kesin olarak iadesine karar verebileceği ve bu kararın da Yargıtay’ca denetlenemeyeceği şeklinde yorumlanmasının mümkün görülmediği- Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın usuli anlamda bir geri gönderme kararı niteliğinde bulunmadığından, buna bağlı olarak Bölge Adliye Mahkemesince kararın kesin olduğundan da söz edilemeyeceği-

Boşanma davasında kusur-

Evlilik öncesi dönemde yaşanan intihar teşebbüsünde bulunma vakıasının, boşanma davasında eşe kusur olarak yükletilemeyeceği-

Haciz ihbarnamesi- Menfi tespit davası-

İİK'nun 89. maddesinde düzenlenen özel menfi tespit davası-