Üçüncü kişinin elindeki bir paranın İİK. mad. 89 değil;  İİK. mad. 88 uyarınca, haczedilmesi, tıpkı taşınırlarda olduğu gibi, paranın somut olarak üçüncü kişi elinde mevcut olması gerektiği- Henüz mevcut olmayan bir paranın taşınır hükümlerine göre haczinin mümkün olmadığı- Üçüncü şahıstaki para alacağının da, İİK. mad. 110 hükmüne kıyasen, 05.01.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun ile değişik 106/1. maddesi uyarınca; hacizden itibaren altı aylık süre içerisinde icra dosyasına celbinin istenmesi gerektiği; yoksa haczin düşeceği- Üçüncü kişi banka nezdinde henüz mevcut olmayan bir paranın, İİK'nın 88. maddesine uygun olarak yazılan müzekkereyle haczi mümkün olmadığı-
Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün, davalı alacaklıda olduğu, davalı alacaklının alacağının varlığını ve miktarını, takipten önce düzenlenmiş ve üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilecek nitelikte olan usulüne uygun, birbirini doğrulayan yazılı delillerle kanıtlaması gerekeceği, her zaman düzenlenmesi mümkün olan çek ve bononun, alacağın varlığını ispatlamaya tek başına yeterli olmadığı, senetler ve çeklerin ancak tarafları ve onların cüz'i ve külli halefleri yönünden delil niteliğinde olup, temel ilişkinin ve kambiyo ilişkisinin dışında kalan davacı üçüncü kişi bakımından bu nitelikte bir ispat vasıtası olarak kabul edilemeyeceği, öte yandan, alacağın miktarına göre diğer tarafın açık muvafakati bulunmadığı sürece tanık dinlenemeyeceği ve tanık beyanına dayalı olarak hüküm kurulamayacağı, davalı alacaklının savunma ve delilleri çerçevesinde alacağın gerçek olup olmadığının tartışılması, davalı ile borçlu arasındaki hukuki ilişkinin ve davalının alacağının doğum tarihinin değerlendirilmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği- Mahkemece, bilirkişi aracılığıyla, öncelikle, davacının takibinin dayanağı olan faturaya dayalı alacağının doğum tarihinin, davalının takip tarihinden önce olup olmadığının belirlenmesi, davacının alacağının doğum tarihinin davalının takip tarihinden sonra olduğunun belirlenmesi halinde, davacı, davalıya karşı muvazaa iddiasında bulunamayacağından, davanın reddine karar verilmesi, aksi takdirde, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü davalı alacaklıda olduğundan, uyuşmazlığın esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği- Talep ya da davacı taleplerinden biri hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi ya da dava konusu talepten başka bir konuda karar verilmesi halinde, böyle bir kararı davacı temyiz etmese dahi aleyhine kesin hükmün oluşmayacağı ve davalı yararına usuli kazanılmış hak doğmayacağı-
İcra takibinde taraf olmayan üçüncü kişinin, taraf olmadığı icra takibindeki alacağın muvazaalı olması sebebiyle -mahkeme ilamı ile iptal edildiğini ileri sürerek- alacaklıya ödenen paranın İİK. mad. 361 gereğince iadesini isteyemeyeceği, bu iddianın ileride sıra cetveli yapılması halinde, sıra cetveline itiraz olarak ileri sürmesi durumunda değerlendirilebileceği-
Üçüncü kişinin elindeki bir paranın İİK’nın 89. maddesine göre değil de, taşınır hacizlerine ilişkin 88. maddesine göre haczedilmesinde, tıpkı taşınırlarda olduğu gibi, paranın somut olarak üçüncü kişi elinde mevcut olması gerektiği, henüz mevcut olmayan bir paranın taşınır hükümlerine göre haczine yasal olanak bulunmadığı, üçüncü şahıstaki para alacağının da İİK 110  kıyasen uygulanarak hacizden itibaren altı aylık süre içerisinde icra dosyasına celbinin istenmesi gerektiği- Dosyanın borçlusunun, alacaklı olduğu icra dosyasına girecek paralar üzerine haciz koyan şikayetçilerin yasaya uygun bir haczinin olmadığı, buna göre sıra cetvelinde yer alması mümkün olmayan bu şikayetçinin davasının, hukuki yararının bulunmadığı-
