«İmza inkârı» (sahtelik) ve «hile», «esaslı hata» iddialarının birlikte kademeli olarak ileri sürülerek olumsuz tesbit davası açılabileceği–
«Malen» kaydını taşıyan bononun, davalı tarafından «satın alı-nacak malın avansı» davacı tarafından ise «faizle alınan para karşılığı» olduğunun belirtilmesi halinde, bononun tâlil edilmiş sayılmayacağı–
«Malen» kaydını taşıyan bonoda, davacının «davalıdan borç para aldığını» belirtmesi, davalının da «senedin borç ilişkisi nedeniyle dü- zenlendiğini» açıklaması halinde, bononun tâlil edilmiş sayılmayacağı–
Âdi ortaklığın yönetici ortağı sıfatını taşıyan ortağın tek başına ortaklık adına olumsuz tesbit davası açabileceği–
Davalı tarafından yapılan icra takibi herhangi bir belgeye dayanmadığından, alacaklı olduğunu ispat etmenin kural olarak davalıya düşmesi gerekeceği-
Olumsuz tesbit davasının reddi nedeniyle alacaklı lehine mahkemece tazminata hükmedilmiş olmasının, icra veznesine yatırılan ve tedbir kararı nedeniyle alacaklıya ödenmeyen alacağa -paranın ödenebilir hale gelmesine (ihtiyati tedbirin kalkmasına) kadar- faiz yürütülmesine engel teşkil etmeyeceği-
Lehdar ve ciranta tarafından hâmile karşı açılan -kişisel def’ilere dayanan- olumsuz tesbit davasında, TTK. mad. 599 (şimdi; Yeni TTK. mad. 687) uyarınca, «hâmilin kötüniyetli olduğu» konusunda tanık dinlenemeyeceği (Ancak, keşideci tarafından, hâmil aleyhine açılan davalarda -kötüniyet konusunda- tanık dinlenebileceği)–
Alıcıyı kandırarak ayıplı mal satan satıcının BK. 207/son’daki (şimdi; TBK. mad. 231/2) bir yıllık (şimdi; iki yıl) zamanaşımı süresinden faydalanamayacağı–
Adli Tıp’tan alınan raporda, «senetteki imzanın davacı-borçlunun elinin mahsulü olmadığı» tesbit edilmiş dahi olsa, borçlunun bile bile değişik imza attığını ileri süren alacaklının «senedin borçlu tarafından imzalandığını» tanık dinleterek kanıtlayabileceği–