İçerik Akışı
İş sözleşmesi- Hukuk seçimi- Mutad işyeri-
Taraflar arasında yapılan iş sözleşmesinde açıkça bu sözleşmeden doğacak uyuşmazlıklara Rusya Federasyonu Kanunlarının uygulanacağının ifade edildiği- Buna göre, iş sözleşmesi ile tarafların bir hukuk seçimi anlaşması yaptıklarının açık olduğu- Davacının, dava konusu alacakların ait olduğu çalışma döneminde, davalıya ait Rusya’da bulunan işyerinde çalışmış olup, bu durumda mutad işyerinin de işçinin işini fiilen yaptığı yer olan Rusya olduğunun sabit olduğu- Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 27/1. hükmü kapsamında taraflar arasında bir hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan, uyuşmazlık hakkında Rusya Federasyonu Hukuku’nun uygulanması gerektiği- Hal böyle olunca, gerekirse Rusya Federasyonu Hukuku’nda uzman bir bilirkişiden de rapor alınmak suretiyle, dava konusu uyuşmazlık bakımından değerlendirme yapılması ve dosya kapsamındaki delil durumu birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Ehliyetsiz kişinin kendisini ehil gibi göstermesi- Sebepsiz zenginleşme- Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verilmesi-
Kendisini ehil bir kişi gibi gösterip hukuki işlem yapan ve bu suretle karşı tarafı zarara uğratan ehliyetsiz kişinin bu zarardan sorumlu olacağı- Hacir altındaki kişinin karşı tarafın aleyhine olacak şekilde kendi mal varlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşme oranında sorumlu olduğu; zira sebepsiz zenginleşme hükümleri gözetildiğinde, zenginleşenin iade borcunun doğması bakımından fiil ehliyetinden yoksun olmanın sonuca etkili olmadığı-Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde alacaklının, asıl borçlu aleyhine icra takibi yapıp, takip semeresiz kalmadıkça kefillerden borcun ifasını isteyemeyeceği-
Vekilin fiilinden dolayı asilin cezalandırılmayacağı- Hakikate muhalif beyanda bulunanların cezası-
Haciz ihbarnamesine vekil aracılığı ile itiraz edildiği ve vekilin fiilinden dolayı asilin cezalandırılmayacağı gerekçesi ile sanığın beraatına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilemeyeceği- İİK’nın 338. maddesi uyarınca cezalandırma isteği ile birlikte aynı kanunun 89/4 maddesi uyarınca da tazminat talep edildiği, itirazın vekil tarafından yapılması durumunda dahi tazminat şartlarının doğmasına engel bir durum bulunmadığından, aynı kanunun 89/4 maddesindeki “îcra mahkemesi, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder.” hükmü ile Harçlar Kanunu’nun 32. maddesinde yer alan “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz.” hükmü uyarınca tazminata ilişkin dava ile ilgili olarak, yargılamanın yapılabilmesi için harcın yatırılması gerektiği cihetle, şikayetçi vekiline eksik dava harcı yatırması hususunda süre verilerek sonucuna göre hukuki durumun takdiri gerekeceği-
Menfi tespit davası- Arabuluculuk- Dava şartı- Dava çeşidi- Dava konusu-
Ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığı- TTK. 5/a maddesinde getirilen düzenlemenin dava çeşidine mi yoksa dava konusuna mı ilişkin olduğu?-
Kooperatiflerin/yapı kooperatifleri tacir sayılır mı?
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nca yapılan duyuru
Alacaklısından mal kaçırmak kastıyla mevcudunu eksiltme suçu- Muhafaza görevini kötüye kullanma suçu- Aczine kendi fiiliyle sebebiyet veren veya vaziyetinin fenalığını bilerek ağırlaştırma suçu- İstinaf/temyiz-
Sanığa yediemin olarak teslim edilen menkul malların muhafazası için gidildiğinde mahallinde bulunamaması, İİK’nın 331/1. maddesinde düzenlenen “alacaklısından mal kaçırmak kastıyle mevcudunu eksiltmek” suçunu oluşturmadığı, 5237 sayılı TCK’nın 289/1. maddesinde düzenlenen “muhafaza görevini kötüye kullanma” suçunu oluşturacağı, bu nedenle sanığın isnat edilen suçtan beraatine karar verilmesi gerekeceği- Temyiz incelemesine konu edilen suçun İİK'nun 332. maddesi kapsamında kalan ve kanunda üst sınırı altı aya kadar hapis cezasını öngören, “Aczine kendi fiiliyle sebebiyet veren veya vaziyetinin fenalığını bilerek ağırlaştırma" ve 333/a maddesi kapsamında kalan ve kanunda üst sınırı iki yıla kadar hapis cezasını öngören, “ticari işletme yöneticisinin alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi" suçlarını oluşturduğu gözetildiğinde; 5271 sayılı CMK'nun 286/2-d maddesi uyarınca, ilk derece mahkemelerinin görevine giren ve kanunda üst sınırı iki yıla kadar (iki yıl dâhil) hapis cezasını gerektiren suçlar ve bunlara bağlı adli para cezalarına ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararlarının temyizi mümkün olmadığı cihetle, yapılan temyiz isteminin 5271 sayılı CMK'nun 298/1. maddesi uyarınca, tebliğnameye aykırı olarak, reddine karar verilmesi gerekeceği-
Konkordato- Davadan feragat-
Konkordato mühleti talep edildikten sonra koşulların oluşması halinde, davadan feragat edilse de, iflas kararı verilmesi gerektiği-
Menfi tespit davası- Kötü niyet tazminatı
Menfi tespit davasının kabulüne karar veren mahkemenin, borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan icra takibinin haksız ve kötü niyetle yapılmış olduğu kanısına varması halinde, borçlunun talebi üzerine, borçlunun menfi tespit davası nedeniyle uğradığı zararın alacaklıdan tahsiline karar vermesi gerekeceği- Eldeki somut davada, alacağını devreden davalı banka takibinde haksız ise de, kötü niyetli olmadığından davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Adana Barosu'nda Konferans Duyurusu
İcra Hukukuna İlişkin Son Yargıtay Kararlarının Değerlendirilmesi
Taraflarca getirilme ilkesi- İspat yükü- Muris muvazaası- Tapu iptali ve tescili-
Muris muvazaasına ilişkin davada mahkemenin, kolluk tarafından bildirilen mahalli bilirkişileri dinleyip beyanlarını "tanık" beyanı olarak nitelendirmek suretiyle hükmüne esas alması isabetli midir?