Davanın, menfi tespit istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, teminat mektubunun nakde çevrilmesi koşullarının varlığına ve tazmin talebinde bulunan muhatabın yetkili olup olmadığına ilişkin olduğu- dava dışı şirket tarafından riskin gerçekleştiği belirtilerek teminat mektubunun tazmininin talep edildiği, teminat mektubu bedelini dava dışı şirkete ödeyen davacı bankanın usul ve yasaya aykırı bir davranışı bulunmadığı, davanın kabulüne yönelik ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğu, muhatap değişikliği söz konusu olduğu iddia edilmiş ise de, teminat mektubunun hizmet sözleşmesi kapsamında davalı şirket tarafından davacı bankadan alınarak (S) A.Ş.'ye verildiği, (S) 'A.Ş.'nin bölünmeye gittiği, bölünme işleminin ticaret sicil gazetesinde tescil ve ilan edildiği, teminat mektubunun da dava dışı şirketin bölünmesi sonucu bölünen şirketlerden olan (Y) A.Ş. tarafından sunulduğu, buna göre teminat mektubunda muhatap değişikliğinin söz konusu olmadığı, davalı takip başlatmakta haksız ise de kötü niyetli olduğuna ilişkin herhangi bir iddia ve delilde bulunmadığı gerekçesiyle "kötü niyet tazminatı talebinin reddine" yönelik ilk derece mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile takip konusu senetteki malen kaydının nakten kaydı ile değiştirilmiş olmasına ve bu durumun senedin talili anlamına gelmesine, böyle bir durumda ise senedin talili dolayısıyla ispat yükünün yer değiştirmesine, ispat yükü üzerinde bulunan davalının dosyaya sunmuş olduğu yazılı/imzalı beyanında senedin düzenlenme nedenine ilişkin olarak (kendisince) ''yapılan yatırımların bedeli'' olarak verildi şeklinde genel, soyut ifadeler kullanmış olmasına ve ilk derece mahkemesinin raporları/delilleri takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
Uyuşmazlık, icra takibine konu bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir...
davaya konu bono üzerinde düzenleme nedeninin teminat olarak gösterildiği, davalı taraf savunmasında söz konusu bononun taraflar arasında araç alım satımından kaynaklanan borcun ödenmesi amacıyla düzenlendiğini ileri sürerek senedin düzenlenme nedenini talil ettiği, bu durumda ispat yükünün davalıya ait olduğu, ancak davalının bu savunmasını ispatlayamadığı, davalıya son olarak yemin hakkı da hatırlatıldığı, davacının duruşmaya katılarak yeminini yerine getirdiği anlaşıldığından sübut bulan davanın kabulüne karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı-
Davacının davalı banka nezdinde bulunan hesabından bilgisi dışında, internet bankacılığı yoluyla para havalesi işlemi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti talep edilmekle görevli Mahkeme Tüketici Mahkemesi olduğundan davalı vekilinin bu yöndeki istinaf isteminin yerinde olmadığı- Davacının davalı bankaya ait hesabına ilişkin olarak ............... tarihinde, mesafeli sözleşme olarak internet şube kanalıyla saat 01:58'de 75.000,00 TL bireysel kredi kullanımı, 393,75 TL tahsis ücreti, 1.715,89 TL hayat sigortası kesintisinin yapıldığı, aynı gün saat 03:20'de dava dışı ............ A.Ş hesabına 20.000,00 TL havale; saat 04:35'de dava dışı .............. adına 40.000,00 TL havale; 05:29'da 30.000,00 TL tutarında ikinci kredi işlemi, aynı saatte 20.000,00 TL tutarında nakit avans kullanımı yapılıp, havale/EFT limitinin ayrı ayrı limitinin 250.000,00 TL'ye yükseltildiği, işlem saati ve ardarda yapılması itibariyle işlemlerin hayatın olağan akışına aykırı işlemler olduğu, para çıkışı olduğuna dair SMS bilgilendirmesi yapıldığını ve davacının onayının alındığının davalı bankaca ispatlanamadığı, hükme dayanak bilirkişi raporuna göre söz konusu işlemlerin "sosyal mühendislik" yönteminin kullanılarak gerçekleştirildiği, işlemlerini internet ortamına taşıyarak daha fazla müşteri kitlesine ulaşmak ve dolayısıyla daha fazla kâr elde etmek isteyen bankanın, buna paralel olarak gerekli teknolojik ve yazılımsal önlemleri alması, gelişen teknoloji