Davacı vasisi tarafından kısıtlı davacı adına dava açılabilmesi için TMK'nın 462/8. maddesi gereği, vesayet makamından husumete izin kararı alınması gerektiğinden, davacı vasisine, davalı aleyhine işbu sıra cetveline itiraz davasını açabilmesi için TMK'nın 462/8. maddesi uyarınca husumete izin verilip verilmediğinin vasiden sorularak, varsa bu kararı sunmak üzere kesin süre verilmesi gerektiği- İİK'nın 83/2. madde hükmüne göre, maaş üzerinde birden fazla haciz varsa bunların icra müdürlüğünce sıraya konacağı ve sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemeyeceği- İcra Müdürlüğünce yapılan maaş hacizlerinin ve yapılması gereken kesintilerin İİK'nın 355. madde hükmü uyarınca bildirilmesi üzerine Ceza İnfaz Kurumu'nca düzenlendiği anlaşılan ve maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olduğundan söz edilemeyeceği- Mahkemece, davanın TBK. 19'da düzenlenmiş genel muvazaa iddiasına dayalı iptal istemine ilişkin olduğunun kabulü ile ispat yükü yönünden genel ilkelere uygun olarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği-
Mahkemece, emlak vergisi alacağının 6183 sayılı Yasa'nın 21/2. maddesi uyarınca öncelikle ödettirilmesi gerektiğine ilişkin mahkemenin ilk kararının, şikayet olunanın temyiz isteminin sair ret kapsamında reddi üzerine şikayetçi lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğu gözetilerek, şikayetin kabulü ile emlak vergisi alacağının öncelikle ödettirilmesini sağlamak üzere sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi gerekirken, İcra Müdürlüğünce İİK'nın 134/5. maddesi uyarınca emlak vergisinin şikayet olunan tarafından dosyaya yatırılmasının mümkün bulunduğu gözden kaçırılarak, usuli kazanılmış haklar dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Şikayetçi tarafça öncelikle emlak vergisinin ödenmesi gerektiği hususunun, şikayetçi lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğu ve mahkemece bu yönden şikayetin kabulü gerektiği hususu hükmün gerekçesinde açıklandığına göre, şikayetçinin, öncelikle emlak vergisi ödenmeden taşınmazın tescil işleminin usulsüz olduğuna yönelik icra memur işlemi şikayetinde artık hukuki yararının kalmadığı gerekçesiyle, HMK'nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca hukuki yarar yokluğu sebebiyle şikayetin usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Sıra cetvelinde yer alan alacaklının alacağının zamanaşımına uğradığı ya da icra takibinin zamanaşımına uğradığı iddiasını ileri sürerek, cetvelde şikayet olunana pay ayrılmaması gerektiğine yönelik itirazları ancak borçlunun ileri sürülebileceği, üçüncü kişi konumundaki şikayet olunanın veya şikayetçinin bu itirazları ileri süremeyeceği, bu ilkeyi icra mahkemesinin de nazara alarak, bu yöndeki şikayeti reddedebileceği- Sıra cetveline yönelik şikayetlerde İcra Mahkemesi, alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiğinin saptaması, cetvelin hukuka uygun olmayan kısımlarının gösterilmesi, bu çerçevede işlem yapılması için İcra Müdürüne (İİK'nın 17. maddesine kıyasen) talimat vermesi gerektiğinden, iptal nedenlerinin gerekçede belirtilmesi ve hüküm fıkrasında gerekçe tekrar edilmeden sıra cetvelinin iptaline karar vermekle yetinilmesi ve eda hüküm kurulmaması gerekeceği-
Şikayetçi tarafın, şikayet olunan Vergi Dairesi'nin alacağına yönelik zamanaşımına uğradığı, bu şikayet olunana ödeme yapılmaması gerektiği itirazı, alacağın esasına yönelik bir itiraz olduğundan, genel mahkemelerin görevli olduğu-
Haciz yolu ile takiplerde düzenlenen sıra cetveline itiraz davalarında, davanın kabulü halinde, İİK. mad. 235/3 kıyasen uygulanarak, davalıya ayrılan payın, yargılama giderleri ve vekalet ücreti de dahil olmak üzere öncelikle davacıya ödenmesine, artan kısım bulunması halinde, davalıya bırakılmasına karar verilmesi, sıranın değiştirilmesine veya iptaline ya da sıra cetvelinin iptaline karar verilmemesi gerektiği- Sıra cetveline itiraz davaları sonunda verilen hükmün, sadece davanın tarafları bakımından sonuç doğuracağı ve verilen kabul kararında durumun tespiti ile yetinilmeyip, eda hükmü kurulması gerektiği-
