Tebliğ memurunun şikayetçi vekilinin taşındığına dair bilgiyi veren, komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarının beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatmasının, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekli iken bu işlemi gerçekleştirmemesinin yapılan işlemi geçersiz kıldığı, kaldı ki, şikayetçi vekiline aynı adreste 17.01.2014 tarihinde satış ilanının usule uygun tebliğ edilmesinin, Barodan temin edilen adresin mevcut adresle aynı olması şikayetçi vekilinin mevcut adresten taşınmadıklarına dair iddiasını destekler nitelikte olduğu, bu durumda mahkemece şikayetin süresinde olduğunun kabulü ile esasa girilerek bir karar verilmesi gerekeceği-
Şikayet eden tarafından yargılama ve temyiz aşamasında dava dışı borçlu tarafından şikayet edilen aleyhine menfi tespit davası açıldığı, bu davanın sonucu, mevcut davayı, gerek sıra cetveli yönünden gerekse hacizlerin konusu yönünden etkileyeceğinden, menfi tespit davasının sonucu beklenerek sıra cetveline şikayetin bu davanın sonucuna göre değerlendirilmesi gerekeceği-
İcra dosyasında yetki belgesinin dayanağı vekaletnamenin bulunması, yetkili kılınan avukatın vekaletname ve yetki belgesi uyarınca haciz talebinde bulunulması ve bunun aksinin yetkili kılan avukat tarafından ileri sürülmediğine göre yapılan işlemin geçerli olduğu-
Mahkemece, tüzel kişiliği haiz Fon tarafından İİK hükümlerinden yararlanılarak düzenlenen ve idari işlem niteliğinde bulunan sıra cetvelinin dava konusu edildiği, davalı müflis TYT Bank iflas idaresinin TMSF adına tasfiye yürüttüğü, gerçek hasmın TMSF olduğu, bu cetvelde davacı tarafın alacağı ile ilgili alınan kararın iptalini amaçlayan davacının, alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı varsa cetvelin davacı alacağı ile ilgili kısmının iptali ile ilgili inceleme yapıp karar vermenin Adli Yargının görevi dahilinde olmadığı, anılan kararın iptali üzerine idarece yeni bir karar alınarak davacının alacağının cetvele kayıt ve kabulüne karar verileceğinin gözetilmemesinin doğru olmadığı-
Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün davalı alacaklıda olduğu, davalı alacaklının alacağının varlığını ve miktarını takipten önce düzenlenmiş usulüne uygun birbirini doğrulayan yazılı deliller ile kanıtlaması gerekeceği- Sıra cetveline itiraz ile şikayet aynı davada ileri sürülmüş ise görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, mahkemece şikayet konusunda görevli olmadığından bahisle olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin de doğru olmadığı-
Şikayet dışı borçlu ile şikayetçi banka arasındaki rehin sözleşmesinde, "Müşteri, özellikleri yazılı taşıtı/taşıtlarını gerek işbu taşıt kredisi sözleşmesinden, gerekse Bankayla imzalamış olduğu başka sözleşmelerden ve/veya herhangi bir nedenden doğmuş doğacak borçlarının teminatını teşkil etmek üzere rehnettiğini kabul ve taahhüt eder" hükmü yer almakta olup, borçlunun sadece anılan araçtan doğan borçlarının rehin kapsamında olmadığı, ayrıca banka ile imzalamış olduğu başka sözleşmelerden ve/veya herhangi bir nedenden doğmuş doğacak borçlarının teminatını teşkil ettiği anlaşıldığından, şikayetçi bankanın bildirdiği borç miktarına itibar edilmesinin isabetsiz olduğu-
Şikayetçinin alacağının tamamen tahsil etmiş olduğunun belirlenmesi halinde, "şikayetçinin sıra cetvelinin iptalini istemekte hukuki yararının kalmadığı" gerekçesiyle HMK. mad. 114/1-h ve 115/2 uyarınca dava şartı noksanlığından şikayetin usulden reddine karar verilmesi gerektiği- Sıra cetveline karşı şikayette bulunulması halinde, mahkemece, takdir hakkının yargılamanın duruşma yapılarak görülmesinden kullanılması ve ilgililerin duruşmaya çağrılması gerektiği- Şikayette hasım gösterilmemesi ya da eksik veya yanlış kişiye husumet tevcih edilmesi talebin reddini gerektirmeyeceğinden, mahkemece şikayetçiye sıra cetvelinde sadece kendisine pay ayrılan diğer alacaklılara husumet tevcihi yönünde HMK. mad. 119/2 uyarınca kesin süre verilip bu alacaklıların da davaya dahil edilmesi, duruşma açılması, şikayet dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilerek, taraf teşkilinin sağlanması, varsa savunma ve delilleri değerlendirilerek uyuşmazlığın incelenmesi gerekirken, taraf teşkili yapılmadan dosya üzerinden hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Mahkemece, şikayetçinin haczinin şikayet olunan Vergi Dairesi'nin haczinden önce olduğu, şikayet olunan Vergi Dairesi'nin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 21/1. maddesi uyarınca şikayetçinin ilk sıradaki haczine iştirak edebileceği gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, icra dosyası kapsamına uygun düşmeyen, şikayetçinin süresinde satış istemediği gerekçesine dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Sıra cetveline itiraz davasında, icra mahkemesinin vermiş olduğu görevsizlik kararının taraflara tebliğ edilip edilmediği, edilmiş ise ilgili mahkemeye gönderme dilekçesinin süresinde verilip verilmediği araştırılarak, tebliğ edilmemiş ise gönderme dilekçesinin süresi içerisinde verildiğinin kabulü ile taraf delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Sıra cetvelinin bedeli paylaşıma konu mal üzerinde, satış tarihi itibariyle haczi bulunan alacaklılar dikkate alınarak düzenleneceği, aksi halde satış bedelinden pay ayrılamayacağından, adı geçenlerin sıra cetveline itiraz etmekte hukuki yararının bulunmadığı, hukuki yararın dava koşulu olduğu- Sıra cetvelindeki alacağa yönelik davalarda taraflar lehine hükmedilecek vekalet ücretinin de maktu tarife üzerinden hesaplanması gerekeceği-