Çalışmayan, herhangi bir geliri ve malvarlığı olmayan davalı adına iştirak nafakasına hükmedilemeyeceği, Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılmasının, mali gücü varsa söz konusu olacağı-
Mahkemece, boşanmaya sebep olan olaylarda koca, eşine göre ağır kusurlu kabul edilmiş, (kadın)'ın çalışmadığı ve herhangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı saptanmışsa, (kadın) yararına Türk Medeni Kanununun 175. maddesi gereğince diğer tarafın mali gücü oranında uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerektiği-
Boşanma davası içinde vaki ve boşanmanın fer'i (eki) niteliğinde olan Türk Medeni Kanununun 174. maddesinde yazılı maddi ve manevi tazminat istekleri ile 182. maddesinde yer alan iştirak nafakası isteklerinin harca tabii olmayacağı-
Çocuklarıyla düzenli kişisel ilişkiyi elde etmek ve sürdürmek ana ve/veya baba için hak olduğundan, bu ilişkinin, sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabileceği veya engel olunabileceği-
Nafaka miktarının belirlenmesinde esas alınması gereken ister bakım ve barındırma, isterse kreş, okul, eğitim ve gelişme giderlerinin aşırılığa kaçmada doğru, makul ve gerçekçi sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi toplumun ve çevrenin genel yaşam gelişim ve eğitim çizgisinin gözden uzak tutulmaması ve nihayet velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerektiği-
Velayeti anneye verilen tarafların müşterek çocuğu yaşı itibarıyla anne bakım ve şefkatine muhtaç olduğu, baba ile küçük arasında her yıl 1-31 Temmuz arasında kurulan kişisel ilişki tesisinin küçüğün yaşı itibarıyla onun bedeni ve fikri gelişimini olumsuz yönde etkileyeceği gibi, davacı-davalı annenin de velayet görevini gereği gibi yerine getirmesine engel olacağından daha uygun süreyle kişisel ilişki kurulması gerekeceği- Milli bayramların ikinci günü bulunmadığı halde, milli bayramların ikinci günü için de kişisel ilişki kurulması da yanlış olup, hükmün bu sebeplerle bozulması gerekeceği-
Karar tarihinden önce ergin olduğu halde, ergin olan çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmesinin doğru olmayacağı-
Mahkemece küçükle biyolojik anne arasında annelik duygularını tatmin için uygun süreli kişisel ilişki kurulması gerekeceği-
Müşterek çocuk için takdir edilen nafakanın boşanma hükmünün kesinleşme tarihine kadar tedbir, bu tarihten itibaren ise iştirak nafakası olacağının kabulü gerekeceği-
Öncelikle çocuğun velayetinin düzenlenmesi ve sonucuna göre davacıya kişisel ilişki kurma hakkının tanınmasına karar verilmesi gerekeceği-