Dava dışı alacaklının, geçerli temlik sözleşmesi ile vergi dairesinden olan KDV iadesi alacağını şikayetçiye temlik ettiği anlaşılmış ve temlik tarihindeki doğmuş olan KDV iade alacağı artık şikayetçiye ait olduğundan, bu alacak üzerine şikayet olunan tarafından haciz konulmasının mümkün olmadığı-
Temliknamenin tek başına davalının borçludan gerçek bir alacağı olduğunu ortaya koymayacağı, borçlunun "borca karşılık davalıya alacağını temlik ettiği" yönündeki soyut açıklamalarının davalının alacağının gerçek olduğunu ispata yeterli olmadığı-
İİK. mad. 268 uyarınca, ihtiyati haciz sahibi alacaklının, ilk hazce ancak İİK'nın 100. maddesindeki şartlar dairesinde iştirak edebileceği- Şikâyetçinin takibinin dayanağı olan kambiyo senedinin, İİK'nın 100. maddesinde sayılan belgelerden olmadığı ve bu nedenle şikayet konu sıra cetvelinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı- Şikayetçi aleyhine hüküm verilmesine ve yargılama giderleri isabetli olarak şikayetçi üzerinde bırakılmasına rağmen, şikayet olunan lehine yargılama giderlerinden olan vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğu-
Aynı sıra cetveline yönelik farklı şikayetler hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmasının; kararların infazında da şüphe ve tereddütlere neden olması sonucunu doğurabileceği-
Davanın her aşamasında -henüz taraf teşkili yapılmadan da tensip aşamasında- HMK. mad. 114 ve 115/2 uyarınca davanın usulden reddine karar verilebileceği- Haczin konkordato mehli içerisinde konulması nedeniyle geçersiz olduğu- Şikayette hasım gösterilmemesinin ya da eksik veya yanlış kişiye husumet tevcih edilmesinin talebin reddini gerektirmeyeceği- Bedeli paylaşıma konu mal üzerinde haczi ya da rehni bulunmayan alacaklının, sıra cetvelinin iptalini istemekte hukuki yararı olmadığı-
Davalı SGK'nın kamu alacağı olan prim alacağının tahsili istenmekle, itirazın, alacağın esasına ve miktarına değil, takip hukukuna ilişkin olduğu gözetilerek, icra mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle HMK. mad. 114/1-c ve 115/2 uyarınca dava şartı noksanlığı sebebiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Aynı sıra cetveline yönelik farklı şikayetler hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmasının; kararların infazında da şüphe ve tereddütlere neden olması sonucunu doğurabileceği-