İçerik Akışı

Estetik amaçlı tıbbi müdahaleden kaynaklanan tazminat davası-

Yüz germe ve gerekse yağ dokusu alınması ile ilgili davacı isteminin davalı doktor tarafından "daha güzel bir görünüme kavuşturulacağı" yönünde bir garanti verilmesi niteliğinde olduğu, hekimin eyleminin tıp kurallarına uygun olmasının yeterli olmadığı, ayrıca davacının isteklerinin karşılanıp karşılanmadığı, "ayıplı" olduğu iddia edilen yüz germe ve yağ dokusu alma ile ilgili olarak; hekimin edimini yerine getirip getirmediği ya da komplikasyon olup olmadığı, komplikasyon konusunda aydınlatma görevinin yerine getirilip getirilmediği ve komplikasyon yönetiminin doğru yapılıp yapılmadığı hususlarının tartışılması gerektiği-

Kooperatifinin münfesih olduğunun tespiti- Kooperatife tasfiye heyeti atanması-

Üst üste 3 yıl genel kurul yapılmamış olması halinde kooperatifin feshedilmiş sayılacağı, bu tasfiyenin sağlanması için tasfiye memurunun atanması konusunda mahkemeden talepte bulunulmasına engel bir durum olmadığı- Kooperatifler Kanunu'nun 86/2 maddesi uyarınca, Bakanlığın kooperatifleri denetim yetkisi de nazara alındığında tasfiye memurunun atanması talebinin kabulü gerektiği-

Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi ve gecikme nedeniyle uğranılan menfi-müsbet zararların tahsili istemi- İnşaat yapılmaya münasip bir arsanın yükleniciye teslimi zorunluluğu- Arsanın imar durumundaki belirsizlik-

Davacı arsa sahiplerinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazı inşaat yapılacak şekilde davalı yükleniciye teslim etmedikleri anlaşıldığından, yüklenicinin kusuruyla sözleşme gereklerini yerine getirmediğinden bahsedilemeyeceği- Arsanın imar durumundaki belirsizliğin beklenenden uzun sürmesi nedeniyle arsa sahibinin sözleşme ile belirsiz bir vakte kadar bağımlı tutulması arsa sahibinden beklenemeyeceğinden arsa sahibinin sözleşmenin feshini istemekte haklı olduğu- Sözleşmenin feshinde davalı yüklenicinin bir kusuru bulunmadığından, ceza-i şart isteminin reddine karar verilmesi gerektiği- Dava konusu edilen eski ev ile bahçe duvarının davalı tarafça yıkıldığı ispat kapsamı ile tespit edilemediğinden, mahkemece maddi tazminat talebinin de reddi gerektiği-

Muvazaa nedeniyle sıra cetveline itiraz- Önceden sıra cetvelinin icra mahkemesi kararıyla iptali- Kesin hüküm- Nafaka alacaklarının muvazaalı boşanmaya dayalı olması-

İcra mahkemesi kararı ile ilk sıra cetveli iptal edilerek davalıların alacağına öncelik tanınması üzerine, davacı banka bakımından muvazaa iddiasını ileri sürmesi mümkün hale geldiğinden, sadece "sırayı" belirleyerek sıra cetvelini iptal etmiş olan icra mahkemesi kararının eldeki itiraz davası için kesin hüküm oluşturmayacağı- Davalıların her ikisinin de dava dışı borçlu kardeşlerden anlaşmalı olarak 1999 yılı içinde boşandıkları, boşanma kararı ile, düzenlenen protokol kapsamında, nafaka ve takip borçlularına ait taşınmazların devir ve tesciline de hükmedildiği, boşanma kararları ve kesinleşme tarihleri dikkate alındığında davalı eşlerin 3 yıl boyunca taşınmazları kendi adlarına tescil ettirmedikleri, dava dışı borçlu kardeşler adına kayıtlı taşınmazlara 3. kişiler tarafından haciz konmasından sonra tapu iptali tescil davası açtıkları, yine boşanma tarihi ile sıra cetveli tarihi arasında geçen uzun sürede nafakanın ödenmemesine rağmen, davalılarca cebri icraya konu edilmediği, her iki borçlu eşin muhtelif dosyalardan icra takiplerine maruz kaldıkları, yapılan zabıta araştırması ile davalılardan birinin boşandığı eşi ile birlikte yaşamaya devam ettiği, davalının adına tescil edilmesi gereken taşınmaz kirası ile kredi borcunun ödenmesine, boşandığı eşinin muvafakatinin bulunduğu anlaşıldığından, mahkemece her iki davalı bakımından sıra cetveline konu nafaka alacaklarının muvazaalı boşanmaya dayalı olup alacaklılardan mal kaçırmaya yönelik olduğunun kabulü ile sıra cetveline itiraz davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği-

