TTK'nun 370 inci maddesinde anonim şirketlerin aksi öngörülmediği sürece çift imza ile temsil edileceğinin düzenleme altına alındığı, davacı şirketin de yönetim kurulu kararı gereğince üç yönetim kurulu üyesinden herhangi ikisinin atacağı müşterek imza ile temsil ve ilzam edildiği, takibe konu bono üzerinde iki aynı imza bulunduğu, imzaların iki ayrı kişiye ait olduğu yönünde bilgi, belge ve iddia bulunmadığı, davacı şirket tek imza ile borçlandırılamayacağından dava konusu senet ve takip nedeniyle sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı -
Davaya konu çek incelendiğinde davalı H. K.'ın isim ve imzasının bankanın karşılıksız şerhinden sonra bulunduğu, bunun alacağın temliki mahiyetindeki cirolardan olmadığı, nitekim kendinden önceki ciranta olan İ. İ.'den alacağı temlik aldığına dair herhangi bir delil ibraz edilmediğinden, bu davalının çekte hak sahibi olduğundan bahsedilemeyeceği, bu nedenle davalı H. K.’ın, davaya konu çekten dolayı hak sahibi olmadığından ve yargılama sırasında takibe konu borç davacı tarafça ödendiğinden ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren faizi ile birlikte bu davalıdan istirdatına karar verilmesi gerektiği, davalı E.oğlu Ltd. Şirketi’nin davaya konu çekte keşideci olduğu, davacıdan herhangi bir alacak talebi de bulunmadığından bu davalıya karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı .... Şti.' ye karşı açılan davanın pasif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine, davalı H. K.'a karşı açılan menfi tespit davası yargılama sırasında istirdada dönüştüğünden istirdat davasının kabulüne, ... TL' nin ödeme tarihi olan 2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı H. K.' dan alınarak davacıya verilmesine, kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir...
Alacağın temlik edildiği davalının husumeti olmadığı davalı tarafından davacıya kredi kartının teslimine ve alacağın varlığına ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı, kullanımın davacı tarafından gerçekleştiğinin davalı tarafça kanıtlanamadığı gerekçesiyle davalıya karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine; Davalıya karşı açılan istirdat davasının kabulü ile, ... TL'nin ... tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Kredi kartı alacaklarında uygulanması gereken faiz oranları konusunda 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 26. maddesinde düzenleme getirildiği, mahkemece yerinde banka kayıtları üzerinde inceleme yapılarak davalının itirazlarını karşılar mahiyette 5464 sayılı Yasa’nın 26. maddesindeki temerrüt faizi hakkındaki düzenleme dikkate alınarak rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği halde eksik incelemeyle karar verilmesinin doğru olmadığı- 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 01.03.2006 tarihinde, mahkeme gerekçesinde belirtilen 6098 sayılı TBK’nın 88. ve 120. maddelerinin ise 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmesi karşısında TBK hükümlerinin somut olaya uygulanmasının doğru olmadığı, mahkemece yapılması gereken işin, 5464 sayılı Yasa’nın yürürlük tarihinden öncesi için 4077 sayılı Yasa’nın 10/A maddesi uyarınca hesap yapılması ve kazanılmış hakkı da gözetilerek hüküm kurulması olduğu-
Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece yargılamasında görülen eksikliğin duruşma açılmak suretiyle tamamlandığı anlaşıldığından, HMK’nın 353/1-b-3. maddesi gereğince duruşma açılmaksızın tamamlanabilecek yargılama eksikliklerinin varlığı durumunda dahi, Bölge Adliye Mahkemesince esastan yeni bir karar verilmesinin gerekli kılınmış olduğu nazara alındığında, yargılamadaki eksikliğin duruşma açılarak giderilmesi hallerinde, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilemeyeceği, bu gibi hallerde yeni bir hüküm kurulması gerektiği-
Ticari defterlerin yasal ibraz sürelerinin dolması nedeniyle ibraz edilmeme hususu davalı aleyhine değerlendirilmeksizin mevcut dosya kapsamı ve delil durumuna göre dava konusu bononun teminat senedi ve teminat amaçlı verildiğine ilişkin dosyada somut bir belge ve bilginin olmadığı-
Davacının senet bedellerinin karşılıksız kaldığı iddiasını yazılı belge ile ispat etmesi gerektiği, senetlerin tehditle imzalatıldığı yönünde yürütülen soruşturmanın takipsizlik ile sonuçlandığı ve kesinleştiği, davacı yanın sunduğu ibranamenin tarihinin senet tarihinden önce olduğu, bu durumda yazılı delil başlangıcı olarak değerlendirilemeyeceği, davacı senedin karşılığı olarak davalının eşine karşılıksız villa verdiğini iddia etse de satılan taşınmazın tapusunun iptali ile herhangi bir dava açılmadığı, ayrıca tapunun hangi amaçla verildiği, borcun dayanağı senede dayandığından yine senetle ispat edilmesi gerektiği, davacı yemin deliline dayanmadığından davacı tarafa bu hususta hatırlatma yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine, yasal şartları oluşmadığından kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacılardan rücuen tahsili amacıyla işbu dava konusu icra takibini başlattığı, davacı ............'ın kredi borcu nedeniyle sorumluluğu bulunmadığından lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği, davalı ile davacı kefil S. arasında TBK'nın 596/4. maddesi kapsamında bir anlaşma bulunduğuna dair delil olmadığı, ............. tarihli ipotek akit tablosunun 2. maddesinde açıkça davalı .........'nin ipotek limitince ayrıca kredi sözleşmesinin müteselsil kefili olduğu, 3. maddesinde ipoteğin davalının kefaletini ve teminatını teşkil ettiğinin düzenlendiği anlaşıldığından işbu davanın kefilin kefile rücu hukuki sebebine dayandığının kabulü gerektiği- Mahkemece davacı ............ lehine "icra inkar tazminatı"na hükmedilmiş ise de dava menfi tespit davası olup genel kredi sözleşmesinin müteselsil kefili olan davalının diğer müteselsil kefil davacı ........ aleyhine başlattığı icra takibinde kötüniyetli olduğuna dair dosyaya delil sunulmadığından davacı ................. lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin yerinde olmadığı-
Menfi tespit istemine ilişkin asıl ve birleşen davada, mahkemece davaların birbirinden bağımsız olması anlamına gelen '' davaların istiklali prensibi '' uyarınca asıl ve birleşen davalar yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılıp, hüküm kurmak gerekirken mahkemece asıl dava ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı hüküm kurulmamasının, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de her dava için ayrı ayrı belirlenmemesinin doğru olmadığı-