Ortaklığın giderilmesi davası süresince satış isteme süresi işlemeyeceği- Haciz tarihi ile ortaklığın giderilmesi davasını açma tarihi arasında ve karar kesinleştikten sonra satış isteme tarihine kadar geçen süre toplandığında, iki (şimdi; bir) yıllık (İİK. mad. 106) satış isteme süresi dolmadığından, şikayetçinin haczinin ayakta olduğu-
Dosya incelendiğinde, şikayetçinin haczinin 12.04.2002 tarihi olduğu, ortaklığın giderilmesi davasını 27.10.2003 tarihinde açtığı, bu davanın kararının kesinleşmesinden sonra 06.04.2007 tarihinde satış istediğinin görüldüğü- Ortaklığın giderilmesi davası süresince satış isteme süresi işlemeyeceği nazara alındığında haciz tarihi ile dava tarihi arası ve karar kesinleştikten sonra satış isteme tarihine kadar geçen süre toplandığında haciz tarihinde yürürlükte bulunan İİK’nun ilgili maddesinde belirtilen satış isteme süresinin dolmadığı, bu nedenle şikayetçinin 12.04.2002 tarihli haczinin ayakta olduğu anlaşıldığından mahkemece, şikayetçinin haciz tarihinin 12.04.2002 tarihi olduğu, şikayet olunanın 11.10.2007 tarihi olduğu dikkate alınarak, haciz önceliği şikayetçide olduğundan şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine şikayet olunanın 28.03.2012 tarihinde haciz koydurduğu, 01.11.2013 tarihinde satış talebinde bulunduğu ve 05.11.2013 tarihinde satış avansını yatırdığı görüldüğünden, mahkemece, şikayet olunanın haciz tarihi itibariyle iki yıllık satış isteme süresi bulunduğundan ve satış avansını yatırdığından haczinin ayakta olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Şikayetin sıra cetvelinde sıraya ilişkin olduğu, bir sıra cetveli için muhtelif alacaklılar tarafından farklı tarihlerde, farklı alacaklılara husumet yöneltilerek şikayette bulunulmuş olsa dahi, tüm şikayetlerin birlikte incelenerek varılacak uygun sonuç çerçevesinde tek bir kararla sonuçlandırılmasının; birbiriyle çelişik hükümlerin engellenmesi gerektiğinden, bir dosyada verilen kararın diğer dosyanın sonucunu etkileme olasılığından ve sıra cetveline ilişkin özel usul hükümlerinden kaynaklanan bir zorunluluk olduğu, aynı sıra cetveline yönelik farklı şikayetler hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmasının, kararların infazında da şüphe ve tereddütlere neden olarak uyuşmazlıkların uzun süre devam etmesi ihtimali doğurabileceği-
Her sıra cetvelinin, bedeli paylaşıma konu para, mal veya hak üzerinde haczi bulunan alacaklılar için hüküm ve sonuç doğurduğu- Sıra cetveli düzenlenirken satış tarihindeki hukuki ve fiili durumun dikkate alınacağı- Sıra cetveline yönelik dava veya şikâyetlerin sonuçlanmasına kadar (İİK m. 142/a’daki istisna dışında) ödeme yapılmayacağından, alacaklıların takip konusu ettikleri alacaklara faizin işlemeye devam edeceği- Bu faizler satış tarihinden sonra doğduklarından, yapılan önceki sıra cetveline konu bedelden karşılanamayacağı; bunlar için alacaklının borçlunun başka bir malına haciz koydurması ve onun bedelinden alacağını tahsil etmesi gerekeceği- Zaten borçlunun başka bir para, mal veya hakkı üzerinde haczi varsa onun satışının cihetine gidilmesi gerekeceği-
Somut olayda, süresi içerisinde satış talebinde bulunan şikayet olunan alacaklının satış talebinin icra müdürlüğünce reddine dair verilen karara karşı şikayet yoluna gidilmemesinin, şikayet olunan alacaklının haczinin düşmesine sebep olmayacağı ve şikayet olunan alacaklının haczinin ayakta olduğu nazara alınarak şikayetin reddine karar verilmesi gerekli iken yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu-
İcra dairesinin, sıra cetvelini yaparken, takip hukuku hükümlerine aykırı hareket ettiği, yapılan işlemin somut olaya uygun olmadığı veya şikâyet eden kendi ya da diğer alacaklıların sırasının yanlış olduğunu iddia etmekte ise, sıra cetveline karşı icra dairesinin bağlı olduğu icra hukuk mahkemesinde şikâyet yoluna başvurulacağı, somut olayda şikayetin konusunun, sıra cetvelinde Motorlu Taşıtlar Vergisine, Yediemin ücretinden önce pay ayrılıp ayrılmayacağına ilişkin olduğu, bu hususun, alacağın esas ve miktarına ilişkin olmayıp sıraya ilişkin olduğundan İİK'nın 142/2. fıkrası gereğince icra hukuk mahkemesinde görülmesi gerekeceği-
Vergi Dairesinin haciz tarihi nazara alındığında şikayetçi ile garameye girmesi gerektiği-
"Temlik tasarrufunun iptaline" yönelik iddianın, alacağın "esasına" ilişkin olmayıp, "sırasına" ilişkin olarak nitelendirilmesi gerektiği, bu nedenle sıra cetveline ilişkin davanın "itiraz" değil, "şikayet" niteliğinde olduğu- Sigorta tarafından ödenen para, sıra cetveli yapılmak üzere gönderilmiş olduğundan, mahkemece tasarrufun iptali davalarının kesinleştiği hususları da dikkate alınarak İcra Müdürlüğünce düzenlenecek yeni sıra cetvelinin ne şekilde yapılacağına yönelik hükmün gerekçe kısmında tereddüte yer vermeyecek şekilde açıklama yapılması ve hüküm kısmında ise sıra cetvelinin iptali ile yetinilmek sureti ile karar verilmesi gerektiği- Vergi Dairesinin haczinin paraya çevrilme tarihinden sonra olduğuna ilişkin iddianın da araştırılması gerektiği-
Konusu ve tarafları aynı olan davada verilen kararın kesinleşmesi sebebiyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı- Aleyhlerine dava açılmasına sebebiyet veren şikayet olunanların yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaları gerektiği- Hüküm fıkrasında şikayet olunanlar aleyhine vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, sehven şikayetçi aleyhine takdir edilmesinin, yeniden yargılama yapılmadan düzeltildiği-