Doktorun ihmali ile zamanında gerekli müdahalenin yapılmaması nedeniyle küçüğün beyin felci geçirmesine sebebiyet verildiği iddiasıyla istenilen maddi manevi tazminata ilişkin davada, bilimsel teknik inceleme gerektiği açık olup, mahkemece, konusunda uzman üç kişilik aralarında aktüerya, tıbbi bilirkişi ve davaya konu olay ile ilgili uzmanlığı bulunan bilirkişilerden teşekkül eden yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak, bu heyetin hazırlayacağı rapor sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği-
Davalı şirkete karşı dava haksız fiil hükümlerine göre açılmış olup davalı şirket özel hukuk tüzel kişi olduğundan davanın davalı şirket yönünden adli yargıda görülmesi, işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken uyuşmazlık mahkemesinin davalı TCDD yönünden idari yargının davaya bakmaya görevli olduğu yönünde vermiş olduğu kararı nedeniyle davalı TCDD ile birlikte davalı şirket yönünden de aralarında hukuki ve fiili irtibat olduğu gerekçesi ile davanın idari yargıda görülmesi gerektiği belirtilerek, davanın usulden reddinin yanlış olduğu-
Dava, davalı Adalet Bakanlığı'na karşı hizmet kusuru iddiasına dayalı olarak değil; kazayı yapan resmi plakalı aracın işletenin davalı Bakanlık olduğu iddiasına dayandırılarak açıldığından, davalı kuruma karşı hizmet kusuru iddiasına dayanılarak açılmamış olan trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkin davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiği-
Aracın modeli, markası, özellikleri, hasarı, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, davacı tarafın iddiaları, davalının savunmaları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek aracın kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeri ile kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybının yeniden hesaplanması konusunda bilirkişiden ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İdarenin kamu hizmeti kusuruna dayanılarak açılmıştır. Hizmet kusuruna dayalı olarak açılan davaların İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanunu'nun 2.maddesi uyarınca idari yargı yerinde açılması gerektiği halde, davanın esasına girilerek sonuçlandırılması isabetli değildir. Görev, kamu düzenine-
Adi yazılı kira sözleşmesine göre davalı araç maliki şirket, aracını dava dışı şirkete kiraladığına göre, taraflar arasında tanzim edilen adi yazılı kira sözleşmesinin uzun süreli ve 3.kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesi olup olmadığı, sözleşme süresi dolduktan sonra sözleşmenin feshedilip edilmediği, aracın teslim edilip edilmediği, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma olup olmadığı, kira sözleşmesinin ve kira bedelinin maliye ve vergi Dairelerine bildirilip bildirilmediği, gerektiğinde işleten ve kiracının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin, fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, davalının işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK'nın 114. maddesi yollamasıyla sözleşme hükümlerine dayalı tazminat istemlerinde uygulanması gereken aynı Kanun'un 49. madde hükmünde yer alan haksız eylem sorumluluğunda zararın ve zarar ile sorumlu arasındaki nedensellik bağının kanıtlanması gerekeceği, henüz zarar gerçekleşmeden açılan davanın reddi gerekeceği, işbu davada zararın doğabilmesi için davacının kredi alacağının davalının yaptığı değerlemeye dayanılarak konulan ipotek haricinde asıl borçlu ve kefillerden ve varsa diğer teminatlardan tahsil kabiliyetinin olmadığının sabit olması gerekeceği-
Davalı TCDD'ye ait trende meydana gelen kaza nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemi- Asıl davada davacının davasını tamamen ıslah ederek yeni bir dava dilekçesi vermesi mümkün olduğu gibi, kısmi ıslah ile talep sonucunu artırmasının da mümkün olduğu- Anne ve baba olan davacıların müşterek çocuklarının trenle peron arasına düşerek kolunun koptuğu anlaşıldığından, çocuklarının % 66 oranında malul kalacak şekilde yaralanmasından davacı anne ve babanın üzüntü duyacağı, davacıların manevi tazminat isteme koşullarının doğrudan oluştuğunun mahkemece ilke olarak kabulü ile sonucuna göre bir karar vermek gerektiği-
Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabileceği; İdare aleyhine böyle bir davanın açılabilmesinin hizmet kusurundan kaynaklanan, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlar ile sınırlı olması gerektiğinden kamu görevlisinin, özellikle haksız eylemlerde, Anayasa ve özel yasalardaki bu güvenceden yararlanma olanağı bulunmayacağı- Davacı, kendisine karşı psikolojik baskı ve sudan sebeplerle soruşturma açılarak disiplin cezası uygulandığı gerekçesi ile manevi tazminat isteminde bulunduğundan davacının istemini dayandırdığı bu maddi olgulardan, davalı müdürün göreviyle ilgili bir eylemine değil, salt kişisel kusuruna dayanıldığının anlaşılması nedeniyle husumetin aynı okulda idareci davalıya yöneltilmesinde isabetsizliğin bulunmadığı-
Davalılardan sadece sigorta şirketi vekili süresinde zamanaşımı definde bulunmuş olup, diğer davalı davaya cevap verip zamanaşımı definde bulunmadığından, diğer davalı yönünden davaya devam edilerek toplanacak deliller ile varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-