Keşidecinin lehtar ile kendi arasında doğrudan doğruya mevcut olan ilişkiye dayanan defileri, hamile karşı ileri sürebilmesi için, hamilin senedi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olduğunun, keşideci tarafından ispat edilmesi gerekeceği–
«Çekten dolayı borçlu olmadığının tespitini» istemiş olan davacı borçlunun, bu iddiasını -HUMK. 290 (şimdi; HMK. 201) çerçevesinde- ispat etmesi gerekeceği–
Davalı/satıcı ayıplı mal tesliminden dolayı sorumlu olduğundan uyuşmazlık satım sözleşmesiyle ilgili olup, davacının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 10. maddesi uyarınca sözleşmenin yerine getirileceği yer mahkemesinde de menfi tespit ve istirdat davası açabileceği-
Davacı bankanın, İİK. 89/1 gereğince çıkarılan 1. haciz ihbarnamesine süresinde cevap vermeyerek olumsuz tespit davasının açılmasına neden olması halinde, davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği–
«Malen» kaydını taşıyan senet karşılığında, davalı alacaklının ‘davacıya «nakit para» verdiğini’ belirtmesi halinde, davacı borçludaki alacağını (miktarını) davalının kanıtlaması gerekeceği–
Senedin «başlık parası» karşılığı düzenlenmiş (ve dolayısı ile geçersiz) olduğunun tesbiti ve iptali amacıyla açılan olumsuz tesbit davalarında iddianın «tanık» ile isbat edilebileceği–
Borçlu tarafından açılan olumsuz tesbit davasının, alacağın bağlı olduğu zamanaşımını keseceği–
Bankaya ibraz edildiği anda keşide yeri bulunmayan belgenin çek niteliğinde sayılmayacağı–
Takip konusu alacağın yabancı para alacağı olması halinde, İİK’nun 72. maddesine göre, «takip konusu alacağın dava tarihindeki kura göre Türk lirası karşılığı üzerinden» tazminata hükmedileceği (yabancı para cinsinden tazminata karar verilemeyeceği)–
İlamda hükmedilen inkâr tazminatı ve yargılama giderlerinin -ilam kesinleştikten sonra- alacaklının yürüttüğü takip dosyasından talep edilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı–
