İçerik Akışı

Aynı bono, bedeli bölünerek farklı icra takiplerine konu edilebilir mi?

Aynı bononun, bedeli bölünmek sureti ile tarafları aynı farklı icra takiplerine konu edilerek tahsil edilmeyeceği- İlk takip dosyasında kısmi asıl alacak talep eden alacaklımın bono miktarından geriye kalan alacağından vazgeçmiş ya da tahsil etmiş sayılacağı, artık geriye kalan bono miktarını farklı bir kambiyo takibine konu edemeyeceği- Alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak aynı bononun tahsili için bölünerek ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde davacı borçlu tarafa fazladan avukatlık ücreti ve takip masrafları yükletilmesine neden olunmasının da hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu- Takip dayanağı senet aslının icra kasasında bulunmasının zorunlu olduğundan ilk takip devam ederken aynı senet aslı ibraz edilmeden yeniden ikinci bir takip başlatılmasının da düşünülemeyeceği-

Geminin satışına ilişkin ihalenin feshi- Satış ilanı- Yabancı sicile kayıtlı gemilerin satışı-

Yabancı sicile kayıtlı gemilerin satışı için TTK’nun 1384. maddesinde ek şartlar bulunduğu- Satış ilanının gemi malikine ulaşıp ulaşmadığının denetlenemediği, ayrıca satış ilanının yurt dışında dünya çapında dağıtımı yapılan denizcilikle ilgili günlük bir gazetede yayınlanması gerekirken, haftalık basılan bir gazetede yapıldığı görüldüğünden, ilanının TTK’nun 1385. maddesine uygun yapılmamış olduğu ve bu durumda, geminin satışına ilişkin ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-

Temyiz süresi- Boşanma- Maddi tazminat istemi- Kararın kesinleşme tarihi- Adil yargılanma hakkı-

HUMK. m. 432 uyarınca temyiz süresinin on beş gün olduğu- Temyiz sürelerinin, ilamın usulen taraflardan her birine tebliği ile işlemeye başlayacağı- Karar boşanma hükmü yönünden taraflarca temyiz edilmeyerek kesinleşmiş olduğundan ve davacı bir yıllık süre geçtikten sonra maddi tazminat istemli dava açtığından "davanın süresinde açıldığı" gerekçesi ile kadın eş yararına maddi tazminat ödenmesine karar verilmesinin hatalı olduğu- "Zamanaşımı itirazının def’î niteliğinde olduğu ve re’sen nazara alınamayacağı, davalı vekilinin temyiz dilekçesinde direnme kararının zamanaşımı nedeniyle bozulması gerektiğine dair bir itirazının bulunmadığı, böyle olunca HGK'nca zamanaşımı nedeniyle bozma yapılmasının mümkün olmayacağı görüşünden hareketle maddi tazminatın esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerektiği görüşü ile kararın kesinleşme tarihi her ne kadar 19.09.2013 olsa da Mahkemece 23.09.2013 tarihinin kesinleşme tarihi olarak belirlenerek bu tarihin nüfusa işlendiği, dolayısıyla davanın geç açılmasındaki hatanın mahkeme işleminden kaynaklandığı, tarafın dava açma süresi konusunda mahkeme tarafından yanıltıldığı, bu yanılgıdan doğan sorumluluğun tarafa yükletilmesinin adil yargılanma hakkını ihlal edeceği görüşünün" HGK çoğunluğunca benimsenmediği-

Ceza mahkemesi kararının hukuk hakimini bağlamayacağı- Manevi tazminat-

Davalı hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ceza mahkemesi kararının hukuk hâkimini bağlamayacağı- Davalının davacıya yönelik davranış ve sözleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacıya söylediği "lan" ve "gözüne sokayım mı" şeklindeki sözler ile "youtube" adlı internet sitesinde de paylaştığı "Burada kaç tane üç numara yazıyor?, bu numaraları gözüne sokarım, seni işinden ederim, benim kim olduğumu biliyor musun?, arabanı parçalatırım lan" şeklindeki sözlerin davacıyı küçük düşürücü nitelikte olduğu, toplum önünde rencide ettiği ve emeği ile para kazanan davacı açısından üzüntü verici olduğu ve tazminat gerektirdiği-

Tasarrufun iptali- Dava konusu parselin tevhid işlemleri- Taşınmazların üzerine iş merkezi kurulması- İş merkezinde davalıya düşen hisselerin belirlenmesi- Eksik araştırma-