karşısında kötü niyetli üçüncü kişilerin internet bankacılığı sistemine girişimlerini anında engelleyecek güvenlik mekanizmasını oluşturması gerektiği, davalı bankanın, davacının korunması gereken bilgileri saklama yükümlülüğünü kasten ihmal ettiğini de ispatlayamadığı gibi davacının yapılan işlemleri öğrenir öğrenmez davalı bankayı arayarak bloke koydurduğu, dolayısıyla, davacının hesabından yapılan işlemlerin mevzuat hükümlerine uygun bir şekilde ve davacının bilgisi ve rızası dahilinde yapıldığı hususu davalı banka tarafından ispat edilemediğinden mahkemece davanın kabulü yönünde verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı-
Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı, davaya konu çeklerin davalıya avans olarak verildiğine dair yazılı delil sunulmadığı, davacının ticari defterlerinde bahse konu çeklerin avans olarak verildiği kayıtlı olsa bile bu hususun kambiyo senetlerinin mücerretliği ilkesi karşısında davalıya karşı hüküm ifade etmediği, davacının iddiasının yazılı delille kanıtlanamadığı, yemin deliline de dayanılmadığı mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
Adli Tıp Kurumu raporları ve bilirkişi raporu ile davacılar murisinin uzun süreli Kredi Grup Hayat (ORT) sigorta poliçesi yapılırken imza altına aldığı Uzun Süreli Kredi Grup Hayat (ORT) başvuru-bilgilendirme formunda geçirmiş olduğu kalp kapağı operasyonunu beyan etmediği, ancak hastanın kalp sektesinden değil beyin fonksiyonlarının azalması sonucu öldüğünün sabit olduğundan davacıların davalı şirkete karşı açtıkları davanın kabulü ile murisin kullanmış olduğu kredi nedeniyle davalı bankaya borcun davalı sigorta şirketi tarafından ödenmesi gerektiği-
Davacı hakkında sahte resmi evrak tanzimi suçlaması ile yapılan yargılamada düzenlenen Adli Tıp Kurumu raporunda; suça konu senet üzerindeki imzanın M'nin eli ürünü olduğunun ve yazıların sanık ve müştekiye ait olmadığının anlaşılmış olmasına göre sanık davalı hakkında beraat kararı verildiği - Maddi bir vakıanın varlığına yani imzanın davacıya ait olduğuna ilişkin kesinleşmiş kabule göre imzanın aidiyeti hususunun hukuk mahkemesince yeniden tartışılmasının olanaksız olduğu - Davaya konu bononun kambiyo senedi vasfını taşıyıp kayıtsız şartsız borç ikrarı içerdiği gibi nakden de düzenlenmiş olduğu, bu konularda bir ihtilaf bulunmadığı, kambiyo senetlerinin vasıflarının mücerretlik ilkesi gereğince tanzim edenleri bağlayıcı bulunduğu, davalı tarafça kötü niyet tazminatına hükmedilmesi talep edilmiş ise de mahkemece ihtiyati tedbir talebi üzerine ara kararla icra hukuk mahkemesi tarafından takip geçici olarak durdurulduğundan davacı vekili tedbir talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş olmakla takip durmadığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf istemlerinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
Dava dışı sigortalıya ödenen sigorta bedelinin taşınmaz malikinden rücuen tahsili için başlatılan icra takip dosyasına ödenen bedelin istirdatı talebi- İspat yükü- İlliyet bağı-
Bonoyu elinde bulunduran kimsenin hak sahibi olabilmesi için fiili zilyetliğinin yeterli olmayıp, aynı zamanda hakkını müteselsil ve birbirine bağlı ciro zinciriyle ispatlaması gerekli olup bunun da her şeyden önce ilk cironun lehtar tarafından yapılmasıyla mümkün olduğu - Somut olayda, davaya konu bono ile kambiyo senetlerine mahsus takip başlatan davalının muntazam ciro silsilesine göre senedi devralması ve buna göre yetkili hamil olduğunun anlaşılması gerekmekteyse de, davacının aval verdiği bonoda lehtarın şirket olmasına rağmen bono arkasında lehtar cirosu olmaksızın bononun X'in ilk cirosuyla Y şirketine ciro edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda takibi yapan X'in meşru hamil olmadığı dikkate alınıp kambiyo senedine dayalı olarak davacıdan senet bedelini talep edemeyeceği gözetilerek davacının menfi tespit isteminin kabulü gerekirken reddinin doğru olmadığı-