Sıra cetveline itiraz eden davacı taraf, 1. sırada yer alan davalı alacağının muvazaalı olduğunu iddia ettiğine göre, muvazaa bulunmadığının ispat yükünün davalı tarafta olduğu-
Alacaklının muvazaa nedeni ile sıra cetvelinde sonraki sıraya alınmasına karşın kendisinin satış dosyasında hizmet verdiğini ileri sürerek, bu hizmetine karşılık doğduğunu belirttiği vekalet ücretinin rüçhanlı olarak cetvele kaydını talep etmesi itirazında, alacak kendi müvekkilinden doğan alacağına ilişkin olup, belirtilen surette ileri sürülebilmesinin mümkün olmadığı, zira sıra cetveline itiraz davalarının borçlu hakkında düzenlenen sıra cetveline yönelik itirazları çözümlemek üzere yürütüleceği-
İİK'nın 235. maddesine göre, kural olarak sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde ticaret mahkemesine dava açabilecekleri, aynı Kanun'un 223. maddesi hükmüne göre alacaklı tebligata elverişli adresini bildirip kararın tebliği için avans yatırmışsa 15 günlük dava açma süresinin, kararın tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı-
İcra mahkemesi kararlarının infazı için kesinleşmesinin gerekmediği-
Mahkemece sıra cetveli şikayetinde gerekçe kısmında sıra cetvelinin nasıl düzenleneceği belirtildikten sonra, karar kısmında sadece sıra cetvelinin iptali ile yetinilmesi gerekirken, infazında tereddüt olabilecek şekilde ve HMK. mad. 297/2'nin amir hükmüne aykırı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu-
İcra mahkemesince, "Adalet Bakanlığı'na Ait Depo ve Garajlarda Muhafaza Edilen Mahcuz Mallar İçin Alınacak Ücret Tarifesi Hakkında Tebliğ" uyarınca, sıra cetvelinde muhafaza bedeli kapsamında belirlenen ve öncelikle ödenen bedelin anılan tarifeye uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği denetlendikten sonra sıra cetveline ilişkin uyuşmazlıkta bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı tarafça fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak dava kayıt kabul davasına dönüşmüş olup, davacı tarafça saklı tutulan kısım ile ilgili ilanlardan itibaren İİK'nın 235. maddesindeki hak düşürücü süre içerisinde davaya ıslah dilekçesi sunulmadığından, saklı tutulan kısım yönünden de davanın kayıt kabul davasına dönüştüğünün kabulünün isabetli olmadığı- Hükme esas alınan bilirkişi kurulunca, davacı tarafça talep edilen gecikme cezasının BK'nın 158/2 maddesine dayalı ifaya ekli cezai şart niteliğinde olduğu ve davacının gecikme cezası istemekte haklı olmadığı bildirilmiş olup, mahkemece hükmün gerekçe bölümünde bu görüşe uygun olarak davacının sadece ÜFE farkı ve erteleme faizi isteyebileceği kabul edilmesine rağmen, gecikme cezasını da içeren ıslah edilmiş miktarın kayıt ve kabulüne karar verilmesi, hüküm fıkrasında da davanın kabul edildiği belirtilmesine rağmen çelişkili olarak fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu; mahkemece, gecikme cezası yönünden davanın reddine ve davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-  Davacı yüklenici tarafından yapılan imalatlarla ilgili hak ediş tutanakları ve ekleri istendikten sonra, gerekirse mahallinde keşif ve inceleme yapılarak davacının sözleşme kapsamı dışındaki bölgede yapmış olduğu imalatların bedelini isteyebileceği de gözetilerek, imalat bedelleri ile ilgili rapor alınması ve sonucuna göre, talep miktarı da gözetilerek, bir hüküm kurulması gerektiği-
Dosyada mevcut tebligat evrakından, davacı Güzelhisar Vergi Dairesi Müdürlüğü'ne sıra cetveli kararının işyerinde daimi işçi olarak çalışan kişiye 19.10.2015 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmış ise de, Uyap'tan çıkartılan gönderi takibinde teslimin 20.10.2015 tarihinde yapıldığı bildirildiğinden, mahkemece, sıra cetveli kararının davacıya hangi tarihte tebliğ edildiği kesin olarak saptandıktan sonra, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekeceği-
Maaş üzerinde birden fazla haciz varsa bunların icra müdürlüğünce sıraya konacağı ve sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemeyeceği- SGK tarafından düzenlendiği anlaşılan ve maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olduğundan söz edilemeyeceği, bu durumda, maaşa konulan hacizle ilgili borcun muvazaalı olduğu iddiasına dayalı olarak açılan davanın, "sıra cetveline itiraz" davası değil, TBK'nın 19. maddesinde düzenlenmiş muvazaa iddiasına dayalı iptal istemine ilişkin olduğunun kabulü ile uyuşmazlığın bu kapsamda çözümlenmesi gerektiği-
Sıra cetveline karşı şikayette bulunulması halinde bu takdir hakkının duruşma yapılarak kullanılmasının kanunun amacına uygun düşeceği- Sıra cetveline şikayetlerde İİK'nın 142. maddesi uyarınca sıra cetvelinde üst sırada ya da aynı sırada yer alan ve kendisine pay ayrılan alacaklılara husumet yöneltilmesi gerektiği- , Haklı çıkan şikayetçinin lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğu-