İçerik Akışı

Boşanmaya sebep olan olaylar- Hangi tarafın kusurlu olduğu- Tazminat talepleri-

Tarafların mesaj yolu ile karşılıklı olarak birbirlerine hakaret ettiklerinin, erkeğin kadının babasına çektiği mesajla eşi hakkında küçük düşürücü sözler söylediği, davacı ile aynı işyerinde çalışan iş arkadaşlarının tanık olarak dinlendiği, bu tanıklardan birinin fiili ayrılığın başladığı gün hakkında, "davalının sebepsiz şekilde eşyalarını toplayarak evi terk ettiği" yönünde bilgi verdiği, diğer tanıkların ise "davalının kadının işyerine gelerek huzursuzluk çıkardığının ve eşini işyerinde küçük düşürdüğüne ilişkin olarak görgü sahibi olduklarının anlaşıldığı uyuşmazlıkta, davalı erkeğin eşine ağır hakaret ettiğinin, eşinin işyerine giderek huzursuzluk çıkardığının ve eşinin başkaları yanında küçük düşmesine neden olduğunun, buna karşılık kadının da eşine hakaret ettiğinin açık olduğu anlaşıldığından, erkeğin eşine nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği-

Belirsiz alacak- Dava şartı- Mahkemeye erişim hakkı-

Belirsiz alacak davasının "dava şartı" yokluğundan reddedilmesi nedeniyle açılan davada mahkemeye erişim hakkının ihlal edilmesi-

Taşıma teslim sırasında meydana gelen hasarlardan sorumluluk-

Taraflar arasındaki sözleşmede, sözleşmeye konu malların, davalı tarafça davacıya ait inşaat mahallinde teslimi öngörülmüş olup, bu hüküm nedeniyle gerek taşıma gerekse teslim sırasında meydana gelen hasarlardan davalının sorumlu olduğu-  Taraflar arasındaki sözleşmenin ifası, inşaat sahasında teslimi de öngördüğünden, somut olayda TTK’nın 23/(1)-c. maddesinde yer alan ayıp ihbar hükümlerinin uygulanmayacağı-

Kıyı kenar çizgisi- Deniz tarafında kalan kısmının iptali talebi-

Bilirkişi heyeti vasıtası ile yeniden yapılacak keşif neticesinde kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi, dava konusu taşınmazda açılan gözlem çukurlarının harita üzerinde işaretlenerek gösterilmesi, keşfen tespit edilen kıyı kenar çizgisi ile Bakanlık tarafından onaylanan kıyı kenar çizgisinin fen bilirkişi tarafından kroki üzerinde gösterilmesi, dosya kapsamında mevcut bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin bilimsel gerekçeler gösterilmek suretiyle açıklığa kavuşturulması ayrıca keşfi izlemeye ve infaza olanak sağlayacak biçimde fen bilirkişisine kroki düzenlettirilmesi, kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan kısım var ise kroki üzerinde işaretlenmesi ve renkli olarak belirtilmesi gerektiği-

Yoksulluk nafakası yükümlüsü- Nafaka miktarı-

Yoksulluk nafakası yükümlüsünün çalışmasına bedensel veya ruhsal bir engeli bulunmadığı sürece, düzenli bir gelirinin bulunmamasının onu yoksulluk nafakası yükümlülüğünden kurtarmayacağı- Aksi düşüncenin, yoksulluk nafakası alacaklısının haklarını ileriye dönük olarak kaybetmesine sebep olacağı- Yoksulluk nafakası yükümlüsünün ekonomik durumunun ancak nafaka miktarının belirlenmesinde dikkate alınacağı-

Alacağın devri- Haciz ihbarnamesinin tebliği-Tebligatın memur vasıtasıyla yapılması

Alacağın devri sebebiyle alacağın tahsiline ilişkin davada, davacı tarafça, davalıya memur vasıtasıyla yapılan haciz ihbarnamesi tebligatının usulsüz olduğu ileri sürüldüğünden, davalının alacağın devrini öğrenmesinden önce bilirkişinin alacağı nedeniyle haciz ihbarnamesinin tebliğ olması halinde, alacağın devri sebebiyle temlik alacaklısı yerine icra dairesine ödeme yapması gerekmekte ise de, mahkemece haciz ihbarnamesinin tebliğine ilişkin olarak Tebligat Kanunu 2. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 5. maddesi doğrultusunda icra müdürlüğünce verilen tebligatın memur vasıtasıyla yapılmasına dair bir kararın bulunup bulunmadığı, var ise memur vasıtasıyla yapılan tebligatın kanuna uygun olup olmadığı değerlendirilmeden karar verilemeyeceği-

Davacının ilk dönem çalışmasının tasfiye edilip edilmediği-

Davacının ilk dönem çalışması bakımından emeklilik nedeniyle işten ayrıldığı ve davacıya kıdem tazminatının ödendiği anlaşıldığından, davacının ilk dönem çalışmasının kıdem tazminatı ödenerek tasfiye edildiğinin kabulüyle sonuca gidilmesi gerektiği- Uyuşmazlık konusu alacakların yabancı parayla tahsili talep edildiğinden söz konusu alacaklara 3095 Sayılı Kanun'un 4/a maddesi uyarınca, "Devlet bankalarınca ABD Doları üzerinden açılmış bir yıllık vadeli mevduata uygulanan en yüksek faize" hükmedilmesi gerektiği- Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanacağı-

İhale- Tescile hazırlık- Tedbir kararının etkisi-

İcra müdürlüğünün tescile hazırlık işlemi olarak tedbir kararının etkisini, tasarrufun iptali davasında tedbire karar veren mahkemeden sormasının olağan olduğu ve bunun için talep de şart olmadığı-

Vakfı çalışanlarına yapılan ikramiye ödemesi- İlave tediye alacağı-

Devlet ve ona bağlı kurumlarda bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan her işçi ilave tediyeye hak kazanacağı, bağlı kuruluşun özel hukuk hükümlerine tabî olmasının sonucu etki etmeyeceği, sermayesinin % 50’sinin kamu kurumuna ait olması yeterli olduğu- Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı çalışanlarına yapılan ikramiye ödemesinin ilave tediye niteliğinde olduğu- Devlet tarafından kanun ve kanunun verdiği yetki ile idari işlemle kurulan, kamusal yetki ve ayrıcalıklardan yararlanan kamu tüzel kişilikleri ile bunlara bağlı kuruluşlarda iş sözleşmesi ile çalışanların ilave tediye alacağına hak kazanacağı- Gelirlerinin %50'sinden fazlası kamu kurumuna ait olan, kamu kurumu şeklinde örgütlenen vakfın 6772 sayılı Kanun kapsamında olduğu-

Zamanaşımına uğrayan senet- Ön inceleme duruşmasından sonra tanık deliline dayanılması- Bilirkişi delili- Davalıların tacir olmaması-

Zamanaşımına uğrayan senetler adi senede dönüşmeyeceğinden, alacağın ispatı açısından tek başına yeterli olmayacağı, (yazılı) delil başlangıcı olarak kullanılabileceği- Dava dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde tanık deliline dayanmayan davacının ön inceleme duruşmasından sonra tanık deliline dayanmasının mümkün olmadığı- Dosya içerisinde yer alan muacceliyet sözleşmesi incelendiğinde temel alacağa ilişkin herhangi bir atıfta bulunulmadığı- Davacı her ne kadar bilirkişi deliline dayanmışsa da, davalılar tacir olmayıp dava da ticari dava niteliğinde olmadığından akdi ilişkinin ispatı noktasında davacının ticarî defterlerinin incelenmesinin sonuca etkili olmayacağı-