Sıra cetvelinin düzenlendiği dosyada alacaklı şirketin ödeme emrinin 03.01.2006’da tebliğ edildiği, haciz tarihinin 14.4.2006 tarihli olduğu, haciz konulan gayrimenkullerin ise 05.12.2008 tarihinde satıldığı, davalının bu tarihe kadar satış talebinde bulunmadığı, davacının satış talebinin davalının satış talep etme süresini uzatmayacağı, davalı alacaklının İİK’nun 107. maddesinden yararlanma için kendi satış süresi içinde gayrimenkul satışının yapılması gerektiği ve bu açıklanan nedenle İİK’nın 107. madde şartlarının oluşmadığının anlaşıldığı, dolayısı ile davalının haczinin düştüğünün kabulü ile bu dosya yönünden de şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği- Davacı şirketin 21.10.2003 tarihinde ilamsız icra yoluyla icra takibini başlattığı itiraz üzerine açılan davanın 05.07.2005 tarihinde karara çıkması üzerine alınan ihtiyati haczin bu tarihte kesinleştiği bu tarihten itibaren davacının satış talebinde bulunmadığı gibi avans da yatırmadığı diğer dosyalardan yapılan satış talebinin davacı lehine hak sağlamayacağı, satış tarihi nazara alındığında dahi davacı haczinin düştüğü anlaşıldığından şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, dava dilekçesi ve duruşma günü davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilerek, iddia edilen hususlar hakkında savunma hakkı verilip, varsa usule ya da esasa ilişkin savunma ve delilleri üzerinde durulması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, adı geçen davalı tarafın yokluğunda dava görülerek hüküm tesisinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, 1982 Anayasası ve 6100 sayılı HMK'da yer alan düzenlemelerin öngördüğü adil yargılanma hakkının ihlâli ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurduğundan doğru olmadığı-
Sıra cetveline gerek sıraya gerekse esasa itiraz ederek iptal talep edildiği takdirde, bu davaların asliye hukuk mahkemesinde görülerek sonuçlandırılacağı ve bu durumda mahkeme öncelikle sıraya şikayetin değerlendirmesi, şikayet haklı görülmediği takdirde esasa ilişkin itirazın sonuçlandırılması gerekeceği-
Dava, sıra cetveline şikayet istemine ilişkin olup, birleşen şikayetçi şirketten temlik alan şirket vekili haciz tarihi itibari ile müvekkiline pay ayrılmadan sıra cetveli düzenlenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüş olup, sıra cetvelinde ilk sırada yer alan şirketin haczinin ve birleşen dosya şikayetçisi şirketten temlik alan şirketin haczinin aynı gün kesinleştiği ve paranın bu iki alacaklı arasında paylaştırılması gerektiği gerekçesi ile sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı- Hüküm fıkrasında sıra cetvelinin iptaline karar vermekle yetinilmesi gerekirken, gerekçede yer alması gereken hususlara hüküm fıkrasında yer verilmesinin, özel olarak İİK'nın 17/1. maddesine ve genel olarak da hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir sözün tekrar edilmemesine ilişkin HMK'nın 297/2. maddesine aykırı olduğu-
Aleyhine şikayet edilen alacaklılar murisi tarafından bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine haciz işlemi uygulandığı ve satış talebinde bulunularak satış avansı yatırıldığı, icra müdürlüğü tarafından satış avansının eksik olduğundan bahisle tamamlanması için vekile tebligat çıkartıldığı, yapılan tebligatın murisin vefatı nedeniyle iade edilmesi sonrası aynı tebligat bu kez mirasçılar adına adı geçen kişiye tebliğ edilerek süresi içinde eksik avans icra veznesine yatırıldığından, alacaklı tarafından konulan haczin ayakta olduğu ve düzenlenen sıra cetvelinin de usulüne uygun olduğu anlaşıldığından şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Sıra cetveline şikayet hakkı takip alacaklılarına tanınmış olup, borçlunun alacaklı sıfatı bulunmadığından ve kendisine pay ayrılmadığından, sıra cetveline karşı şikayet hakkı bulunmadığı gibi borçluya karşı husumet de yöneltilemeyeceği, husumetin, şikayetin kabulü halinde sırası değişecek alacaklılara yöneltilmesi gerekeceği-
Muvazaaya dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü davalıda olup, hisse devri sözleşmesi ve senetlerin her zaman düzenlenebilecek belgeler olması ve hem hisse bedeli hem de tarih itibarı ile birbirini doğrulamaması nedeniyle davalının alacağını kesin olarak ispat edemediğinden davanın kabulü gerektiği-
Taraflar arasında her zaman düzenlenmesi mümkün olan senedin 3. kişiler açısından alacağın varlığını tek başına kanıtlamaya yeterli olmadığı- Sıra cetveline itiraz davasında ispat yükü kendisinde olan davalı-alacaklının alacağını ispat etmesi gerektiği-
Dosya kapsamından şikayetçi olunan Antalya Vergi Dairesi alacağının borçlunun ortağı ve mesul müdürü olduğu şirketin vergi borcundan kaynaklandığının anlaşıldığı, mahkemece, tarafların icra dosyaları ile işlem dosyaları getirtilerek 6183 sayılı Kanun'un 35. ve mükerrer 35. maddesi ile Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesi koşullarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti gerekirken, İcra Müdürlüğünce sıra cetveli düzenlenirken bu kapsamda gerekli araştırmaların yapıldığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Asliye hukuk mahkemesinde muvazaa davasının devam etmesinin sıra cetveli düzenlenmesine engel olmayacağı- İcra dosyasındaki sıra cetveli iptal edildiğine göre icra müdürünün İİK'nun 140. maddesine göre sıra cetveli düzenlemesi gerektiği- Muvazaa davası ile sıra cetvelindeki sıraya itiraz davasının birlikte görülmesi gerekirken ayrı ayrı görülüp karar verilmesi bu sorunu doğurmuş olup sıra cetvelindeki sıraya itiraz davası kesinleştiği için icra müdürlüğünce muvazaayla ilgili davanın sonucu da gözetilerek sıra cetveli düzenlenmesi gerekeceği- İcra Müdürlüğünce yeniden sıra cetveli düzenlenmesi gerekirken aksi düşünülerek karar verilmesinin hatalı olduğu-