Yabancı mahkeme kararın tenfizi- Duruşma açılmadan karar verilmesi- İsticvap- Kamu düzeni-

Yabancı mahkeme kararının tenfizine ilişkin davada, yabancı mahkemece (İtalyan mahkemesince) duruşma açılmadan karar verilmiş olması kamu düzeninin ihlali olarak nitelendirilebilir mi?

Dava şartı yokluğu- Dava şartı- Arabuluculuk- Çekişmeli alacaklar-

İİK 308/b uyarınca açılan davanın, arabulucuya başvurulmadan anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceği- Davacı tarafça sunulan tutanağa göre anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanak düzenlenmeden dava açıldığı açık olduğundan, mahkemece davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı- Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde, herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceği- Davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedildiğinden, AAÜT 7/2 maddesine göre vekalet ücretine hükmedileceği- Karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan AAÜT 7/2 maddesine göre hükmedilecek nisbi vekalet ücreti tarifenin 2. Kısmının 2. Bölümünde yazılı miktarı geçemeyeceği-

Kooperatif genel kurul kararları- İptal davası-

Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi gereğince, toplantıyı takip eden günden itibaren 1 ay içinde genel kurul kararlarına karşı iptal davası açılabileceği, ay ile başlayan süreler başladığı günü takip eden ayda aynı güne karşılık gelen günün tatil saatinde sona ereceğinden, hesabın 1 ay yerine 30 gün olarak yapılmasının hatalı olduğu-

Tasarrufun iptali davası- Gerçek alacak- Borç para verme- Emlakçı olan alacaklı ile mali müşavir olan borçlunun ticari defterleri-

Davacı "alacağın davalı borçluya parça parça verilen borçtan kaynaklı olduğunu, borç nedeniyle borçlunun düzenlediği senetler ödenmediğinden, icra takibi yaptığını" ileri sürdüğünden, emlakçı olan davacı ile mali müşavir olan borçlunun ticari defterleri incelenerek, davalı borçlunun davacıdan borç alıp almadığının tespiti ve borç aldığını beyan ettiği tarihlerde defter bilgilerine göre davalı borçlunun borçluluk durumunun ne olduğu da belirlenerek sonucu uyarınca tasarrufun iptali davasında bir karar verilmesi gerektiği-

Kayıt kabul davası- Avukatın vekalet ücretinden dolayı rüçhan hakkı-

Avukatın kendi çalışması sonucunda müvekkilinin muhafaza ettiği veya kazandığı mallar ve davadaki diğer taraftan ilam gereğince tahsil edilecek para yahut alınacak mallar üzerinde vekalet ücretinden dolayı rüçhan hakkı bulunduğu, bu şekilde kazanılmış bir alacak yok ise bu alacağın 4. sıraya yazılması gerektiği-

Evliliğin ölümle sona ermesi- Taşınmazın aile konutu olarak tespiti ile aile konutu şerhi konulması talebi- Hukuki yarar-

Evliliğin ölümle sona ermesinden sonra da, TMK mad. 240. ve 652'nin tanıdığı hakları kullanabilmek için davacının, hissedar olduğu konutun, aile konutu olduğunun tespitini istemede hukuki yararı olduğu-