TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borç İlişkisinin Kaynakları > - Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri > - A. Sorumluluk > Madde 49 - I. Genel olarak
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK'nın 114. maddesi yollamasıyla sözleşme hükümlerine dayalı tazminat istemlerinde uygulanması gereken aynı Kanun'un 49. madde hükmünde yer alan haksız eylem sorumluluğunda zararın ve zarar ile sorumlu arasındaki nedensellik bağının kanıtlanması gerekeceği, henüz zarar gerçekleşmeden açılan davanın reddi gerekeceği, işbu davada zararın doğabilmesi için davacının kredi alacağının davalının yaptığı değerlemeye dayanılarak konulan ipotek haricinde asıl borçlu ve kefillerden ve varsa diğer teminatlardan tahsil kabiliyetinin olmadığının sabit olması gerekeceği-
Davalı TCDD'ye ait trende meydana gelen kaza nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemi- Asıl davada davacının davasını tamamen ıslah ederek yeni bir dava dilekçesi vermesi mümkün olduğu gibi, kısmi ıslah ile talep sonucunu artırmasının da mümkün olduğu- Anne ve baba olan davacıların müşterek çocuklarının trenle peron arasına düşerek kolunun koptuğu anlaşıldığından, çocuklarının % 66 oranında malul kalacak şekilde yaralanmasından davacı anne ve babanın üzüntü duyacağı, davacıların manevi tazminat isteme koşullarının doğrudan oluştuğunun mahkemece ilke olarak kabulü ile sonucuna göre bir karar vermek gerektiği-
Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabileceği; İdare aleyhine böyle bir davanın açılabilmesinin hizmet kusurundan kaynaklanan, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlar ile sınırlı olması gerektiğinden kamu görevlisinin, özellikle haksız eylemlerde, Anayasa ve özel yasalardaki bu güvenceden yararlanma olanağı bulunmayacağı- Davacı, kendisine karşı psikolojik baskı ve sudan sebeplerle soruşturma açılarak disiplin cezası uygulandığı gerekçesi ile manevi tazminat isteminde bulunduğundan davacının istemini dayandırdığı bu maddi olgulardan, davalı müdürün göreviyle ilgili bir eylemine değil, salt kişisel kusuruna dayanıldığının anlaşılması nedeniyle husumetin aynı okulda idareci davalıya yöneltilmesinde isabetsizliğin bulunmadığı-
Davalılardan sadece sigorta şirketi vekili süresinde zamanaşımı definde bulunmuş olup, diğer davalı davaya cevap verip zamanaşımı definde bulunmadığından, diğer davalı yönünden davaya devam edilerek toplanacak deliller ile varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Islahla kastedilenin, dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesi olduğu; dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine olanak bulunmadığı- Haksız fiil nedenine dayalı maddi tazminat istemli davada, dava konusu edilmeyen manevi tazminat talebin ıslah konusu yapılamayacağı-
Davalı banka nezdinde bulunan ve davacıya ait kredi kartı hesabındaki paranın davacının bilgisi ve izni dışında kullanılarak davalı bankanın internet bankacılığı sayfasında “mail order” yöntemi ile ... numaralı telefona tek kullanımlık şifre gönderilmek sureti ile yapılmış para transferi nedeniyle ödenmek zorunda kalınan bedelin tahsiline ilişkin davada, telefon numarasının davacı asile ait olduğu tespit edilip sim kartının kopyalandığı ya da sahte sim kartı düzenlendiği kanıtlanamadığından bankaya atfedilebilecek bir kusur bulunmadığından davanın reddi gerektiği-
Dava tarihinden faiz işletilmiş olması doğru olmadığı ve davalı sigortanın hasar dosyasında başvuru kaşesi mevcut olduğundan davalı sigorta şirketi yönünden 8 iş günü sonrasından itibaren faiz yürütülmesi, diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan tarihten itibaren faiz yürütülmesi gerektiği- Zarara neden olan araç ticari amaçlı çekici ve römork olup ticari faaliyet sırasında zarara neden olduğundan davada temerrüt faizi olarak ticari faiz niteliğindeki avans faizine hükmedilmesi gerektiği-
Araç maliki ile birlikte dosya içerisinde mevcut ariyet sözleşmesi gereği kullanım haklarının davacıda olduğu anlaşıldığından işin esasına girilip taraf delilleri toplandıktan sonra varılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Davacı, davalı İl Sağlık Müdürlüğü yönünden davasını, davacı yayaya çarpan aracın işleteni olduğunu belirterek açmış olup, adı geçen bu idare yönünden hizmet kusuru iddiasına dayanılmadığından, İl Sağlık Müdürlüğü yönünden yine müteselsil sorumlulukları bulunan sürücü ve sigorta şirketi ile birlikte davanın adli yargıda bakılması gerektiği-