Çekin bir ödeme aracı olduğu, bir borcun tediyesi amacıyla verildiği, ticari satımlarda peşin alışverişin kural olduğu, satım sözleşmelerinde satım konusu mal ve onun bedelinin aynı anda ifa edildiği, davacı tarafın bu yöndeki yasal karinenin aksini kesin delillerle kanıtlaması gerektiği, davacının buna ilişkin olarak herhangi bir delil sunmadığı, kendi ticari defterlerinde alacaklı olduğu yönündeki kaydın ise sadece kendisini bağlayacağı, davacı şirketin basiretli bir tacir gibi davranıp henüz teslim almadığı mallara karşılık davaya konu çekleri verdiğini yazılı bir belgeye bağlaması gerektiği-
Uyuşmazlık, taraflar arasında geçerli ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir...
Uyuşmazlık, takibe konu çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir...
Maaşın üzerinde bir süre haciz bulunmasının tek başına manevi tazminatı gerektirmeyeceğinden davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Uyuşmazlığın, bono nedeniyle davacının borçlu olup olmadığına ilişkin olduğu- Senedin düzenlenme tarihi olan 12.06.2018 tarihinde C. D.'in, davalı borçlu şirkette halâ pay sahibi olduğu ve şirketi tek başına temsil yetkisi bulunduğu, C. D.'in şirketteki ortaklığının ve münferit yetkisinin davacı şirketin kuruluş tarihi olan 11.01.2001 tarihinden 10.10.2018 tarihine kadar devam ettiği, senedin bedelsizliğinin ancak yazılı bir delille ispat edilebileceği, münferiden yetkili olan C. D. tarafından senedin muvazaalı olarak doldurulduğuna ilişkin somut bir delilin dosyaya sunulmadığı, söz konusu işlemin gerçek kişiler arasında değil, tüzel kişiler arasında gerçekleştiği ve her iki şirketin de farklı tüzel kişiliğe sahip oldukları dikkate alındığında somut olay açısından yazılı ispat kuralının geçerli olduğu; dava konusu senedin davalı borçlu şirketin ticari defterlerine işlenmemesinin, senede dayalı bir alacağın varlığını ortadan kaldırmayacağı-
HMK.'nin 350/2 ve 367/2. maddelerine göre, aile ve şahsın hukuku ile ilgili ilamlar ve taşınmaza ve buna ilişkin ayni haklara dair kararlar kesinleşmedikçe icra takibine konu edilemeyeceği- İlamın bir bütün olup, ilamda yer alan eklentiler de aynı kurala tâbi olduğu- İlamda yer alan tüm alacak kalemlerinin ilamın kesinleştiği tarihte muaccel hale geleceği belirgin olmakla, ilam kesinleşmeden, eklentilerin ayrıca takibe konu edilmeleri de söz konusu olamayacağı- Bu kalemlerin kesinleşmesi ve infazı, ancak bir bütün olarak ilamın kesinleşmiş olmasına bağlı olduğu; dolayısıyla, ilamın esasına ilişkin hüküm kesinleşmeden, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin hüküm bölümünün de infaz ve icra takibine konu edilemeyeceği- İİK.'nin 72/4-5. maddeleri gereğince davanın esasına ilişkin verilen karar kesinleşmiş olduğundan ilamın fer'isi olan alacakların takibe konu edilmesinde hukuka aykırı bir durum olmadığı-
Davacı tarafça Dairenin ......... sayılı kesin kararının tebliğ tarihi olan 15.02.2021 tarihinden itibaren iki hafta içerisinde görevli mahkemeye gönderme talep edilmesi gerekirken 08.03.021 tarihinde sunulan talebin iki haftalık süreden sonra gerçekleştirilmesi nedeniyle mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacı vekilinin gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki bulunduğundan bahisle Dairelerinden ek karar talep ettiği ve 26.02.2021 tarihli ek kararı ile talebin reddedildiği, ek karar talebi üzerine iki haftalık sürenin işlemeyeceğine dair yasal düzenlemenin de bulunmadığı-
Bononun teminat senedi olduğunun ileri sürülmesi şahsi def'i niteliğinde olduğundan, bu hususun avalist tarafından ileri sürülmesinin mümkün olmadığı-
11. HD. 01.03.2023 T. E: 2022/1395, K: 1216
Uyuşmazlık, menfi tespit istemine ilişkindir...