Sıra cetveli henüz düzenlenmeden açılan davanın, hatalı değerlendirme ile "sıra cetveline itiraz" davası olarak görülmesinin isabetsiz olduğu- Davacı alacaklının haciz koydurduğu taşınmazların, bir başka alacaklı tarafından yapılan muvazaalı icra takibiyle önceden haczedilmesi üzerine, yapılan bu icra takibin iptali istemiyle açılan davanın "tasarrufun iptali" niteliğinde olduğu- Tasarrufun iptali davasının görülebilmesi için geçici veya kati aciz belgesinin bulunması gerektiği-
Mahkemece, davalı tarafın alacağının üç icra dosyasına konu davacı alacağından daha önceden doğduğu ve daha sonraki tarihli davacı alacağı bakımından muvazaa yaratılamayacağı gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, temyiz incelemesinden geçen kararların kesinleşmesinin beklenmesi, İcra Hukuk Mahkemesi'nde yargılamaya devam olunanlar bulunması durumunda önce esas kaydı yapılan dosya üzerinde diğer dosyaların birleştirilmesi gerektiğinin dikkate alınması, önce yapılan şikayetin işbu şikayet olduğundan tespiti halinde ise diğer şikayetlerin bu şikayet ile birleştirilmesinin beklenmesi, mahkemelerince birleştirme kararı verilmemesi halinde sonuçlanmasının beklenmesi, en sonunda birbiriyle çelişkili hükümlerin engellenmesi ve infazda şüphe ve tereddütlere yer verilmemesi için tüm dosyaların değerlendirildiği bilirkişi kurulu raporu alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği- Sıra cetveline yönelik şikayetlerde İcra Mahkemesi, önüne gelen şikayetleri sonuçlandırmak ve icra müdürüne bu yönde talimat vermekle görevli olup, gerekçede yeni sıra cetvelinin hangi ilkelere göre düzenleneceğini belirlemesi, diğer bir anlatımla alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiğini saptaması, cetvelin hukuka uygun olmayan kısımlarını göstermesi, bu çerçevede işlem yapılması için İcra Müdürüne talimat vermesi (İİK'nın 17/1 madde hükmüne kıyasen) gerektiğinden, iptal nedenlerinin gerekçede belirtilmesi ve hüküm fıkrasında gerekçe tekrar edilmeden sıra cetvelinin iptaline karar vermekle yetinilmesi ve eda hükmü kurulmaması gerekeceği-
Bedeli paylaşıma konu mal üzerinde haczi ya da rehni bulunmayan alacaklının, sıra cetvelinin iptalini istemekte de hukuki yararının olmadığı, sıra cetvelinin bedeli paylaşıma konu mal üzerinde, satış tarihi itibariyle haczi bulunan alacaklılar dikkate alınarak düzenleneceği, aksi halde satış bedelinden pay ayrılamayacağından, adı geçenlerin sıra cetvelinin iptalini istemekte hukuki yararının bulunmadığı-
Mahkemece, gerekçede sıra cetvelinin hangi ilkelere göre düzenleneceğinin belirtilmesi, hüküm fıkrasında da sıra cetvelinin iptaline karar vermekle yetinilmesi gerekirken, gerekçede yer alması gereken hususlara, hüküm fıkrasında yer verilmesinin doğru olmadığı-
Aynı sıra cetveline yönelik farklı şikayetler hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmasının, kararların infazında da şüphe ve tereddütlere neden olarak uyuşmazlıkların uzun süre devam etmesi ihtimali doğurabileceği, bir yargı çevresinde aynı düzeyde bulunan birden fazla mahkemenin, davaların birleştirilmesi açısından aynı mahkeme sayılacağı-
Temlikle ilgili muvazaa iddiasının sıra cetveline itiraz niteliğinde olduğu, bu tür davalara bakma görevinin İİK'nın 142/3. maddesi uyarınca genel mahkemelere ait olduğu- Sıra cetvelinde yer alan bazı alacaklar ile ilgili açılan dava ile muvazaa iddiası ile açılan birleşen dava dosyalarının sonuçlarının bekletici mesele yapılıp alacağın esası ile ilgili uyuşmazlıklar çözüme kavuşmadan sıra cetveli hakkında karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün, davalı alacaklıda olduğu, davalı alacaklının alacağının varlığını ve miktarını, takipten önce düzenlenmiş ve üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilecek nitelikte olan usulüne uygun, birbirini doğrulayan yazılı delillerle kanıtlaması gerekeceği, her zaman düzenlenmesi mümkün olan çek ve bononun, alacağın varlığını ispatlamaya tek başına yeterli olmadığı, senetler ve çeklerin ancak tarafları ve onların cüz'i ve külli halefleri yönünden delil niteliğinde olup, temel ilişkinin ve kambiyo ilişkisinin dışında kalan davacı üçüncü kişi bakımından bu nitelikte bir ispat vasıtası olarak kabul edilemeyeceği, öte yandan, alacağın miktarına göre diğer tarafın açık muvafakati bulunmadığı sürece tanık dinlenemeyeceği ve tanık beyanına dayalı olarak hüküm kurulamayacağı- Davanın kabulü halinde bu tür davalarda kıyasen uygulanan İİK'nın 235/3. maddesi uyarınca sıra cetvelinde davalıya ayrılan payın yargılama giderleri ve vekalet ücreti de dahil olmak üzere öncelikle davacıya tahsisine, artan kısım bulunması halinde davalıya verilmesine karar verilmesi, sıranın değiştirilmesine ya da iptaline ya da sıra cetvelinin iptaline karar verilmemesi gerekeceği, sıra cetveline itiraz davaları sonunda verilen hükmün, sadece davanın tarafları bakımından sonuç doğuracağı ve verilen kabul kararı ile durumun tespiti ile yetinilmeyip, eda hükmü kurulması gerekeceği-
Dava dışı bankaya yapılan ödemenin dava dışı borçlu tarafından borcu sona erdirmek (söndürmek) amacıyla yapıldığı, fakat bunun üçüncü kişilere karşı varlığını koruyor gibi gösterilmesi için temlik ivazı olarak bankaya yatırıldığı iddiasının davacı tarafça kanıtlamadığından sıra cetveline itiraz davasının reddi gerekeceği-