Velayete ilişkin davada hüküm sonucu belirtmeyen bir beyanla hüküm tefhim edilmişse de hakim yargılamayı sona erdirdiği oturumda hiçbir karar vermediğinden ortada hukuki varlık kazanmış bir kararın mevcut olmadığı, bu durumda yeniden yargılama yapılması gerekeceği-
Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyalarının kim tarafından takılmış olursa olsun kadına bağışlanmış sayılacağı, ziynet eşyalarının bozdurularak minibüs alımında kullanıldığı davacı-karşı davalı (koca) tarafından da kabul edildiğine göre ve bunların geri istenmemek üzere kocaya verildiği iddia ve ispat edilmediğine göre davalı-karşı davacının ziynetlere ilişkin talebinin kabul edilmesi gerekeceği-
Boşanma kararıyla tesis edilen kişisel ilişkinin değiştirilmesi davasında, mahkemece davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmeden ve duruşma açılmadan dosya üzerinde karar verilmişse de dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden, açıklamada bulunma ve ispat hakkı tanınmadan hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Kısıtlananın velayet görev ve sorumluluğunu ifa edemeyeceği-
Müşterek çocuk için tedbir nafakası talep edildiği ancak lehine nafaka talep edilen küçüğün yargılama sırasında reşit olduğu anlaşıldığından; mahkemece, takdir edilen nafakanın küçüğün reşit olduğu tarihe (18 yaşına) kadar geçerli olacak şekilde hükmedilmesi gerekeceği, süreklilik arzedecek şekilde karar oluşturulması doğru değil ise de; bu hususun düzeltilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-
Evlilik birliği devam ederken müşterek çocuk için hükmedilecek nafaka, tedbir nafakası niteliğinde olup; mahkemece iştirak olarak nitelendirilmiş olması doğru değil ise de; bu hususun düzeltilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-
Velayete ilişkin davalar “basit yargılama” usulüne tabi olsa da, delillerin toplanması ve taraflar tanık göstermiş ise gösterilen tanıkların dinlenmesi gerekeceği-
Mahkemece talep edilen iştirak nafakasının fazlasına hükmedemeyeceği-
Davalı annenin müşterek erkek çocuğu baba yanında bırakıp müşterek kızı yanına almak suretiyle ortak konutu terk ettiği, nerede ve kiminle olduğu, ne iş yaptığı, nasıl geçindiği hususunda sağlıklı bilgi edinilemediği, evi terki sonrasında beraberinde götürdüğü kızını farklı yerlerde bulunan üç ayrı okulda öğrenim görmek zorunda bıraktığı anlaşıldığından, davalı annenin bu yaşam tarzı ve kardeşlerin birbirlerinden ayrılmaları küçüklerin bedeni ve fikri gelişimlerini olumsuz etkileyeceğinden, müşterek kız çocuğun velayetinin davalı anneye verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Boşanma veya ayrılık vukuunda çocuk kendisine tevdi edilmemiş tarafın gücüne göre çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlü olacağı, müşterek çocuk lehine iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekeceği-