Asıl dosyada şikayetçinin haczinin şikayet olunanın haczinden önce olduğunun kabul edilmesinin sonucu itibariyle doğru olduğu belirtildiğine göre, asıl dosyada şikayetçinin haczinin ilk haciz olduğu gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, tarafların hacizlerinin aynı tarihte olduğunun ve paranın garameten paylaştırılmasının doğru olduğunun kabulünün doğru olmadığı- İlk haczin birleşen dosyada şikayet olunana ait olduğu kabul edildiğine göre, birleşen dosyada bu gerekçeyle şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, haciz tarihlerinin aynı gün olduğu ve garameten paylaştırılmasının doğru olduğunun kabulü ile yazılı gerekçeyle hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
6100 sayılı HMK'nın 20. maddesi uyarınca, görevsizlik kararı verilmesi halinde süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş kararın, kesinleştiği tarihten itibaren, taraflardan birinin 2 hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekeceği, aksi takdirde, mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği-
Tebliğ belgelerinde yetkili kişinin tevziat saatinde işyerinde bulunmadığına veya o sırada evrakı bizzat alamayacak durumda olduğuna ilişkin tespite yer verilmediği görüldüğünden, tebligatın geçersiz olduğu ve bu durumda şikayet dilekçesinde açıklanan öğrenme tarihine göre şikayetin İİK. mad. 142/1 uyarınca 7 günlük hak düşürücü süre içinde yapıldığı- Mahkemece, garameten paylaştırma ve ayrılan miktarların şikayetçi yönünden kesinleştiği, şikayetçinin aynı taşınmazın satış bedeli ile ilgili düzenlenen sıra cetveline itirazda hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle, şikayetin HMK. mad. 114/1-h ve 115/2 uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Şikayetçi kuruma tebliğe çıkarılan sıra cetveli, evrak memuru imzasına tebliğ edilmişse de, tebliğ belgelerinde yetkili kişinin tevziat saatinde işyerinde bulunmadığına veya o sırada evrakı bizzat alamayacak durumda olduğuna ilişkin tespite yer verilmediği görüldüğünden, tebligatın usulsüz olduğu ve bu durumda şikayetçi vekilince de şikayet dilekçesinde açıklandığı öğrenme tarihi gözetildiğinde, şikayetin 7 günlük hak düşürücü süre içinde yapıldığının kabulü gerektiği- Şikayetçinin iptal edilen sıra cetveli ile ilgili olarak, 1. sıradaki haciz alacaklısı ile garameten paylaştırma nedeniyle ayrılan paylara herhangi bir şikayetinin bulunmadığından bu miktarların ve garameten paylaştırmanın şikayetçi yönünden kesinleştiği- Mahkemece, garameten paylaştırma ve ayrılan miktarların şikayetçi yönünden kesinleştiği, şikayetçinin aynı taşınmazın satış bedeli ile ilgili düzenlenen sıra cetveline itirazda hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle, şikayetin usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Şikayetin, kural olarak şikayet edene göre sıra cetvelinde öncelikli olan ya da aynı derecede hacze iştirak eden alacaklılara, diğer anlatımla kendine pay ayrılan ve şikayet sonucundan etkilenecek olan alacaklılara yöneltilmesi gerekeceği-
Satış bedelinden 3. sıra iptal edilmiş olsa da, 7. sırada yer alan şikayetçiye intikal edebilecek para kalmayacağından şikayetçinin sıra cetvelinin 3. sırasındaki alacaklıya yönelik şikayette bulunmakta hukuki yararının bulunmadığı- Sıra cetveliyle ilgili başlatılan haciz ve satış süreleri, başlatıldığı tarihteki yasa hükümlerine tabi olup sonradan yapılan değişikliklerde belirtilen süreler önceki yasa zamanında başlatılmış süreleri etkilemeyeceği-
Sıra cetvelinin gazetede ilanından sonra tebliğ avansı yatırmayan şikayetçi vekilince sıra cetveli ilanının yapılmasının, dava açılma süresinin başlangıç tarihini etkilemeyeceği-
Şikayetçinin İİK'nın 227/1 ve 16/1. maddeleri uyarınca 7 gün içerisinde sadece kendi sırasına yönelik itirazlarını, husumeti iflas idaresine yönelterek İİK'nın 235/son maddesi gereğince icra mahkemesinde ileri sürmesi gerekeceği-
Davacının iddiası gerçek bir alacağın bulunmadığı değil, alacağın bulunduğu fakat sona erdirildiği noktasında ise, kural olarak ispat külfetinin yer değiştirdiğinin kabul edilmesi, bir diğer ifade ile ödeme gibi sebeplerin varlığını ispat yükünün davacıya yüklenmesi gerekeceği- Mahkemece, dava dışı bankaya yapılan ödemenin dava dışı borçlu tarafından borcu sona erdirmek amacıyla yapıldığı fakat bunun üçüncü kişilere karşı varlığını koruyor gibi gösterilmesi için temlik ivazı olarak bankaya yatırıldığını ispat yükünün davacı alacaklıda olduğunun kabul edilmesi gerektiği-
Mahkemece görevsiz olunduğu sonucuna varılmış olmakla, bu sebeple davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, görevsizlik kararı verilmesi yerinde olmamış ise de, yapılan bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-