Mahkemece, İİK'nın 140. maddesinin 2. fıkrasında 206. maddeye atıf yapılmış ise de bu maddedeki imtiyazların sadece aynı sıradaki hacze iştirak eden ve kamu alacağı sahibi olmayan alacaklılara karşı ileri sürülmesinin mümkün olduğu gözetilerek, ipotek alacaklısının alacağı ayrıldıktan sonra, kalan bedelden sıra cetvelinde Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ve Uzunmehmet Vergi Dairesine ayrılan ve adı geçen şikayet olunanlar tarafından itiraz edilmeyen miktarların adı geçen şikayet olunanlara ayrılması, uzman bir bilirkişiden şikayetçinin İİK'nın 206. maddesinin 4/A fıkrası da gözetilerek, belirlenecek imtiyazlı alacak miktarı ile ilgili rapor alınması, kalan paradan şikayetçinin imtiyazlı alacak miktarının ödenmesi, varsa artan kısmın şikayet olunan T.C. Ziraat Bankası A.Ş.'ye ayrılmasına karar verilmesi gerekeceği- Sıra cetveline yönelik şikayetlerde icra mahkemesi, önüne gelen şikayetleri sonuçlandırmak ve icra müdürüne bu yönde talimat vermekle görevli olup, gerekçede yeni sıra cetvelinin hangi ilkelere göre düzenleneceğini belirlemesi, diğer bir anlatımla alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiğinin saptaması, cetvelin hukuka uygun olmayan kısımlarının gösterilmesi, bu çerçevede işlem yapılması için icra müdürüne (İİK'nın 17/1 maddesi hükmüne kıyasen) talimat vermesi gerektiğinden, iptal nedenlerinin gerekçede belirtilmesi ve hüküm fıkrasında gerekçe tekrar edilmeden sıra cetvelinin iptaline karar vermekle yetinilmesi ve eda hükmü kurulmaması gerekeceği-
Takip dosyasındaki alacağın dayanağı olan çeklerin her birinin en geç düzenlenebileceğinin kabulü gereken tarih olan bankaya ibraz tarihleri, ihtiyati haciz ve takip tarihlerinden önce olduğu, bu durumda davalı alacağının daha önce doğduğunun kabulü gerektiği, buna göre de, sonraki tarihte doğan davacı alacakları bakımından muvazaa yaratılamayacağı- Davalının alacaklı bulunduğu 2. ve 3. sıralarda yer alan icra dosyalarına ilişkin davanın ve birleşen davasının HMK'nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca hukuki yarara ilişkin dava şartı noksanlığından reddine karar verilmesi gerekirken, harcı yatırılarak açılmış olan davaların daha sonra birleştirilseler de esas itibariyle bağımsızlıklarını korudukları bu itibarla asıl ve birleşen davalardaki talepler hakkında ayrı ayrı hüküm tesis gerektiği- Sıra cetveline itiraz davaları sonunda verilen hükmün, sadece davanın tarafları bakımından sonuç doğuracağı ve verilen kabul kararı ile durumun tespiti ile yetinilmeyip, eda hükmünün kurulması gerekeceği- İtirazın sadece alacağın esasına yönelik olduğu, hem esasa, hem sıraya ilişkin olmadığı, şayet böyle olsaydı önce sıraya itirazın incelenmesi, bu itirazın yerinde görülmemesi halinde esasa ilişkin itirazın incelenmesi gerekeceği-
Şikayet olunanın haczi düşmeden yasal iki yıllık süre içerisinde önce bir miktar satış avansı yatırarak satış talebinde bulunduğu ve bu durumda haczin düşmüş olduğunu kabul edilemeyeceği- Tasarrufun iptali davasını kazanan alacaklıya taşınmazı devralan kişiden alacaklı olup haciz uygulayan alacaklılardan önce ödeme yapılması gerektiği, taşınmazın haciz tarihi şikayetçinin haciz uyguladığı tarihten sonra olsa bile tasarrufun iptali davasına dayalı olduğundan öncelikli olarak bu alacağın ödenmesi gerektiği- Şikayetçi tarafın şikayet dilekçesinde belirttiği diğer alacaklı olduğu dosyalarda konulan hacizlerden sonra konulmuş haciz bulunmadığından bu dosyalardaki hacizlerin zaten düştüğü, bu itibarla bu dosyaların hacizlerinin değerlendirmeye alınmadığı, tasarrufun iptali nedeniyle şikayet olunanın takip dosyası alacağının öncelikli olmasına dair hususların bu dosyalar için de geçerli olduğu, gerek şikayet olunanın dosyasında taşınmaza konulan ve hala geçerli olan haciz tarihinin, şikayetçi tarafından aynı taşınmaza 2009 yılında konulan hacizden önce olması, gerekse herhalde şikayet olunan haczinin tasarrufun iptali davasına dayalı olması sebebiyle sonraki malikin alacaklılarına önceliğinin bulunması karşısında düzenlenen sıra cetvelinin yasaya uygun olduğu-
