Tarafların aynı şehirde oturduğu ve müşterek çocuğun yaşı da gözönüne alınarak baba ile yatılı kalacak şekilde ayın belli haftalarında ve yaz aylarının birinde kişisel ilişki kurulmasının onun yüksek çıkarına uygun düşeceği gözetilerek buna uygun kişisel ilişki tesisi gerektiği- 
Borçlunun birbirini takip eden tarihlerde, tüm nafaka borçlarını kapsamasa da yemek,servis ücreti ile özel okul ücretine ilişkin yaptığı birtakım ödemelerin -Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarına göre- nafaka borcu dışında ahlaki bir görevin yerine getirilmesi mahiyetinde olduğunun kabulü gerekeceği-
Eşine fiziksel şiddet uygulayıp, hakaret eden ve eşini tehdit eden davalı kocanın, güven sarsıcı davranışlar sergileyen davacı kadına göre boşanmaya neden olan olaylarda daha ağır kusurlu olduğundan; mahkemece tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabul edilmesi gerektiği- Velayetleri davalı babaya verilen müşterek çocuklar ile davacı anne arasında; aynı şehirde oturmaları halinde, ayda sadece bir hafta sonu ve dini bayramlarda yatılı olmayacak şekilde kişisel ilişki tesisi, sömestr ve yaz tatillerinde ise şahsi ilişki kurulmaması, ayrı şehirde oturmaları halinde ise sömestr ve dini bayramlarda kişisel ilişki kurulmamasının isabetsiz olduğu-
İştirak nafakasının, çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları ile genel ihtiyaçlar ve ana babanın mali durumuna göre takdir edileceği, nafaka miktarının belirlenmesinde esas alınması gereken küçüğün bakım ve barınma, okul, eğitim ve gelişme giderlerinin karşılanmasının yanında davalının gelirinin de göz önünde bulundurulmasının gerekeceği-
Tarafların ayrı ülkelerde yaşadıkları da gözetilerek baba ile velayeti tedbiren anneye bırakılan küçük arasında TMK'nun 182/1 ve 323. maddeleri gereğince uygun sürelerle kişisel ilişki tesisi gerektiği- 
Tarafların ayrı şehirlerde yaşadıkları dikkate alındığında; her ayın iki hafta sonu C.rtesi günleri ve dini bayramların ikinci günleri saat 12.00-18.00 saatleri arasında düzenlenen kişisel ilişkinin yetersiz olduğu, çocuğun bedeni, fikri gelişimi ve babalık duygusunu tatmine elverişli olmadığı; mahkemece baba ile çocuk arasında yatılı da kalacak şekilde uygun sürelerle kişisel ilişki kurulması gerektiği- 
16 ve 14 yaşlarındaki müşterek çocuklar idrak çağında olduklarından; velayetleri konusunda mahkemece bizzat veya görevlendireceği nezdindeki uzman vasıtasıyla görüşlerinin alınması, diğer delillerle birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği- 
Boşanma kararıyla müşterek çocuğun velayetinin babaya bırakılmasına karar verilmiş, karar kesinleştiği halde, davalı babanın velayet sorumluluğunu üstlenmediği, küçüğün 2 yıla yakın davacı annenin yanında kaldığı, bu tarihten sonra davalının çocuğu yanına aldığı, ekonomik ve sosyal durumu, bakım ve eğitimini rahatlıkla sağlamasına müsait iken davalının çocuğunu bir etüd merkezine "yatılı" olarak verdiği, çocuğun bir süre burada kaldıktan sonra yeniden annesinin yanına dönüp onunla birlikte yaşamaya başladığı, dava sırasında ise baba yanında kaldığı anlaşılmış olup, 13 yaşındaki çocuk mahkemece dinlenmiş, velayet konusunda bir tercihte bulunmamış, uzman raporunda ise, çocuğun velayetinin anneye verilmesinin uygun olduğu bildirilmiş olduğundan; çocuğun velayetinin davalıdan alınarak anneye verilmesi gerektiği- 
Davacının katılma yoluyla temyizinin harcı ve kaydı bulunmadığından incelenmesine yer olmadığı- Müşterek çocukların velayeti anneye verildiği, karardan sonra davalı kadının, adam öldürme suçuna iştirak ettiği ve tutuklandığı anlaşılmış olup; mahkemece bu husus nazara alınıp müşterek çocukların velayetlerinin düzenlenmesi konusunda karar verilmesi gerektiği- 
İştirak nafakasının; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşullarındaki paranın alım gücü ile genel ihtiyaçlarına uygun olarak, ana babanın mali durumları da gözetilmek suretiyle takdirinin gerekeceği-