Dava birden fazla alacaklı tarafından açılır ve kabul edilirse; davacı alacaklılar sıra cetveline göre davalı alacaklıya isabet eden paydan alacaklarını temin edecekleri, bu tutarın davacı alacaklıların sıra cetveline göre istifade edebilecekleri alacak tutarı ile yargılama giderlerinden ibaret olduğu- Kanun sıra gözetmeksizin bütün alacaklıların sıra cetveline itiraz davası açabileceğini öngördüğüne göre, burada davalının alacak ve miktarına karşı koymanın, yanı itiraz eden davacı alacaklı olmanın, dava hasılatından pay almak için gerekli ve yeterli olacağı, kanun davacıların sırası konusunda bir ayırım ve yollama yapmadığına göre, davacıların eşit haklara sahip olduğunun kabul edilmesi ve bu eşitliğin "aynı sırada" oldukları şeklinde anlaşılması gerektiği- Aynı sıra cetveli için muhtelif alacaklılar tarafından farklı tarihlerde, aynı alacaklılara husumet yöneltilerek davalar açılmış olması halinde, açılan tüm davaların birlikte incelenerek varılacak uygun sonuç çerçevesinde tek bir kararla sonuçlandırılması, davaların birleştirilerek yargılama yapılması gerektiği- Bir yargı çevresinde aynı düzeyde bulunan birden fazla mahkemenin, davaların birleştirilmesi açısından aynı mahkeme sayılacağı, bu durumda mahkemece, aynı sıra cetvellerine karşı, aynı yer sayılan mahkemelerde açılmış başka davalar da olup olmadığı araştırılıp, varsa HMK'nın 166/4. maddesi uyarınca birbiriyle bağlantılı olduğunun kabulü ile önce esas kaydı yapılan dosya üzerinde 166/1. maddesi uyarınca işbu davanın birleştirilmesi, önce açılan davanın bu dava olduğunun tespiti halinde diğer davaların bu dava ile birleşmesinin beklenmesi, mahkemelerince birleştirme kararı verilmemesi halinde davaların sonuçlarının beklenmesi, aynı yer sayılmayan mahkemelerde açılmış başka davalar olması halinde ise, yine o davaların da sonuçlarının beklenmesi gerektiği-
Şikayetçi vekilinin, bedeli paylaşıma konu taşınmazın üzerindeki ipoteğin kapsamına şikayetçinin kredi riskinden kaynaklanan diğer alacaklarının da dahil olduğu, bu nedenle satış bedelinin tamamının müvekkili bankaya ödenmesi gerektiği iddiasına dayalı olarak sıra cetvelinin iptaline yönelik istemi, alacağın hesaplanmasına ve kapsamına, diğer anlatımla takip hukuku kurallarının yanlış uygulamasına yönelik olup; şikayetçi vekilinin müvekkili bankanın veya şikayet olunanın alacağının hiç ya da gösterilen miktarda bulunmadığına yönelik olmadığından itirazın, alacağın doğumuna ve esasına yönelik olmadığı, bu durumda mahkemece, icra mahkemesinin görevli olduğu- Mahkemece, karar tarihinde yürürlükte olan HMK'nın 114/1-c maddesi hükmü uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, şikayetin anılan 115/2. madde hükmü uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yürürlükte bulunmayan 1086 sayılı HUMK'nın dava şartı öngörmeyen göreve ilişkin 7 ve 27. madde hükümlerine uygun olarak gerekçede, "bu itirazı inceleme yetkisi ve görevi ........ Asliye Hukuk Mahkemelerine ait olduğundan mahkememizin görevsizliğine'' ve hüküm fıkrasında "mahkememizin görevsizliğine" ifadesine yer verilmesinin doğru olmadığı-
Hem araç hem de taşınmaz için satış talebinde bulunularak satış avansı yatırılmasından sonra, araç satışı için harcama yapıldığı ve taşınmazı alacaklının, alacağına mahsuben satın alması nedeniyle taşınmaz satış masrafı gerekmediği, şikayetçi vekilinin talebi olmaksızın ve satıştan feragati bulunmaksızın bakiye avansın iade edildiği anlaşıldığından, bu durumun avansı başta yatıran şikayetçinin aleyhine yorumlanamayacağı, ayrıca şikayetçinin haczinin şikayet olunanın haczinden sonra kesinleştiği, ilk haczin şikayet olunanın haczi olduğu, şikayetçi haczinin şikayet olunanın haczine İİK'nın 100. maddesindeki iştirak şartları bulunmadığı ve buna göre şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece "sıraya ilişkin şikayetin reddi ile kararın kesinleşmesi beklenmeksizin İcra Müdürlüğü’ne paranın dağıtılması hususunda müzekkere yazılmasına" karar verilmesinin İİK.nun 142/a maddesine aykırı olduğu-