Muvazaa nedenine dayalı sıra cetvelinin iptali istemini inceleme görevinin İİK. mad. 142/1 uyarınca "asliye hukuk mahkemesi"ne ait olduğu- Davacı alacaklıların alacak tutarları ve yargılama giderleri, davalıya ayrılan paydan daha az olduğundan, davacı alacaklıların alacaklarını karşılamaya yeteceği ve bu durumda mahkemece, asıl ve her bir birleşen dava yönünden, davalıya ayrılan payın ilgili dosyadaki yargılama giderleri ve vekalet ücreti dahil olmak üzere önce davacıya ait icra dosyalarına ödenmesi, artan kısım bulunması halinde davalıya bırakılmasına karar verilmesi gerektiği-
6352 s. Kanunun ilgili hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarihten önce başlatılan takip işlemleri hakkında, değişiklikten önceki hükümlerin uygulanmasına devam edileceği; 6352 sayılı Yasa değişikliğinin, takip tarihinden itibaren değil, haciz, satış gibi başlatılan her bir takip işlemi tarihi esas alınarak uygulanacağı- Süresinde satış istenmemesi ile yalnız haczin kalkacağı, icra takibinin düşmüş olmayacağı, icra takibinin derdest kalmaya devam edeceği- İİK. mad. 78/son gereğince; yenileme ve yeniden harç yatırılmasının, takibin düşmesi hali için zorunlu olduğu-  Şikayet olunanın alacaklı olduğu dosyada süresinde haciz istenmiş olduğundan, icra müdürünün İİK. mad. 78 uyarınca, takibin muameleden kaldırılması işlemi usul ve yasaya aykırı olup, şikayet olunanın bu memur işlemine karşı şikayet yoluna gitmemiş olmasının sonuca etkisi bulunmadığı; salt dosyanın takipsiz bırakılması nedeniyle haczin düştüğü sonucuna varılamayacağı- Bir yıllık satış isteme süreci içinde taşınmaz başka bir dosyadan satılmış ise, o tarihe kadar satış talebinde bulunmayanın, satış talebinde ya da o satıştan kendi dosyası için yararlanma talebinde bulunmasına gerek kalmaksızın haczinin ayakta olacağı- Mahcuzun başka bir dosyadan satışının yapılması halinde; satış tarihinde satış isteme süresinin geçmemiş olması kaydıyla haczin düşmesinden söz edilemeyeceği- Haciz tarihinden itibaren yasal satış isteme süresi geçirilmiş olmasına rağmen, yapılan istem üzerine her nasılsa hacizli mal satılmış ise, bu satışın diğer alacaklılar yönünden düşen haczi geçerli hale getirmeyeceği- 11.03.2014 tarihinde satılan taşınmaz ile ilgili şikayet olunanın 20.03.2008 tarihli haczi süresinde satış istenmediğinden düşmüş ise de, 26.03.2013 tarihli haczinin ayakta olduğu; İİK. mad. geçici 10 kapsamında, başlatılan takip işlemi, 26.03.2013 tarihli haciz işlemi olup, bu işlemin tarihi 6352 sayılı Yasa'nın 21. maddesinin yürürlüğe girdiği 05.01.2013 tarihinden sonra olduğundan, bu takip işlemi hakkında değişiklikten sonraki sürenin uygulanması ve haciz tarihinden itibaren satış isteme süresinin 1 yıl olduğunun kabul edilmesi gerektiği; 1 yıla inen satış isteme süresinin 26.03.2014 tarihinde dolmasından önce şikayetçinin süresindeki satış talebi üzerine yapılan 11.03.2014 tarihli satıştan sıra cetvelindeki tek şikayet olunanın yararlanacağı, şikayetçinin 03.07.2013 tarihli haczinin şikayetçi olunanın haczinden sonra olduğu, buna göre sıra cetvelinin bu taşınmaz yönünden doğru olduğu- Diğer taşınmaz ile ilgili şikayet olunanın 26.03.2013 tarihli haczinden itibaren  -6352 sayılı Yasa'nın 21. maddesi ile değişik- İİK. mad. 106 uyarınca, 1 yıllık satış isteme süresi içinde satış talebinde bulunulmadığı ve bu sürenin dolduğu 26.03.2014 tarihinden sonra şikayetçinin alacaklı olduğu dosyada 08.04.2014 tarihinde taşınmazın satıldığı anlaşıldığından, ve o satıştan yararlanma olanağı da kalmadığından bu taşınmaz üzerindeki şikayet olunanın haczi düşmüş olduğu-
Haczedilmiş paranın temlikinin, haciz alacaklısına karşı ileri sürülemeyeceği- Temlik, borçlunun muvafakatine tabi değil ise de, İİK. mad. 86/3 uyarınca "iyiniyet kaidelerine aykırı olarak taşınır mahcuz mal üzerinde üçüncü şahsın iktisap ettiği hakların, alacaklının hacizle o mala taallük eden haklarını ihlâl ettiği nispetle batıl olduğu"- Henüz kesin haciz ve dolayısıyla satış isteme yetkisine sahip olmayan alacaklının ihtiyati haczinin, 5 günlük itiraz ve şikayet süresinin geçmesiyle değil, İİK. mad. 264 uyarınca,, 10 günlük ödeme süresinin geçmesiyle kesinleşerek, sıra cetveli açısından kesin haczin hüküm ve sonuçlarını doğuracağı-