Şikayetçinin alacaklı olduğu icra dosyasında haczedilen krom madenlerinin satışa konu mallar olduğu, buna karşılık şikayet edilen ve 2. sırada bulunan banka ile 3. sırada haczi bulunan Finansal Kiralama şirktinin sıra cetveline konu mallar üzerinde haczinin bulunmadığını ve hacizlerin farklı yerdeki mallar üzerinde olduğunu iddia etmiş olmasına rağmen sadece haciz tarihleri gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Şikayet olunanın borçlusu aleyhine başlattığı takipte borçlunun yaptığı yetki itirazının dosyaya geç intikal etmesi karşısında şikayet olunan tarafından yapılan haciz işleminin geçersiz olduğu, haczin geçerli olması için haciz tarihinde takibin kesinleşmiş olmasının şart olduğu, şikayet olunan tarafından daha sonra geçerli bir haciz de konulmadığı halde bu hususun dikkate alınmaması doğru olmadığı ve aynı sıra cetveline dayalı ve tarafları aynı olan diğer icra hukuk mahkemesi dosyası ile arasında bağlantı bulunduğundan her iki şikayetin HMK. mad. 166 gereğince birleştirilerek birlikte görülmesi gerektiği-
HMK'nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan sıra cetveline itiraz davaları için görevli mahkemenin (alacağın sıra cetveline göre düşen hissenin miktarına bakılmaksızın ) HMK'nın 2/1. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu-
6352 s. Kanunun ilgili hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarihten önce başlatılan takip işlemleri hakkında, değişiklikten önceki hükümlerin uygulanmasına devam edileceği- 6352 sayılı Yasa değişikliğinin, takip tarihinden itibaren değil, haciz, satış gibi başlatılan her bir takip işlemi tarihi esas alınarak uygulanacağı-
Mahkemece, sıra cetveline itiraz davasında karşı dava yolu ile sıra cetveline itiraz edebileceğinin kabulünün, hak düşürücü sürenin karşı dava yolu ile aşılması anlamına geleceği, sıra cetveline karşı hak düşürücü süre içinde karşı davanın açılmadığı gerekçesiyle, süreye ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK'nın 114/2. ve 115/2. maddeleri uyarınca karşı davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği- Her zaman düzenlenmesi mümkün olan çek ve bononun, alacağın varlığını ispatlamaya tek başına yeterli olmadığı, senetler ve çeklerin ancak tarafları ve onların cüz'i ve külli halefleri yönünden delil niteliğinde olup, temel ilişkinin ve kambiyo ilişkisinin dışında kalan davacı üçüncü kişi bakımından bu nitelikte bir ispat vasıtası olarak kabul edilemeyecekleri, öte yandan, alacağın miktarına göre diğer tarafın açık muvafakati bulunmadığı sürece tanık dinlenemeyeceği ve tanık beyanına dayalı olarak hüküm kurulamayacağı, davalı alacaklının savunma ve delilleri çerçevesinde alacağın gerçek olup olmadığının tartışılması, davalı ile borçlu arasındaki hukuki ilişkinin ve davalının alacağının doğum tarihinin değerlendirilmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Bedeli sıra cetveline konu olan, borçlunun iştirak halinde malik olduğu taşınmazdaki borçluya ait paya, şikayet olunanın alacaklı olduğu .... İcra Müdürlüğü'nün 2008/695 E. sayılı dosyasında, 25.11.2010 tarihinde haciz konulduğu, şikayet olunanın haciz tarihinden itibaren iki yıl içinde, İİK'nın 121. maddesi uyarınca İcra Hukuk Mahkemesi'nden yetki alarak, ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nde ortaklığın giderilmesi davası açtığı, bu nedenle süresi içinde satışın talep edilmiş olduğu ve şikayet olunanın haczi düşmediğinden şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği-
Sıra cetveline itiraz eden alacaklının icra takibinin ve buna bağlı olarak geçerli bir haciz işleminin bulunması gerektiği- Saatte 10da satışı gerçekleştirilen taşınmaza ilişkin gönderilen haciz müzekkeresinin aynı gün 15.40'da tebliğ edilmesi halinde, haczin satış anından sonra konduğunun kabulü gerektiği- Şikayetçinin, satış anı itibariyle haczinin bulunmadığından, dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle sıra cetveline ilişkin şikayetin usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Şikayetçinin kambiyo senetlerine mahsus yolla bonoya dayanan takibinin İİK. mad. 100 'e dayanamayacağı- Şikayet olunanın ihtiyati haczinin kesin hacze dönüşme tarihi, şikayetçinin ihtiyati haczinin kesin hacze dönüşme tarihinden önce olduğundan şikayet olunanlar yönünden şikayetin reddi gerektiği-
Tasarrufun iptali davasına konu taşınmazı devralan borçlunun alacaklıları tarafından uygulanan haczin, iptal edilmiş tasarruf oranında davayı kazanmış olan alacaklıya karşı bir önceliğinin olmadığı-
Konut ve araç kredisi gibi tüketicinin şahsi ihtiyacını karşılayan varlıkları edinme amacıyla kullanılan krediler için gösterilen teminatların, kural olarak sadece bu kredilerden doğan borçlar için teminat teşkil edeceği, bu borçların sona ermesi ile araç ya da konut üzerindeki rehin haklarının sona ereceği; banka müşterisinin diğer ticari kredi borçlarının teminatı olarak kullanılamayacağı, borçlunun hem bedeli paylaşıma konu binek otomobil için ve hem de ticari işleri için krediler kullandığı, bedeli paylaşıma konu araçtan kaynaklanan borcunu ödediği anlaşıldığından, araç üzerindeki rehnin, bankanın ticari kredi ilişkisinden doğmuş veya doğacak alacaklarının teminatını teşkil etmeyeceğinin kabulü gerektiği-