Davalının savunması doğrultusunda dava konusu parselin tevhid işlemlerinden sonra hangi parsele geldiği tespit edilerek, davalı tarafından "dava konusu gayrimenkul ve diğer 2 parsele üzerine iş merkezi kurulduğunun" beyan edilmesine göre söz konusu iş merkezinde davalıya düşen tüm taşınmazların ve hisselerin belirlenmesi ve sonucuna göre iptal davasında karar verilmesi gerektiği-

Gayrimenkul satış vaadi- Tazminat- Kısmi dava- Taşınmazın zilyetliğinin zamanaşımına etkisi-

Kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olmasının, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmeyeceği- Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağının kalmaması nedeniyle davacının oluşan güncel zararının tazminine ilişkin davada 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı (TBK 146)- Zamanaşımı, borcun muaccel olması ya da ifanın imkansız hale geldiği tarihte başlayacağından ve zilyetlik devam ettiği sürece zamanaşımı süresi işlemeyeceğinden, satışa konu taşınmazın zilyetliği alıcıya devredilmiş ise zamanaşımının işlemeyeceği-

Sigorta şirketinin iyi niyet kurallarına aykırı olarak zamanaşımı def’inde bulunması-

Sigorta şirketinin, oyalama kastı ile "sigorta tazminatını ödeyeceği" konusunda sigortalısında bir inanç yaratarak zamanaşımı süresinin bitiminden sonra zamanaşımı def’inde bulunmasının iyi niyet kurallarına aykırı bir davranış olduğu-

Belirsiz alacak davası- İşçilik alacağına ilişkin dava- Islah- Kıdem tazminatı- Talep artırım dilekçesi-

Zamanaşımı süresinin, belirsiz alacak davası açılması ile tüm alacak için kesildiğinden, davacının belirleyemediği alacağının zamanaşımına uğraması söz konusu olmayacağı- İşçilik alacağına ilişkin davada, Davacı vekili önceki dilekçesinde her ne kadar davanın ıslah edildiğini belirtmiş ise de; davanın belirsiz alacak davası olarak açılması, davacı vekilinin sonra duruşmada önceki dilekçesinin, talep artırım dilekçesi niteliğinde olduğunu açıkça beyan etmesi, sözü edilen dilekçede dava konusu kıdem tazminatı dışındaki alacaklara dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasının talep edilmesi ve mahkeme tarafından eldeki davanın belirsiz alacak davası olarak kabulü ile bu kapsamda yapılan yargılama sonucunda hüküm kurulması karşısında, ilk verilen dilekçenin talep artırım dilekçesi olduğunun kabulü gerektiği- Belirsiz alacak davasında dava konusu alacağın tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğu anda davacı taraf iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın dava dilekçesinde belirttiği miktarı artırabileceğinden bozma kararı sonrasında da artırım dilekçesi vererek, tamamlama harcı yatırılmak suretiyle talebini artırılabilmesi mümkün olduğu-

Davacı alacaklının davalıya verdiği çeklere yönelik davalının çekteki ciro imzalarının kendisine ait olmadığı yönündeki itirazı-

Davacının davalıya verdiği üç adet çeke yönelik olarak davalının çekteki ciro imzalarının kendisine ait olmadığı yönündeki itirazı- İcra takibine sıkı sıkıya bağlı itirazın iptali davasının itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir dava olduğu- Davanın takibe bağlılığının alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerli olduğu- Cari hesaba dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibinde itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında, davacı vekili, "taraflar arasındaki satım ilişkisi nedeniyle davalıdan bakiye alacağının bulunduğunu", davalı vekili "davacının avans olarak değil, siparişlerin gönderilmesi ile ödeme yaptığını, bilirkişi raporunda belirtilen çeklerdeki ciranta yazı ve imzalarının müvekkiline ait olmadığını" belirtmiş olup çeklerin davalı tarafından dava dışı şirketlere verilerek davalının borcundan mahsup edildiği, anılan çeklerin davalı tarafından kullanıldığı anlaşıldığından, çeklerin davalı tarafından tahsil edildiğinin kabulü gerektiği-

Takip içi zamanaşımı- İcranın geri bırakılması- İİK 33/a-2 uyarınca dava açılmamasının sonuçları, icra kefiline etkisi-

Asıl borçlunun zamanaşımı itirazının kabulü ile icranın geri bırakılmasına karar verilmesine ilişkin kararın kesinleşmesine karşın, alacaklı tarafından İİK. 33/a-2 uyarınca 7 gün içerisinde alacak davası açılmaması halinde, "icranın geri bırakılması" kararının takibin iptaline ilişkin sonuçları doğuracağı ve bu durumda "icra kefili" borçlu hakkında da talep doğrultusunda icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiği-